25.Bölüm-Kerim'in Gerçekleri Öğrenmesi

467 10 0
                                    


Evin camlarla kaplı salonundan yemlerini yiyen çiftliğin atlarını izliyordu Kerim.
Arkadasından sessizce yaklaşan Mustafa'nın eli bile onun düşüncelerini bozmaya yaramamış hatta Mustafa'yı bile farketmemişti.

Salonun gri döşemeli koltuklarında elinde günlük gazetesini okuyormuş gibi duran Nesrin sonunda dayanamayarak okuma gözlüklerini çıkartıp abi kardeşe seslendi: (böyle olduğunu sadece kendisinin ve Mustafa'nın bildiğini düşünerek.)

"Siz kardeş sayılırsınız, birbirinizin kötülüğü için hiçbir şey yapar mısınız?"

Mustafa Nesri'den cesaret alarak Kerim'in omuzunu sıkan elini daha da bir kuvvetlendirdi.

"Hadi be oğlum. Affet lan beni!"

Kerim kendisini içine alan ama kendisini tamamen soyutlamış olduğu bu konuşma içersinden sıyrılmak için salonun üst kata çıkan merdivenlerine doğru hızla hareket etti.
Eli boşta kalan Mustafa üzgün bir şekilde Nesrin'e bakarken Nesrin'de o anda Kerim'in gidişatını hiç iyi bulmadığını yineliyordu içinden.
Kerim, nihayet merdivenlerin bitişiğinde solda kalan odanın önüne gelip durdu.
Kalbi göğüs kafesinin dayanıklılığını umursamayan bir biçimde sanki çıldırmış biri gibi kendini vuruyordu o kemiklere.
Derin bir nefes alarak içeriye girdi.

Yüzüne yansıyan büyük ışık kümesi kısacık bir süre gözlerini yummasına sebep olmuştu.

Büyük yatağa,karşında bulunan dolaba ve aynaya baktı dikkatlice oda temizlenmişti belliydi fakat yine de Asrın'a ait bir şey bulmak amacı ile gözleri ile odayı taradı.
Yatak olabildiğince düzgün gözüküyordu ama yine bir umut kokusunu hissetmek isterdi üzerindeki yastıklardan.
Asrın dokunmuş muydu bunlara? Bu yatağa mı uzanmıştı günlerce?
Bu yastıklara mı yüzünü gömüp uyuya kalmıştı?
Peki bu aynada kaç kez seyretmişti kendini?
Çıldıracak gibi hissetti kendini,nefes alamıyordu kapıya yönelip son kez içeriye son bir bakış attı.
Her neredeysen o köşeden bulup çıkartacağım seni Asrın ve o zaman sadece sen ve ben olacağiz.
Diyerek hızlıca kapıyı kapatıp çıktı.

Altında öfke ile parçalanacak gibi ses çıkartan ahşap merdivenlere dikilmişti gözler Kerim indiğinde.
Karşında mahcup bir şekilde duran Mustafa'yi görmezden gelerek Nesrin'e yöneldi.

"Bu işi hanginiz planladınız?"
Mustafa Nesrin'in ona baktığını farkedince lafa girdi hemen.
"Sadece ben planladım Nesrin'e kalsa Asrın'ı çok sevmişti yanında kalmasını istiyordu."

Acıyarak Mustafa'ya baktı Kerim.
Aslında acıdıği kendi haliydi.
Yaklaşıp gözünün üstüne bir yumruk çakmak geldi ama bunu Nesrin'in gözü önünde yapamazdı.
Her ne kadar Nesrin kendi annesi olsa bile Mustafa'yi da oğlu sayardı.

"Halbuki bir torunum olacak sanmıştım.Mustafa emin olmasa bu vicdan azabından nasıl kurtulurdum?"
Nesrin ellerini kucağında birleştirmiş eski alyansını çeviriyordu parmağında.

"Nasıl? Mustafa neyden emin? Asrın... Asrın hamile miydi?"

Nesrin söylediği cümleden pişman olarak toparlamak amacı ile Mustafa'dan önce davranarak:
"Öyle sanmıştım sürekli iştahsızdı kusuyordu rengi falanda aynı gebe gibiydi biliyor musun oğlum ama değilmiş yanılmışım Mustafa ona tahlil yaptırmış."

Kerim öfke ile Mustafa'ya döndü.
Bir açıklama beklediği her halinden belliydi.
İşte şimdi sona geldin Mustafa,kardeşini tamamen kaybettin diyordu içinden.
"Mustafaaaa!"
Kerim ilk kez Mustafa'ya abi dememişti. Öyle çok sinirliydiki iki adımda yanına yaklaşıp yakasından tuttu.

"Konuş artık naptın Asrın'a!"

"............"

"Susma lan artık aylarca sustuğun yetmedi mi?"

SEVİŞME KILAVUZU-1 "TUTSAK"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin