Bir Ünlüye Aşık Olmak 17.Bölüm

286 20 9
                                    

Merak eden yoktu ama ben Melis'in,Selin'in ve Logan'ın resimlerini paylaştım hikayenin bitmesine az kaldı normalde 25 bölüm hikaye ama ben fazla ve az paylaştığım için bir sarkma veya fazla olabilir bunun için kusura bakmayın. İyi okumalar. :))

Nihayet onu rahat bırakıp ayağa kalktım. Tam banyoya elimi yüzümü yıkamaya giderken Logan'ın sesini duydum. "Üzülme anne. Olur mu?" demişti. Gülerek ona baktım. Sonra hızla banyoya koştum. Gözlerimin önünden az önceki manzara gitmiyordu. Logan'ın babasının yüzüne dokunuşu... Yüzüme soğuk su çarparak kendime gelmeye çalıştım. Bu tür zorluklar elbette yaşanacaktı. Gün gelecek o malum soruyu soracaktı. "Babam kim?"O zaman ne diyeceğimi bile bilmiyordum. Nasıl anlatacağımı, ne tepki vereceğini... Belkide beni asla affetmeyecekti. Onu babasından mahrum bıraktığım için beni asla affetmeyecekti. Derin bir nefes alarak bu düşünceleri aklımdan uzaklaştırmaya çalıştım. Hızla salona geçtiğimde Selin ve Harry'i Logan ile oynarken buldum. Harry Logan'ı kucağına almıştı. Bu görüntü o kadar tuhaftı ki... "Hoşgeldiniz" dedim. Selin kafasını kaldırarak bana baktı. "Hadi çekinme. Harry'nin yanında fırçala beni" dedi.

 

Elimi belime koyarak "Madem öyle istiyorsun. Pekala, arkadaşım olman o şirkete aklın estiği gibi gelmen gerektiği anlamına gelmez. Oranın patronu ben sayılırım. Kimin kapı önüne koyulacağına kimin işe alınacağına kısmen ben karar veririm" dedim. Selin tebessüm ederek "Ne yani kaç senelik kardeşini işten mi kovacaksın?" dedi. Gülerek "Söz konusu işim olduğunda taviz vermediğimi bilirsin" dedim. Selin gülerek "Tamam be. Bundan sonra geç kalmam efendim" dedi. Hepimiz gülmeye başladık. Logan gülerek oyuncağını Harry'e gösterdi. "Bak buradan ateş atıyor" dedi. Harry gülerek "Nasıl" dedi. Logan bilmiş bir tavırla ordaki bir düğmeye bastı. Ateş açınca Harry sanki vurulmuş gibi bir hareket yaptı. Gözlerini kapadığında Logan kahkahalar atıyordu. Böyle mutlu olması benide mutlu ediyordu. Harry bir anda gözlerini açıp Logan'ı kucağına aldı. Onlar oynarken Selin ile göz göze geldik. O da gülümsüyordu.

 

Başımı mutfağa doğru çevirdim. Mesajı almıştı. Benim ardımdan mutfağa geldi. Bardaklara kahveleri doldururken "Nasıl gidiyor?" dedim. Selin gülerek tavanı incelemeye başladı. "Beklediğimden daha iyi. Hatta çok iyi" dedi. Gülerek Harry'e abayı yakmış arkadaşıma baktım. Aşk böyleydi işte. Hiç kimsenin yapamadığı kadar mutlu edebilirdi. Tam tersi hayatının içine de edebilirdi. "Bana öyle bakma" dedi Selin itiraz eden bakışlarla. "Sadece mutluyum. Senin mutlu olmandan mutluyum. Ama dikkat et olur mu?" dedim. Selin yanağıma sulu bir öpücük kondurarak "Olur" dedi ve içeri gitti. "Deli şey" dedim kahvelerle içeri geçerken.

 

***

 

"Biz şöyle bir Londra turu yapacağız. Bize katılmak ister misiniz?" dedi Harry Logan'ı kucağından bırakmama konusunda ısrar ederek. Birbirlerini öyle sevmişlerdi ki ikisi de bana bizi ayırma bakışları atıyorlardı. "İsterdim ama yarın çok yoğun geçecek bir programım var. Bu gün fazla yorulmamalıyım" dedim. Harry ve Logan aynı anda "Hayııııır" dediler. Logan'ı kucağıma alarak "Bu gün anneyle birlikte parka gitmek ister misin?" dedim. Logan bir anda Harry'i unutarak "Eveeeet" dedi. Harry parmağını Logan'a doğru sallayarak "Bunu unutmayacağım" dedi. Onlar giderken bende Logan'ı giydirmeye başladım. Kendimide hazırlayınca dışarı çıktık. Park buradan çok uzakta olmadığından yürümeye başladık. Yolumuza sürekli birileri çıkıp "Aaaa ne kadar tatlı" deyip Logan'ı mıncıklıyorlardı. Sonunda dayanamayıp oğlumu öpe öpe bir olan kadından kurtararak kucağıma aldım.

 

Parka vardığımızda Logan'ı kucağımda tutma gibi bir şey söz konusu değildi. O da her çocuk gibi oynayacak bir ortam bulduğunda çıldırıyordu. Gülerek onu bıraktım. O ise koşarak uzaklaştı. "Dikkat et. Ben buradayım" dedim ve hemen yanımdaki banka oturdum. Telefonuma gelen bir mesajla küçücük bir an gözlerimi Logan'ın üzerinden çektim. Mesajı gönderen kişi bilinmiyordu. "Ne kadar sevimli göründüğünüzü tahmin bile edemezsiniz" yazıyordu. Etrafıma bir göz attığımda dikkat çeken hiç kimseyi görememiştim. Gözüme takılan bir manzarayla hızla yerimden kalkıp caddeye koştum. "Logan!" diye bağırırken bir adam son anda onu yoldan çekti. Oğlumu kurtaran adama hızla ilerlerken kafasını kaldırmasıyla yerimde kalakaldım. Zayn'di. Oğlumu kurtarmıştı. Oğlumuzu kurtarmıştı. Ve şu an onun suratına baktığında her şeyi anlayacaktı...

Saniyeler içinde Logan'ı onu kollarından aldığım gibi kafasını boynuma gömdüm. Hiç bir şekilde yüzünü görmemeli. "Bu oğlun olmalı" dedi Zayn heyecan dolu gözlerle kucağımda debelenen Logan'a bakarak. "Shhh, sakin ol. Evet, öyle" dedim. Zayn elini ona uzattığında refleks olarak bir iki adım geriledim. Suratında bu olaya bozulduğuna dair hiç bir şey yoktu. "Onu görebilir miyim?" dedi. Hızla kafamı salladım. "Olmaz" dedim. Zayn tebessüm ederek "Az önce hayatını kurtardım, bence onu görmeye hakkım var" dedi. Elimin bir anda gevşemesiyle Logan kafasını kaldırıp ona döndü. Zayn'in bakışları ona kayar kaymaz şaşkınlıkla açılmıştı. Anlamıştı işte. Her şey sona ermişti. Oğlumu benden alacaktı. "Bu o abi. Televizyonda gördüğüm abi" dedi. Zayn tek kelime etmeden bana baktı. Bir anda bizden tarafa doğru gelen magazin ordusuyla arkamı döndüm. Zayn tam bize doğru bir adım atmıştı ki kalabalık onu durdurdu. Bende bundan yararlanarak hızla kucağımda Logan ile uzaklaşmıştım.

 

 

Eve kadar koşar adımlarla ilerlemiştik. Logan iki de bir arkasını dönüp "Abi nereye gitti?" diyordu. Eve vardığımızda Kapıyı kilitleyip Logan'ı yere bıraktım. "Yasmine!" diye seslendim. Yasmine koşarak merdivenlerden indi. "Logan'ı al ve yukarı çık" dedim. Yasmine neden diye sormadan Logan'ı aldığı gibi yuakrı çıktı. Bekliyordum. Onun buraya geleceğini biliyordum. Kapının önünden uzaklaşarak elime telefonumu aldım. Hızla Selin'i aradım. Çalıyordu fakat açan yoktu. Bir küfür savurup telefonu koltuğa fırlattım. Başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başaldım. Ne yapabilirdi? Yapacağı şey belliydi. Logan'ı benden alacaktı. Onu sadece mahkeme izin verdiği zamanlarda görecektim. Bu tür şeyleri iyi bilirdim. "AH,  hayır" dedim ayağa fırlayarak. Belkide burayı terketmeliydim. Türkiye'ye dönebilirdim. Sonuçta beni lüks bir şekilde yaşatacak on senelik param vardı. Bu mantıklıydı.

 

 

Bir anda vicdanım devreye girdi. Oğlumu benden alacağı konusunda bu kadar endişelenip korkarken ben onu oğlundan ayırıyordum. Bu işi bu şekilde halledemezdim. Hızla mutfağa dolanıp bardağın birine şarap doldurdum. Hızlı gittiğimi ancak bardağı bir dikişte bitirdiğimde fark etmiştim. Gözlerimi kapatıp tekrar tekrar düşünmeye başladım. Sonra kendimi kağıtla kalemin başında buluverdim. Ona durumu açıklayan bir mektup yazmalıydım. Sonra oğlumu aldığım gibi çekip gitmeliydim. Kalemi elime alıp başladım yazmaya.

Bir Ünlüye Aşık OlmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin