Arkadaşlar okuduğum ve final olan bir hikaye var galiba bitmesine rağmen hala o hikayenin bağımlısı olan bir ben kaldım hikayeyi wattpad de paylaşmaya başladım okumak isteyenler buradan okuyabilirler..
"Meliiiiiiis! Ben geldim" diye seslendi Selin. "Salondayım" diye cevap verdim ve kaldığım yerden devam ettim. Tüm gece gitar çalmaktan hissizleşmiş parmaklarıma rağmen gitarım elimde sıradan bir televizyon kanalı açık bir şekilde koltukta yayılıyordum. Gitarımla aramdaki bağ gerçekten tuhaftı. Salona giren Selin yorgun gözlerle önce bana sonra kucağımdaki gitarıma baktı. Son olarak gözlerini devirdikten sonra yorgun bir şekilde kendini diğer koltuğa attı. Yine o yorgun iş günlerinden birini yaşamış olmalıydı. Yavaşça gözlerini kapattı. "Bazen o gitarı benden çok sevdiğini düşünüyorum" dedi. Söylediklerine gülerek "Layla'dan mı bahsediyorsun? Zaten onu senden çok seviyorum" dedim. Evet, gitarıma isim takmıştım. Hemen gözlerini açıp doğruldu. "Ben de zaten One Direction'u-özellikle de Harry'i- senden çok seviyorum" dedi. One Direction... Çok hassas bir konuya değinmişti. Yüzüm bir anda asıldı. "Şeyy ben öyle demek..." diyordu ki yanına gidip onu sımsıkı kucakladım. "Saçmalama salak! Elbette seni gitarımdan çok seviyorum" dedim. O da bana sımsıkı sarılıp "Aptal! Sen de söylediklerime hemen inandın. Ben de seni One Direction'dan çok seviyorum" dedi.
**
Önümdeki bezelyeleri çatalımla bir oraya bir buraya sürüklüyordum. Aslında düşüncelere o kadar çok dalmıştım ki bunun bile farkında değildim. One Direction. On dokuz yaşıma gelmiştim. Aslında onlar bizim için ergenlik dönemi hayranlığından fazlasıydı. İki senedir Londra'da yaşıyorduk. Hep hayalimizdeki gibi. Aslında hayalimiz Londra'ya taşınıp One Direction ile tanışmaktı. Tanışmıştık ta. İki saniyelik bir konuşmayı tanışmadan sayıyorsanız eğer.
Londra'ya taşınma kararı bile ailelerimiz için evlatlıktan reddetme kararı gibi bir şeydi. Biz onları ikna etmiş, buraya taşınmış, geçim sıkıntısı çekmiş ve hem okuyup hem de çalışmışken o imza gününde hakkettiğimiz ilgiyi görememiştik. Elbette kollarımıza atılıp 'Sizi seviyoruz' demelerini beklemiyorduk. Beklediğimiz hiç olmazsa bir gülücüktü. Karşılaştığım ise "İsmin ne? Hangi ada imzalamalıyım?" diye gelen iki cümleydi. Belki bunları söylerken Zayn'in suratında en ufak bir tebessüm olsaydı buna bu kadar kırılmazdım. Ama o ise sanki bu yaptığına tahammül edemiyor gibiydi. Selin'i Harry'nin yanından koparmadan önce yüzüne dikkatle bakıp "Umurundamı ki?!" deyip çekip gitmiştim.
Geri ülkemize dönemeyeceğimiz için kendimizi sıkıntı dolu hayatımıza vermiştik. Bir şekilde buraya gelme amaçlarımız oyda da gelecek denen bir şey bizi onlardan daha çok ilgilendiriyordu. Gelecek demişken, ben müzik bölümü üniversite ikinci sınıfım. Geçimimizi sağlamak için geceleri bir barda gitar çalıp şarkı söylüyorum. Selin de benim gibi hem üniversiteye gidip hem de çalışanlardan. O da yabancı dil bölümü üniversite ikinci sınıf öğrencisi. Arta kalan zamanlarının tamamında Londra'ya gelen çeşitli turistlere tercümanlık yapıyor. İşinde de gayet başarılı.
One Direction'un peşinden koşmamayı, aptal aşıklar gibi onları beklememeyi öğrenmiştik. Gerçi Selin hala Harry posterini öpüp öyle uyuyordu. Ben ise tüm Zayn fotoğraflarını bilgisayardan, telefonumdan, facebook, twitter, tumblr hesabımdan sildim. Tüm posterlerini ve onunla ilgili dergileri yırtıp attım. Tabii ki de onların bir suçu yoktu. Ama dediğim gibi artık on dokuz yaşındaydım. Karşılıksız aşkın peşinden umutsuzca koşmak için artık çok geçti. Peşimde dolanan o erkeklerden birini koluma takmanın zamanıydı şimdi. Genç olmanın, hatalar yapmanın, karşılıklı aşkı yaşamanın zamanıydı şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Ünlüye Aşık Olmak
Fiksi PenggemarSenelerdir bunun hayalini yaşayıp gerçekleştiren iki arkadaş Londra'ya yerleşmişlerdir her şeye rağmen, ama Melis beklediği gibi bir sonuç alamaz Zayn'den ve ondan vazgeçer ama nereden bilebilir ki onca unutma çabalarına rağmen çalışmaya başladığı b...