MFB/Bölüm 27

668 37 20
                                    

Selamun aleyküm! 😍
Multimedyada İAİD için hazırladığım tanıtım videosu bulunmakta. Dilerseniz izleyebilirsiniz. 🤗
Ayrıca Facebook ve Instagram hesaplarınızdan takip edebilir, ekleyebilirsiniz. 👇

Keyifli okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar... 👀❤
Akşam saat yediyi yirmi beş geçiyorken kararsızlığımla çetin bir savaş içindeydim. Karar vermek bu kadar zor olmamalıydı. Üstelik bu kararsızlık içinde anneme söylediğim yalan hususunda epey rahatsızdım. İzni kapmış olmam mutlu etmemişti. Alelacele uydurduğum yalanın tarafımca biliniyor olması, huzursuz hissettiriyordu. Nuray'ın onlarda kalmamı istediğini uydurarak annemden izni almıştım. Fakat yeterli değildi. Babamdan da izin almam gerekiyordu. Ne kadar on sekiz yaşımı geçmiş biri olsam da onlardan izin almadan herhangi bir şey yapamıyordum. Siz buna ister güven kazanmak deyin, ister başka bir şey...

Yatağım üzerindeki giysi dağını annem görmeden Ferhad misali delmem, yani toplamam gerekiyordu. Akrep ile yelkovan saniyelerle birlikte birbirini kovaladıkça, yaptığım stres kat ve kat artıyordu. Bu ilk değildi. Onunla daha önce de yemek yemiştim. Fakat sanki bir şeyler farklıydı. Gerekli veya gereksiz yaptığım heyecanın bir şeylere sebebiyet verebileceğini düşünüyordum. Belki de bu yalan söylediğim içindi... Derin nefes alıp soluduktan sonra enkaz altından çıkarttığım siyah yüksek bel kot pantolonumu ve asker yeşili rengindeki cepli gömleğimi diğerleriyle karıştırmamak amacıyla sandalyenin üzerine bıraktım. Geriye kalan dağınıklığa el atmak üzere harekete geçtim. Katladığım her kıyafette gözlerim önüne Yalın'ın görüntüsü beliriyordu. Kulaklarımda yerini alan sesi hiç bu kadar garip hissettirmemişti. Nuray'ın aramasından sonra içime düşen kurt, görevini başarıyla sürdürmekteydi. Kendimden şüphelenmeme sebebiyet veren o şarkının, zihnimde dönüp dolaşıp dilime konması, artık sinirlerimi bozar hale gelmişti. Başka bir şarkı söylemenin de bir faydası yoktu. Yine kendimi İbrahim Tatlıses moduna bürünüp o şarkıyı söylerken buluyordum. Annemin bunu duyduğunda verdiği tepkiye ne demeli? Kapıdan içeri girer girmez güleç bir halde ona söylediğim şarkı, annemde şok etkisi yaratmıştı. Tek kaşını kaldırıp şaşkınlıkla şarkıyı bitirmemi bekledi. Sonrasında zaten yalanımı ona aktarmış, çabucak kabul etmesini aynı şokla dinlemiştim.

Yaklaşık on beş dakika sonra büyük bir uğraşla dağıttığım kıyafetleri katlama işini bitirmiş ve giyinmenin yolunu tutmuştum. Kısa süre sonra hazır olduğumda bir şeyin eksik olduğunu fark ettim. Valiz! Tamam, çok fazla bir şey almayacaktım ama onlarda kalacağımdan henüz habersiz olan Nuray'ın kıyafetlerini işgal etmem gereksiz olurdu. Valiz çantasını bazanın altından çıkarıp içine birkaç kıyafetimi tıkıştırdım. Şarj aleti ve diş fırçasını da küçük göze sıkıştırdığımda işim tamamdı. Artık hazırdım. Saçlarımı hızla örüp bağladıktan sonra odadan çıktım. Saat sekize beş kala ayakkabılarımı giyerken anneme seslendim. ''Anne, ben çıkıyorum.''

Elleri köpüklü annem, küçük mutfak havlusu ile kurulanıyordu. ''Gidiyor musun? Afet Hanım'a ve eşine bizden selam söylemeyi unutma.'' Biraz durduktan sonra aklına gelen yeni bir şey ile konuşmasına devam etti. ''Babanla konuştun mu?''

Mefhum | Fasl-ı Bahar (İlk Aşk-İlk Duygu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin