MFB/Bölüm 22

683 39 4
                                    

Keyifli okumalar... ⚘❤
''Yaralarımı iyileştirdiği yetmezmiş gibi gönlümdeki eksiklikleri de tamamladı. Yarım bir adamdım. Babam yok, kardeşlerim gözden ırak, kimsesizim...'' Akşam yemeğinin ardından içilen Türk kahvesi muhabbeti arttırıyordu. ''Mapushane duvarlarından başka kimseyi görmedim, konuşmadım. Altı yılın sonunda yalnızlığım ile yüzleşmiştim. Oradan çıkınca birileri yanımda olur dedim ama ne gelen vardı ne giden... Aylar sonra mahallede çıkan kavgayı ayırmak için araya girdiğimde yaralandım. Meliha'nın abisi beni evine götürmüş. Uyandığımda karşımda Meliha'yı ve abisini gördüm. O günü hiç unutmuyorum.'' Burada anneme baktığımda bu hadiseyi her anlatışında yüzüne yerleştirdiği o ifade vardı. ''Şimdi düşünüyorum da o kavgada iyi ki yaralanmışım. Yoksa böylesine muazzam bir kadını tanıyamayacaktım.''

Rüya akşam yemeğini kaçırmanın hesabını Yalın gittikten sonra verecekti, orası kesin. Ama babam onu her an affedebilir, sorgulama işini başka zamana bırakabilirdi. Sonrasında hesap sormayı unutabilir onu kolları arasına alabilirdi. Yani bu işin içinden de çıkabilirdi.

Velhasıl Rüya babamın sözlerinden sonra tezahürat yapar gibi onu alkışladı ve ıslık çaldı. Buna ilk gülen Nuray olduğunda devamı geldi...

Sanki yaklaşık iki saat önce evde hiçbir şey olmamış, Yalın'ın anne ve babası evimizden olaylı bir şekilde ayrılmamış, bir işleri çıkmış da gitmişler gibiydi. Herkesin yüzündeki mutluluk bariz ortadaydı. Olması gereken de buydu. Bir an bu gülüşlerin sahte olup olmadığını düşündüğümde yanıldığıma karar verdim. Çünkü hiçbir zaman yalana başvurma gereksinimi duymamışlardı. Beni de yalana alıştırmamışlardı. Tabii son zamanlarda uydurduğum birkaç yalan dışında hala bunu alışkanlık etmemiştim. Evet, gülüşleri gerçekti. Mutlulukları gerçekti. Onlar mutluydu. Bu durumda ben de öyleydim. İstemsizce gözlerimi Yalın'a çevirdiğimde yine yeni düşüncelere daldım. Anladım, babası ile babamın net olarak bilmesek bile bir geçmişleri vardı. Aynı kıza sevdalanıp işin boyutunu birbirlerini öldürmeye kadar getirmişlerdi. Ortada tahrik etme gibi bir durum söz konusuydu ve bunda suçlu olan Erol Bey'di. Babamın suçu da onun kışkırtmasına karşı gelmeyip eline silah alması idi. Buraya kadar tamam. Peki Fatih amca? Yalın onu nereden ve nasıl tanıyordu? Madem Yalın'ı büyüten Fatih amca, ben Yalın'ı neden daha önce görmemiştim? Fatih amcanın yanında çalıştırdığı birkaç çırağı hatırlar gibi olsam da görüntü net değildi. O çıraklardan biri de Yalın mıydı? Yoksa bu seçenek dışında biri miydi? ''Bahar...'' Adımın söylenmesini duymam acaba ne kadar sürmüştü? Ne zamandır düşünceler içinde boğuluyordum? Bence en fazla iki dakika kadardı. Ya da değildi, bilemiyorum. ''İyi misin?''

Nuray'ın endişe dolu sorusunu gülerek yanıtladım. ''Elbette, iyiyim.''

''Bence değilsin. Buradaki herkes adını seslendiğinde hiçbir tepki vermedin.''

Yalın'ın elinde tuttuğu bardağı sıkıca kavraması gibi bir sarılışa ihtiyacım varmış gibi hissettiğimde yutkundum. İyi olduğuma emindim. Ancak gün geçtikçe artan sorulara cevap bulamadıkça dalıp gidiyordum. ''Mutfak!'' dedim işaret parmağımı havaya kaldırıp. ''Mutfağa gidip temizliğe koyulayım. Rüya'nın yapacağı yok.'' Kahve fincanlarını ve su bardaklarını tepsiye bırakıp hızlı adımlarla mutfağa geçtim. Ne Rüya ona söylediğim şey üzerine bir şey demişti ne de diğerleri herhangi bir tepki vermişti. Bulaşık leğenine doldurduğum sıcak suyun ılınması için biraz da soğuk su ekledim. Bulaşık deterjanını süngere biraz döktükten sonra bardakları leğenin içine bırakıp su üzerinde duruşunu bir müddet izledim. Şimdi bu temiz suyun içine akıtacağım tüm kirli şeyler yıkayınca geçecek. Temizlenecek ve yine kirlenecek. Bu kısır döngü her kullanışımızda devam edecek. Bu durumu bir şeye veya birine benzetmek istersek eğer, insanlar da böyledir. Bu insanlar menfaatçi kişilerdir. Ve istediklerini alamadıklarında yaptıklarıyla ya da sözleriyle sizi kirletir. Zaman dediğimiz kavram gerçekleştiğinde ya eskisi gibi oluruz ya da eskisinden daha iyi! İçlerinde menfaat taşıyan kimseleri yeniden hayatımıza almamız yine aynı şeyleri yaşamamız demek. Erol Bey'in de menfaati hepimizi kirletmişti. Belli ki evimize bizi aşağılamak, küçük düşürmek ve gerçek sandığı yalanlarla ailemizin dağılma noktasına kadar gelmesi için gelmişti. Ancak çok sürmeden olayın üzerini örtmüştük. En azından örtmüş gibi yapmıştık. Sonrası kolay olacaktı. Bu yaşadığımızı unutacaktık. Hatırlarımıza gelmeyecek değildi ama bahsini bir daha açmayacaktık. Gün bittikten sonra tabii...

Mefhum | Fasl-ı Bahar (İlk Aşk-İlk Duygu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin