Gerçekler

416 17 6
                                    

12. Bölüm

Selam gençler yeni bölümle karşınızdayım. 1,1K şerefine güzel bir bölüm yazmaya çalıştım, pek içime sinmedi ama yapabileceğim bir şey yok :/ Bol bol vote verin ve yorum yapın. Hepiniz çooookça seviliyorsunuz <3  Hayrılı Bayramlar bu aradaaa <3

Aylin’den

“Alo Kainat teyze?” Cevap gelmedi fakat arkadan konuşma sesleri geliyordu.

“Alo?Aloo?” diyerek tekrar ettim fakat nafile yanlışlıkla aradığını düşünecektim ki bağırmaya başladı.

“Hayııır!”

Öyle bir bağırmıştım ki sokaktaki insanlar donup kalmıştı ve bana bakmışlardı. Telefon hala kulağımda elim ayağım titriyordu…

Çok şeyler duymuştum, çok acılar çekmiştim ama hiç biri bu cümle kadar koymamıştı…

“Esila senin onun babası olduğunu bile bilmiyor Cem ve üvey kardeşine de farketmeden aşık oldu. Bana burada suçlu arama duydun mu?”

Tekrardan “Hayır!” diye bağırdım. Telefonu kulağımdan indiremiyordum.

“Kâinat o ses telefondan mı geldi?”

“Banada öyle geldi bekle bakayım” konuşmaya devam ediyolardı.

“Hiiih Cem telefonun acil araması Esilayı aramış. Alo Esila orda mısın?” sonunda farketmişti ama ben cevap veremiyordum. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı ve ağlamaya başladım.

“Esila. Esila cevap ver. Aman tanrım” deyip ağlamaya başladı.

“Sana inanmıyorum Kainat Teyze bu-bunu Esila’ya nasıl yaparsın?” ağzımdan çıkan kelimede ağlamam kat be kat daha çok artıyordu.

“A-ay-aylin sen misin?”

“Evet benim. Çok korktun de mi o pis yalanın ortaya çıkacak diye.” Diye son sesimle bağırdım.

“Sakın söyleme ona bak nolursun konuşalım Nolur” hem ağlıyor hem yalvarıyordu. Neden böyle bir yalan söyleme isteğini duyduğunu bilmediğim için şimdilik susmalıydım.

“Paramparça olmuş bir insanı bin parçaya ayırdınız. Ama şunu bilinki ben bugün bin parça olduysam Esila bunu duyunca yüz milyon parça olacak.” Telefonu suratına kapatım titreyen ellerimle arama kaydını ve geçmişi silerek telefonu arka koltuğa attım.

Tekrardan hıçkırarak ağlamaya başladığımda Esila’nın elinde bir tane gülle Ateşe o muhteşem gülümsemesiyle bakarak çiçekçiden çıktığını ve Ateş’in de aynı şekilde ona baktığını gördüm. Ateşin geldiğini bile farketmemiştim. Ateş Esila’nın omzuna kolunu omzuna atark kendine doğru çakti ve sarışlarak yürümeye başladılar. Bu mükemmel iki varlık, birbirlerini kısa sürede delice seven ve hayatlarındaki boşluğu dolduran bu çift aslında kardeş miydi? Hayatın adaletsizliğine bir kere daha küfür edip hıçkırarak ağladım. O anda Esila kafasını bana çevirdi ve olduğu yerde kaldı. Yüzündeki gülümseme silindi ve gözlerini gözlerime dikti. Aynı anda Ateş ve Demir’de bana doğru döndü.

 Esila Ateşin kolunun altından çıkarak hızlı adımlarla bana doğru yürüdü ve kapıyı açtı.

“Kuzum iyi misin dedi endişeyle” anlamamalıydı. Renk vermemeliydim.

“E-esila ben ya-yalnız kalmak istiyorum” diye hıçkırarak ağalama devam ettim. Onunda gözleri dolmuştu. Hafifçe iteledim ve kapıdan çıkarak koşmaya başladım.

Demirin bana seslendiğini duydum ama aldırmadan koşmaya devam ettim. Birisi bir an kolumdan tuttu ve koştuğum için hızımı almayıp sert bir cisme çarptım. Kafamı kaldırdığımda bana endişeyle bakan iki çift kahverengi gözle karşılaştım.

Ateş ve SuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin