***
“Hadi ama Melis. Üç gündür bir şey yemeden, uyumadan yoğun bakımın önünde oturuyorsun. Eve gidip…” diyordu ki Selin, hızla sözlerini kestim. “Logan nasıl?” dedim. Şaşkınlıkla bana baktıktan sonra “İyi. Sadece sürekli seni soruyor” dedi. ‘İyi’ kısmı haricindeki cümleyi dinlemeyerek gözlerimi tekrar camın ardında yüzlerce kabloya bağlanmış Zayn’e diktim. Selin yanıma oturarak kolunu omzuma attı. “Onu sevdiğini biliyorum. Bunları demeye hakkımda yok, bunu da biliyorum. Fakat hayatına devam etmelisin. Geri dönemeyebilir. Bu ihtimali unuta” dedi. İnanamaz gözlerle ona baktım. “Şu an orada yatan Harry olsaydı aynı şeyleri sana söylemezdim. Çünkü bunu yapmayacağını ve bu sözlerin seni kıracağını çok iyi bilirdim. Ve şu an sen karşıma geçmiş onu unut hayatına devam et diyorsun. Ben senelerce onu beklerken ve tam buluşken kaybedemem tamam mı?” dedim.
Selin’in gözleri bir anda doldu. “Ben sadece böyle olmana dayanamıyorum ve o da senin böyle olmanı istemezdi” dedi. “Git” dedim soğuk bir sesle. Selin bir dakikaya yakın bir süre daha bana baktıktan sonra kalkıp sessiz hastane koridorunda gözlerden kayboldu. Bir süre daha öylece oturduktan sonra ayağa kalkıp cama doğru yaklaştım. Onu daha önce hiç böyle görmemiştim. Savunmasız, masum, bitik… Sanki uyuyor gibiydi. Derin soluksuz bir uykuda gibiydi. Günlerdir akmaktan neredeyse kurumuş olan gözyaşlarım tekrar ılık bir şekilde yanağıma doğru süzüldü. Onsuz ne yaparım bilmiyordum. Tamam, daha önce o olmadan senelerimi geçirmiştim. Ama bu aynı şey değildi ki. O zamanlar bir şeyin fakrındaydım. Bir yerlerde benden uzakta olsa nefes aldığını biliyordum. Şu an gerçekten onsuz ne yaparım onu düşünüyordum.
Hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı kesindi. Ya başka ne vardı kesin olan? Her anım o olmadan geçecekti. Bir resmini gördüğüm anda oturup ağlayacaktım. Logan’a babasını anlatırken boğazıma bir şey düğümlenip kalacaktı. Geçmişi hatırladığımda bende defalarca ölmek isteyecektim. Yaptığım aptallıkları ve onsuz geçen onca zamanımı hatırladığımda kendime lanet okuyacak ve belki de kendimden nefret edecektim. Elim ister istemez camdaki yansımasına gitti. Eğer yakın bir zamanda beni bırakıp gidecekse ona bir veda etmeliydim. Yoksa bunu yapmadığım için ömrüm boyunca pişman olurdum.
Hızla dönüp doktorun odasına doğru ilerledim. Kapıyı iki kere tıkladıktan sonra içeri girerek hemşiresiyle olan sohbetini yok sayarak. “Onu görmek istiyorum” dedi. Doktor şaşkın bakışlarla “Ama bunun imkânı yok” dedi. Masasına ilerleyerek elimi masaya koydum. “Eğer ona veda etmeden o oda da ölürse sizde çok yaşayamazsınız” dedim. Doktor korku-şaşkınlık karışımı bir ifadeyle suratıma bakakaldı. Hemşire hızla odayı terk ederken doktor sonunda “Tamam sadece on dakikalığına” dedi. Kafamı salladıktan sonra beni yönlendirdiği yere giderek o pis hastane yeşili şeyleri giymeye başladım. Kalbimdeki o geçmek bilmeyen ağırlığı bir müddet yok sayarak odaya girdim. Güçlü durmalıydım. İstediği tam olarak buydu. Yanı başına bir sandalye yerleştirerek oturdum. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Sonra gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım. Ben düşünürken çoktan konuşmaya başladığımın farkında değildim.
“Seni gerçek olarak ilk gördüğümde tek hissettiğim kızgınlıktı. Senelerce içimde saklı tuttuğum birikmiş saf kızgınlıktı. Beni sevmediğin için kızgındım, başka kızlarla olduğun için kızgındım, bazen biz Directioner’ları sırf o kızlar yüzünden umursamadığın için kızgındım, ben ve nice Directioner seninle bir karede olsa fotoğraf çektirmeyi hak ederken çeşitli hayranlarınla yüzlerce fotoğraf çektirdiğin için kızgındım… En çokta kendime kızgındım. Senin gibi ünlü ve ulaşılmaz birini sevdiğim için kendime çok kızgındım. İşte Bir Ünlüye Aşık Olmak böyle bir şeydi. Senin dediğin gibi, havaalanında bir gemiyi beklemek gibiydi. Ama ben senelerce bekledim ve o gemi sonunda beklediğim havaalanına geldi” gözyaşları içinde gülümsedim ve elini tutarak konuşmaya devam ettim “Seninde benim de birçok hatası oldu. Çocukça hatalar… Ama her şeye rağmen bize, aşkımıza sahip çıktın. Sen bu kadar kararlı olmasaydın belki şu an hala senden kaçıyor olabilirdim. Sen benim ilk ve tek aşkımsın Zayn Malik. İlkler unutulmaz ve ben seni asla unutmayacağım. Oğlumuza çok iyi bakacağım. Söz veriyorum” dedim ve dudaklarına eğilip onu son kez öptüm.
O taptığım yüzüne son bir kez daha bakıp arkamı döndüm. Bir iki adım atıştım ki bir ses duydum. “Bir tatili hak ettiğimizi düşünüyordum” demişti. Bu bir psikolojik travmanın sonucu olabilir miydi? Yani delirmiş olabilir miydim? Arkamı dönemedim. Çünkü arkamı döndüğümde onu hala az önceki gibi bulursam gerçekten delirebilirdim. O ses bu sefer alaycı bir tonda “Ne o Melis hanım. Bana kolay kolay veda edebileceğini mi sandın” dedi. Hızla arkamı döndüm. Kısık gözlerle bana bakan Zayn bir anda gülümsediğinde ise bir çığlık atıp ona doğru koştum. Boynuna sarılıp onu içime çekerken o acıyla inledi. Mutluluktan hala yoğun bakım ünitesinde olduğunu ve yaralı olduğunu unutmuştum. Çocuksu bir gülümsemeyle geriye çekildim. Yaşıyordu. Allah’ım başka ne isteyebilirdim ki?
Elimden tutup beni yavaşça yanına çekti. Biraz zor da olsa yana kayarak yatağında bana yer açtı. Ona zarar vere korkusuyla yavaşça yanına yatsam da o beni çoktan kendine çekmişti. Dudakları anlıma değerken bir anda içim ürperdi. Hayat böyleydi işte. Beş dakika önce onun ölüm fikriyle yüzleşirken şimdi onun yeniden hayata dönmesiyle mutlu oluyordum. “Nasıl?” dedim ve sustum. Ne sormak istediğimi anlamıştı. Gözlerini kapatarak yorgun bir şekilde gülümsedi. “Aşkımızın büyüklüğü beni kurtardı” dedi. Bende gözlerimi kapatarak ona sokuldum. Bir Ünlüye Aşık Olmak imkansız değildir. Bize göre imkansız olan ona ulaşmaktır. Size bir sır vereyim mi? Aslında ona ulaşmakta onun sevgisini kazanmakta imkansız değildir. :)
Mine'nin Notu: Benim buraya her biriniz ismini yazmak gibi bir amacım yok. Lakin hepinizi yazamayabilirim, gözümden kaçabilir ve ben her birinize böyle teşekkür ediyorum. Siz var ya siz. Siz, her biriniz harikasınız. Bunu öylesine yazmıyorum. Hepiniz benim kardeşlerim gibisiniz. Sıkılmadınız oturdunuz okudunuz, kimi zaman uzun uzun yorumlar kimi zamanda tek kelimelik duygularınızı anlatmaya yeterli yorumlar yaptınız. Kimileriniz yorum bile yapmadınız sadece beğendiniz. Hepinizin bu uğraşlarına sonsuz teşekkür ediyorum. Beğenen beğenmeyen herkese minnettarım. Sizleri çok seviyorum. İyiki varsınız.
Benim notum:Ve Melis açıkladı bize bir ünlüye aşık olmanın imkansız olmadığını. :))Evet biliyorum bu hikayede çok kötü hatalar yaptım böldüm bölümleri sizi çok beklettim ama ne kadar çok ilgi almasada bir ünlüye aşık olmak ben bu hikayeyi bu zamana kadar benim ilk okuduğum gibi hissederek okuduğunuz için hepinize teşekkür ederim.Yorumlarda cevap yazamadıklarım veya yazdığımda kalbini kırdıklarım varsa lütfen beni affedin.Bu hikayeyi sizinle paylaştığım için çok mutluyum ve pişman değilim. :D Hepinize tekrardan çok teşekkür ederim.Sizleri seviyorum belki okuduğum başka bir hikayeyi başka bir zaman daha sizinle paylaşabilirim.Bunun için yorumlarınızı bekliyorum.İyi varsınız. :)) <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ünlüye Aşık Olmak
FanfictionSenelerdir bunun hayalini yaşayıp gerçekleştiren iki arkadaş Londra'ya yerleşmişlerdir her şeye rağmen, ama Melis beklediği gibi bir sonuç alamaz Zayn'den ve ondan vazgeçer ama nereden bilebilir ki onca unutma çabalarına rağmen çalışmaya başladığı b...