O Kızda Kim?

711 29 0
                                    

Bu bölüm biraz kısa oldu ama idare edin gençler. Sıradaki bölüm uzun ve bayağı heyecanlı olacak. Esilanın kafası ve işler haddinden fazla karışıyor. Birde işin içinde Ateş var tabii.  Haydi hayırlısı bakalım :Dd Multimediyada Ateş var keyifli okumalar ^-^

Dün beni o iki sapığın elinden kurtaran, beni teselli eden kurtarıcım yani Ateş canlı kanlı karşımda duruyordu. Sinirden yüzündeki kaslar gerilmişti ve çenesindeki kas seğiriyordu. Gözlerinin kahveringisi derin bir kahverengiye dönmüştü. Saçlarınise özenle düzeltilmişti. Pek kaslı sayılmazdı hatta bayağı zayıftı ama yinede güçlü gözüküyordu. Sinirlenmiş hatta deli olmuştu. Ama yinede ürkütücü olmayı beceremiyordu. Gayet şirin bir yapısı vardı. -Evet her kıza nasip olmaz böyle bir kurtarıcı- Elini saçlarının arasında hızlıca geçirdi ve anneme bağırmak üzere ağzını açtı. O arada göz göze geldik ve yüzündeki sinir tamamen şaşkınlığa dönüştü. Bende en az onun kadar şaşkındım tabii. Annem "Aniden frene bastınız, ben üzgünüm ama siz hatalısınız" dedi çabucak ve arabadan indiğinden beri kaldırmadığı kafasını kaldırıp. O da Ateş’i görmüş ve şaşkınlıktan her zaman ki gibi mavi gözleri pörtlemişti. "A-ateş" dedi kekeleyerek. Ateş bana döndü ve " Sarı ve annesi demek trafik canavarları sizdiniz" dedi çapkınca sırıtarak. AMANALLAH’IMÇOKTATLI. Hiç taviz vermeyerek "Burada bir trafik canavarı varsa o da sizsiniz bay ukala aniden fren yapmakta neyin nesi?" dedim. Annem hala olayın şokundayken bana ölümcül bakışlarını attı. Annemle Ateş tam ağzını açmış bir şey diyecekken Ateşin arabasının camı açıldı ve "Aşkısım noluyooo hadisenee" diye bağırdı birisi. Üçümüzde aynı anda döndük ve o arsız sesin sahibi arabadan çıktı. Üzerinde dapdaracık ve dizlerinin nerdeyse iki karış üstünde olan straplez elbise vardı. Ayağında en az 20 santim diye düşündüğüm topuklu ayakkabılar vardı. Suratı Avon katoloğundan farksızdı. Kırmızı rujlu dudaklarını büzerek "Ateeş" dedi. "Aniden frene basma ve trafik canavarı olma nedeniniz anlaşıldı. Arabımıza verdiğiniz hasar hiçte sıkıntı değil. Masrafları karşılayabiliriz. Sizinde yanınızda gezdirdiğiniz dikkat dağıtıcı şeyi alacak kadar paranız varsa kendi masraflarınızıda karşılayacak kadar paranız vardır diye umuyorum. İyi günler." dedim nefes nefese. Yanındaki şırfıntı kılıklı"Aa ne diyorsun sen be?" tarzında bir şey demisti. Kan beynime sıçramıştı sinirden. Şu an her ne kadar saç diplerimi yolma isteğim gelsede anneme doğru gidip onu arabaya tepiştirdim. Ateşin o şirin dudakları hafifçe aralanmış ve beni izliyordu. Sonra o yanındaki kız bir şeyler çemkirerek arabaya sürükledi onu. Annem hala şaşkınlıkla beni izliyordu. "Anne hadi çalıştır arabayı gidelim şuradan" dedim asabi bir şekilde. Elini kontağa attı ve arabayı çalıştırdı.

"Bu yaptığın çok çok kabaydı Su"

"Ha? Su da kim?"

"Şe-şey hiç kimse ben hala şoku atlatamadım dilim sürştü. Her neyse o çocuk dün senin hayatını kurtarmıştı Esila ne çabuk unuttun?

"Olabilir ama bugünde haytımı tehlikeye attı ve tamamen onun ihmarkârlığıydı"

"Hem arabasıda hasar aldı çok ayıp ettin Esila çook"

"Ufak bir çökük abartma"

Hey Allah'ım sanki benim suçum neydi. Birisi dalmış gitmiş diğeri uçtum akıl,şirin,tatlı.. Hey Esila kendine gel onun bir AŞKISIvar. Senin gibi bakımsız bir kıza kalmamış o şirin çocuk. Yanındaki kızda maşşallah at gibi kesme şeker versem yer yani.. O fizik neydi öyle aman yarebbi. Her şeyi bir kenara bıraktım Ateşin o sırıtışı... "Hayırdır kızım niye sırıtıyorsun?" dedi annem bana imalıamalı. "Ha şey ben yok bişey" dedim. Cidden sırıtıyor muydum? Hem daha dün gördüğüm bir insan için niye sırıtayım ki? "Ateşte çok şirin bir çocuk maşşallah" dedi kıvırtarak ve peşine kıkırdadı. "Aman banane onun aşkısı var" dedim aşkısıyı vurgulayarak.

"Ha yani aşkısı olamasa.."

"Saçmalama anne"

"Emin ol birilerine karşı duygu beslemeni en çok ben isterim. Ama sırf 3 yıldır odun gibi yaşadığın için.."

"Senin ve babam sandığım o adamın kavgaları yüzünden böyleyim anne fark ettiysen. 3 senedir gözümü huzurlu bir şekilde açamadım. Bir kere bile mutlu olmayı denemedim sizin yüzünüzden. Belki Aylin olmasa ruh gibi gidip gelecektim okula". Aylin liseye başladığımdan beri sınıf ve sıra arkadaşımdı. Her türlü sırrımı bilir, bana destek olurdu. Ne zaman yüzümü asık görse gelir boynuma atlayıp sıkı sıkı sarılır, kocaman sulu dudaklarıyla yanaklarıma öpücükler bırakır ve beni gıdıklardı. Annem dediklerime cevap vermedi ve sahilin kenarında durdu. "Aşağıya inelim" dedi. Sahilde bir bank bulup oturdu. "Kızım bak ben nasıl başlayacağımı bilmiyorum.." dedi zorlukla. Hayır ağlamıyordu. Cidden nasıl anlatacağını bilmiyordu ve zorlanıyordu. “Gerçek babamın kim olduğundan başla mesela. Veya bana 17 sene boyunca neden yalan söylediğinden. Ya da babam sandığım adamın şu an hangi cehenneme kaybolduğunu söyle bana. Sen, sen bana nasıl yalan söyledin anne. 17 sene boyunca koca bir yalanla yaşadım. Bunu öğreneli henüz 24 saat bile olmamış ve sen gelip bana burada 'Aşık olursan mutlu olurum' diyorsun. Sana anlam veremiyorum aklımda bir sürü..." sözümü kesti ve "Yeteer. Bıktım yeter. Ben sana yalan söylemedim. Bilmediğin çok şey var beni yargılamayı kes artık" dedi bağırarak.

"Anlat da bilelim o zaman"

"Yeri ve zamanı gelince.."

"Hangi yer ve zamandan bahsediyorsun sen? Seneler boyunca bir yalana inanarak yaşamışım. Hiç bir şey bilmiyorum. Babamın kim olduğunu neden o adama baba dediğimi ve en önemlisi şu an nede onun babam olmadığı bu kadar çabuk kabullendiğimi bilmiyorum. Lanet olsun bilinmez bir boşluktayım" dedim bağırarak. Gözyaşları gözüme hücum etmişti yine. Daha fazla kendimi tutmadan serbest bıraktım. “Kızım..” dedi bana yaklaşarak. “Yaklaşma bana” diye bağırdım ve koşmaya başladım. En son duyduğum ses “Su, nolur sende beni bırakma” yakarışıydı. Daha fazla bir şey duymak istemiyordum. Yaşadığım yalanların bin kat daha fazlasını duymak istemiyordum. Kafayı dinleyeceğim bir yere gitmeliydim. Evet tepedeki gizli yerime gitme vaktim gelmişti sanırım..

Ateş ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin