17.Bölüm

999 17 0
                                    

"Demek Mustafa'mın arkadaşısın seen?"

Yaşlı kadın kocaman açtığı gözleriyle Asrın'ı baştan ayağa süzmeye devam ederken eliyle oturduğu koltuğun kenarını işaret ederek yanına buyur etti.

"Gel hanım kızım,gel şöyle oturda bir tanışalım."

Asrın,büyük bir saygı ile kadının işaret ettiği yere geçip oturdu.

"Mustafa daha önceden haber verseydi böyle hazırlıksız yakalanmayacaktık ama..."
Kadın azarlayan bir ses tonu ile Mustafa'ya dönerek,
Ciddi olmayarak
"Kalk şu Halime'ye seslen bir şeyler ikram etsin misafirimize haydi." dedi.

Mustafa az önce Asrın'la girdiği geniş salon kapısından çıkıp kayboldu.

"Bu var ya bu hep böyledir kızım nerede o eski usuller,adetler ah ahhh"

Şimdi kadın, salonu boydan boya kaplayan büyük pencereden çiftliğin yağmurla harmanlanmış bahçesine çevirmişti bakışlarını.

Andan yararlanarak kadının yüzünü dönük yakalamış,onu süzme fırsatı bulmuştu Asrın.
Geniş gerdanını açıkta bırakmayacak şekilde hafif aralıklı kadife siyah bir elbise giymiş,saçlarını yarım örten omzuna krem rengi sade bir şal atmıştı.

"Acaba kaç yaşında?"

"Gözleri de sanki Kerim'le benziyor." Diye içinden geçirdi fakat daha fazla yorum yapmasına fırsat vermeyerek Mustafa yanında bir kadınla salona girmiş yaşlı kadın ile Asrın'ın oturduğu koltuğun tam karşısına geçip yerleşmişti.

"Ohoo sizinde sohbetiniz bitmemişki aman." Diye takılmıştı onlara hemen.

Yaşlı kadın, "mahcup oldum senin yüzünden görmüyor musun?" Demişti hazır bir cevapla o ara bakışlarını camdan alarak Mustafa'ya dönerek.

Mustafa derin bir kahkaha atarak,
"Aman be Güliz Anne sende!"

Asrın içinden"Güliz" diye yineledi..

"Şimdi kalkıp döveceğim seni o olacak eşek sıpası!"
Güliz,işaret parmağını Mustafa'ya yöneltmiş bir şekilde ona kızmaya devam ederken Asrın,
"Kusura bakmayın Güliz... teyze aslında Mustafa Abi'nin hiç bir suçu yok." Demişti.
Ona nasıl hitap edebileceğini hiç düşünmeden bitirdiği cümlesinin ardından büyük bir af işlemiş gibi hafifçe dudağını dişlerinin arasına alarak Mustafa'ya döndü.

Neyseki düşündüğü gibi olmamış hatta kadın bundan memnun bile olmuş gibi bir ses tonuyla cevap vermişti ona.

" Olur mu kızım bu hep böyle yapıyor fırsat vermiyorki ben şöyle misafirlerimize keyifle bir tepsi böreği açayım,bizim oraların yemeklerini yapayım!"

Mustafa'ya tehditkar bir bakış atmıştı Güliz sözünü bitirir bitirmez.

O ara Mustafa ile içeri giren kadın bir fırsatını bulup,
"Hanfendi bir şeyler isterler mi?
Diyerek konuyu dağıtmayı başarmış gibi gözüksede durum hiç öyle olmayacaktı.

Güliz, hizmetçi kadına dönüp "Sor bakayım misafirime karnı aç mıdır?"

Asrın,hizmetçi kadının konuşmasına başlamadan hemen lafa girerek Güliz'e dönüp,

"Ah,hayır hiç aç değilim hatta epey bir tokum." yalan atmıştı çünkü bir şeyler yiyecek hali yoktu.

"Nasıl tokum?"
Güliz,sanki duymak istemediği bir şeyi duymuş gibi sormuştu bu soruyu.

Asrın,moralinin bozuk olduğu zamanlarda ona iştahının kesildiğini tabiki anlatamayacaktı ya da yemek yiyemeyecek halde büyük bir mide bulantısı çektiğini asla söylemeyecekti fakat bir yalan bulmalıydı.
Yardım ister gibi Mustafa'ya bir bakış attı ama Mustafa'da o ara telefonuna gelen bir çağrı ile meşguldü.
Büyük bir sıkıntı ile çokta belli etmeyerek,
"Aslında çok fazla açım Güliz Teyzeciğim fakat midem yola karşı o kadar hassas ki anlatamam."

İnandırıcı olması için bir yandan elini midesine bastırıyor diğer yandan

"Hep böyledir,yola çıktığım an sürekli bulanır ancak bir iki saat sonra kendine gelir."

Sözünü bitirmişti ki Mustafa büyük bir hızla kulağında telefonla bahçeye açılan büyük camın bulunduğu kapıdan çıktı.

Asrın Mustafa'ya aldırmamış gozukerek ama içide içini yiyerek kadına yönelip en mahcup ses tonu ile,

" bana kızmazsınız değil mi yiyemeyeceğim için?"

"Ayol ne kızması kızım olur mu hiç öyle şey?"

"Peki sevindim öyleyse ben bir Mustafa Abi'nin yanına uğrayıp..."

diyerek ayağa kalkacaktı ki Mustafa az önce girdiği bahçe kapısından büyük bir tebessümle içeri daldı.

"Demek ayaklandın Asrıncığım.. öyleyse gel biraz evi gezdireyim sana hem yemek hazırlanana kadar vakit geçmiş olur."

Arayanın Kerim olduğunu biliyordu Asrın heyecanlanmıştı ama bunu belli etmek istemiyordu.
Onay almak için gözleriyle Güliz'e yöneldi.
Güliz'in ağır bir edayla başıni sallayarak izin veriyorum der gibi bir hareketi, onları büyük hole doğru açılan kapıdan çıkardı.

"Ne olur benim burada olduğunu söylemedim de."
Asrın o kadar telaşlıydıki sesi adeta çatal çatal çıkıyordu.

"Gel,burada konuşmayalım yukarı çıkalım." Dedi sakin bir ses tonu ile Mustafa.

Yukarıya uzanan koyu ahşap merdivenlerden tırmanıp uzun bir koridora vardılar.
Mustafa bu koridorda bulunan en uçtaki odaya doğru giderek kapısını açtı.
Asrın kalbi göğüs kafesini deler bir biçimde onu takip etti hemen ikisi odaya girdiklerinde Mustafa kapıyı kapatarak odada bulunan deri siyah koltukların tekli olanına geçerek karşısında bulunan çoklu koltuğa Asrın'ı buyur etti.
Fırsat kaybetmek istemeyen bir eda ile Asrın yerini aldığında tekrar dayanamayarak,
"Konuştuğun kişi Kerim'di değil mi?"
Diye sordu.

Mustafa ağır ağır başını salladı.
"Perişan halde telefonunu defalarca aramış ama kapalıydı diyor."

"Burada olduğumu söylemedin değil mi?"

Asrın tekrar yinelemişti.

"Hayır,söylemedim fakat durumu hiç iyi değil Asrın. Onu yalnız bırakamam birazdan aşağıya inip acil bir işimin çıktığını söyleyip çıkacağım Güliz kalacağın odaya kadar her şeyi ayarlamış merak etme bir sıkıntı çıkmayacak.
ben gelene kadar buradan asla ayrılmayacaksın söz mü ?"

"Söz" diye başını salladı Asrın.
"Söz veriyorum dedi tekrar içinden." Her şeyin güzel olmasını umarak.

SEVİŞME KILAVUZU-1 "TUTSAK"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin