FİNAL

1.8K 85 3
                                    

“Rüya bu oğlan hiç susmuyor ya?” diye telefonda mızmızlanıyordu Sinem. İlk bebekleri kız olmuştu ama ikincisi erkek. “Ne bilim gazı falan vardır canım ya sanki ilk bebeğin?” 

“Of tamam ya bulurum ben yolunu” diye ters cevap verdi bu sefer. Rüya küçük bir kahkaha attı ve, “Kızım dur geliyorum size olmazsa bebeği hastaneye falan götürürüz. Belki hasta falandır.” Her ihtimali düşünmek lazımdı. Daha iki aylık bebeğin neden susmadığı onu da meraklandırmıştı.

“Tamam çabuk gel ama ya, biraz daha susmazsa kafayı yerim ben ateşi falan da yok ki.” 

“Geldim say sen bak karnına, altına falan. Oda olmadı gazına ben hemen geliyorum” diyerek telefonu kapattı. İki oğlu vardı ama Rüzgar gibi değildi ikisi de. Eh boşuna dememişler rüzgar eken fırtına biçer diye. Ah çocuk iki ayda iki oğlundan daha fazla ağlamıştı. Neyse Sinem’in evine gelmişti. Hemen arabayı durdurup indi. Minik Rüzgar kendiden çok ses çıkarıyordu. Salona da bebeğini susturmaya çalışan genç kadına baktı ve gülümsedi. Yanına gidip, “Hala ağlıyor ama bu. Of ver birazda ben susturmayı deneyeyim. Nasıl bebek anlamadım ki hastanede doktorun yanına gidene kadar susmuyor. Ya siz bence doktoru eve özel doktor olarak falan tutun kızım” diye bir yandan bebeği susturmaya çalışıyor, bir yandan Sinem’e laf anlatıyordu.

“Hayata sokmam o kadını ben evime. Kadın doktor değil sanki Afrodit. Etek diye giydikleriyle kocanım önünde gezmesine asla müsaade etmem.” 

“Haklısın gerçekten güzel. Belki bu yüzden Rüzgar onu istiyordu. Daha iki aylıkken başladıysa çapkınlığa yandın kızım sen ya. Baksana doktordan bahsettik sustu.” Sinem derince iç çekti. Gözleri dolu dolu bakıyordu. Of bu bebek gerçekten kendisinden çok doktoru seviyordu galiba.

“Aman sakın şimdide sen ağlamaya başlamaya. Seninki yeni sustu zaten. Hem Rana nerede?” 

“Ya oğlum beni değil elin doktorunu seviyor. Hem de daha iki aylık. Rana kreşte.” Demeyi de unutmadı.

“İyi bari kız senin bu hallerini görmüyor. Ayrıca saçmala senden niye çok sevsin. Ama bu bebeğe hamileyken neler anlatıysan daha şimdiden çapkın olmuş.” 

“Ben bir şey anlatmadım hepsi o uyuz babasının suçu. Yok şöyle kız tavlamayı öğreteceğim, yok benim oğlum böyle çapkın olacak. Doğmamış çocuğun aklını yıkadı resmen ya, baksana daha iki aylık hatunun iyisinden anlıyor.” Bu sözle ikisi de kahkaha attı. Ah oturmuş bir bebeğin çapkınlığını konuşuyorlardı. “Haklısın” diyebildi kahkahalarının arasından.

“Saat kaç? Ne zaman geliyor Yusuf bey?” 

“Akşam altı gibi evde olurum dedi.” Gelir herhalde birazdan canım. Niye sordun ki,?” 

“Gelince hesap sormak için tabi. Bu ne ya bebeğin çapkınlıkla ne işi olur” diye alayla söylendi.

“Sahi senin çocuklar nerede? Kalktın geldin buraya kadar. “ 

“Büyükannelerine gönderdim. Birazda onlar baksın değil mi?” diye göz kırptı.

“Valla Anıl’ın annesi süper bu konuda... Gerçi benim kaynanamda ama bu oğlan kimsede durmuyor ki.” Diye hayıflandı. “Yapacak bir şey yok. İki tane oğlum var ama senin oğlun on taneye bedel yani.”

“Haklısın ya seninkiler kızıyordum ama benim iki aylık bebeğimin yanında melek onlar ya.” 

“Öyle deme bütün bebekler melektir. Biraz daha büyüsün düzelir.” Diye moral vermeye çalışıyordu. Küçük oğulları çok uysal olmasalar bile zırt pırt ağlamıyorlardı. Anıl’la yalnız kalmadıkları sürece… Yan yana gelince ki çocukta feryat figan ediyorlardı. Şimdide aralarında yatıyorlardı.

MAVİ DÜNYAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin