•Multimedyadaki besteyi dinleyerek okuyabilirsiniz•
Keyifli okumalar! 🐈📚💞
Bir haftadır aynı rüyayı görmek beni neredeyse öldürecekti. Gecenin bir yarısı nefes nefese kalıp uyanmalarımın yanında bir de eşantiyon olarak verilen çığlıklarım ailemi de korkutuyordu. Annemin yatağımda yemek yendiğini, ondan böyle olduğunu düşünmesiyle yatağım komple temizlenmişti. Buna rağmen kabuslarım devam ediyordu. Berbat bir hafta geçirmiştim. Derste uyuyakalmaya bile başlamıştım. Hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Buna rüyalarım dahil. Silüetinden başka bir şey göremediğim varlık beni içine çekiyordu. Gözlerimi boğulmuş gibi açıyor ve ardından çığlık atıyordum. Bir haftanın sonunda rüya görmemeye, yani aslında gördüğüm rüyaları hatırlamamaya başlamıştım. Benim için bir avantaja dönüştüğü aşikardı. İlk defa rüya görmediğim için mutluydum. Daha doğrusu hatırlamadığım için...
İkinci dersin ortasında Nuray ve Yekta'nın sınıfa girmesi ile kafam allak bullak olmuştu. Yalın'a bir şey olmuş endişesi ile ders anlatma gayreti içine girmiş hocaya herhangi bir şey diyemeden sınıftan ayrıldım. ''Ne oldu?'' Durmadan bu soruyu tekrar ediyordum ama onlar bana hiçbir şey söylemiyorlardı. Yüzlerinde de hiçbir ifade yakalayamamıştım zaten. Bilinmezlik resmen ruhumu sıkıyordu. İçim daralıyor, nefes almakta güçlük çekiyordum. ''Size soruyorum; ne oldu?'' Yekta'nın arabasına bindiğimden beri nereye gidiyor olduğumuzu tahmin etmeye çalıştım. Aklıma türlü türlü şeyler geliyordu. ''Yoksa, yoksa babama mı bir şey oldu?''
Telaşıma ve endişeme katılan Nuray ve Yekta aynı anda cevapladı, ''Hayır!'' Bu beni rahatlatmıştı. Ama sadece bu... Geriye Yalın kalıyordu. Yalın'a bir şey olmuş olmalıydı. Arka koltukta oturan Nuray aniden gözlerimi bir şey ile bağladı. Bunun kravat olduğuna emindim. Dokunduğumda anlamıştım. ''Kımıldama!''
''Güpegündüz adam mı kaçırılır? Aç şu gözlerimi. Ne yapıyorsun?''
Yekta, ''Bize güven.'' dediğinde sesi gayet sakindi. ''Sakince otur ve yolculuğun tadını çıkar.''
''Gözlerim açık olursa belki çıkarabilirim.'' Gözlerimi açmamam için bağladığı gibi tutan Nuray'a öfkeyle bağırdım. ''Nuray, at mıyım ben neyim? Neden tutuyorsun? Bırakır mısın?''
''Evcilleştirilmeye ihtiyacın var, Bahar. Sakin ol, kızım.''
''Gözlerim ezildi. Bir daha görebileceğimi sanmıyorum. Bırak beni!''
''Yekta, dedim sana değil mi?'' Yekta ne dediğini hatırlamaya çalışıyordu belli ki. Bir süre sessiz kalmıştı. ''Bayıltıp ağzını bantlayalım diye...''
''Ne?'' Yekta kıkırdadığında kolunu bulup sıktım. Canı acımış olmalıydı ki kolunu hızla çekti. ''Koynumda yılan beslemişim, yılan!'' Bir yere geldiğimizde yavaşladık. Aracı park ettiğinde Yekta içindeki tüm nefesi soludu. ''Beni nereye getirdiniz? Organlarımı alıp satacak mısınız?''
İkisi birden kahkaha attılar. Yekta yanağımı sıkıp konuştu. ''O kadar da kötü olamayız, değil mi? Sadece tırnaklarını sökecek ve sonra da seni ıssız bir ormana bırakacağız.'' Ciddi olmadığını biliyordum ama bu yine de korkutmuştu. ''Gözlerini sakın açayım deme.'' Parmaklarıyla şakağıma dokundu. ''Aksi taktirde beynini uzaya uçururum.''
Ellerimi havaya kaldırdığımda Nuray araçtan indi ve kapıyı açtı. Yekta da araçtan indikten sonra ikisi de kolumdan tuttu. ''Yürümeyi erken yaşta öğrendiğimi hatırlatmak istiyorum.'' İkisi de kolumu bıraktıktan sonra birkaç adım attım. Kaldırım olacak, ona çarptığımda düşmemek için toparladım. Ancak bunda yardımcı olan Yekta idi. ''Gözlerimi açarsanız...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mefhum | Fasl-ı Bahar (İlk Aşk-İlk Duygu)
Novela JuvenilBismillahirrahmanirahim -Düzenleniyor- Olacaklardan haberleri var mıydı dersiniz? Büyük bir olasılıkla hayır. Tanışmaları onlar için bir mucize miydi? Kesinlikle! Bahar'ın hayatına ansızın giren, babasının açtığı fabrika ve şirketin sorumluluğun...