Selam arkadaşlar tatildeyim bu bölümü yazmak için çok büyük bir çaba sarf ettim ve sonunda yazdım. Multimedia ya Demiri koymak isterdim fakat burada internet bile bulmak zorken onu yapamazdım. Ayrıca cuma gününe kadar internet paketim yok ve cumaya kadar anca girerim. Şu an 505 okuyucu olarak gözüküyor fakat hikayeye ilgi çok az. Yorumlar ve Voteler benim için çok önemli biraz arttırırsanız çok çok sevinicem. Ayrıca emeğe biraz saygı lütfen ben bu bölümü aile büyüklerinden kaçarak tuvalete saklanıp bile yazdım biraz da beni düşünün. neyse fazla konuştum öpüyorum hepinizi :* ♥
____________________________________
Aylin'le birbirimize dönüp şaşkınlıkla bakarken aynı anda "Yok artık" diye bağırdık. Çevrede ki bir kaç masa bize dönüp baksa bile aldırmadık ve tekrardan adı Adem olan Ateşin amcasına baktık. Aylin de ela gözlerini pörtletmiş bakarken sanki daha fazla gözlerini pörtketebilecekmiş gibi açmaya çalışıyor ve bir yandan da adamın kaslı fiziğini inceliyordu.Kolunu dürtmeseydim salyalar akıtarak izlemeye devam edicekti ama hiç sırası değildi.. "Ne oldu kızlar? Yoksa daha önce böyle bir karizma görmediniz mi?" dedi Adem alaycı bir tavırla Aylinin gözlerinin içine bakarak. Bu lafın üstüne Ateş o en tatlı gülüşlerinden birini sergiledikten sonra bana soru sorar gibi baktı. Cidden kızın rüyası çıkmıştı abi ya.
Aylinin cevap verecek durumu olmadığını görünce hemen olaya el attım "Şey ya biz sanırım seni böyle beklemiyorduk. Ateş bize amcam gelecek dediğinde 40-50 yaşlarında göbekli, kır saçlı ve gözlüklü bir adam bekliyorduk. Yaşıtımız olarak değil" dedim bir çırpıda. Bu lafımın üstüne Ateş ve Adem kahkahalara boğulduktan sonra Ateş tanıştırma faslına geçti. "Her neyse bu Esila, onunla kötü de olsa bir tesadüf sonucu karşılaştık ve daha büyük bir tesadüfle babamla Esilanın annesinin Trabzondan üniversiteden arkadaş olduklarını öğrendik" Adem elini uzatarak "Memnun oldum küçük hanım" dedi. Uzattığı elini sıktım. "Ve buda sanırım Aylin ben de yeni tanışacağım" dedi. "Ah evet şey ben Aylin okuldan ki tek samimi arkadaşı diyebilirim" Adem elini uzatarak "Memnun oldum küçük hanım" dedi tam da gözlerinin içine bakarak. Aylini dürtmesem oturduğumuzu anlamayacaktı. Kulağına eğilerek "Renk verme salak belli ediyorsun" dedim fısıldayarak. Kafasını tamam anlamında salladı. Aylin kimseye karşı bir şeyler hissetmezdi. O yönde duygularını geçen sene çöpe attı. Çünkü çocukluk aşkı, senerdir vazgeçmediği ilk aşkı, Tolga geçen sene aptal okulun aptal veda partisi dönüşünde trafik kazası geçirerek öldü. Tüm okul aylarca üstünden atamadı kasvetli havayı, aylarca yas tuttuk ve o kazanın etkisinde kaldık. Aylin ise okula bile gelmiyordu. Annesi bu durumdan haberdar olduğu için ona iki hafta rapor almıştı toparlanması için ve kendine gelmesi tam sekiz ayına mâl olmuştu. Şu son 3,5 ayda unutturdum ona diyebilirdim. Hiç işim olmayan magazin ve gençlik dergilerini kitapçılardan sömürüp, yanımada cips kola vs. şeyler alarak ona gidip yakışıklı modellere bakmıştık. Ve şu an aklıma geldi de Tolga'nın ölüm yıl dönümü 15 gün sonraydı. Ve ayrıca Aylin'in şu an bu kadar büyük bir tepki vermesinin sebebi Ademin Tolgaya çok benzemesiydi.. Şu an Aylin'in içinde bin bir türlü fırtınalar koptuğuna yemin edebilirim
"Abimin hangi arkadaşının kızısın?" diye sordu Adem. "Üniversiteden arkadaşı işte tanıyacağını sanmam. Onlar üniversitedeyken sen baya küçük olmuş olmalısın." dedim dalga geçerek. "22 yaşındayım şu an. Onlar üniversitedeyken 3-5 yaşlarındaydım. Aslında haklısın ama bir kaçını tanırım yine de" dedi. Annemi tanıyor olabilme olasılığı olduğunu sanmam sonuçta mahalleden değil üniversiteden arkadaşıydı yani dimi? "Annemin adı Kâinat tanıyor musun?" dediğimde, ben Aylinin geçmişini düşünürken sipariş ettikleri limonatadan aldığı yudumu püskürttü. "Amca ne oldu iyi misin?" dedi sırtına vurarak. "İyi misiniz?" dedi Aylin ve aceleyle peçete verdi ve Adem sesini duzelterek "iyiyim ve teşekkür ederim" dedi. Neden böyle bir tepki vermişti ki? Yoksa annemi tanıyor muydu? Tanıyorsa kötü anıları mı vardı."Annemi tanıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Su
Teen FictionSoğuk rüzgâr yanaklarımda adeta bıçak etkisi yaratıyordu ve o etkiyi iki saniye sonra kalbimde hissedeceğimi bilmiyordum. “O senin kardeşin, üvey kardeşin.” Sanki içimde dokuz katlı bir bina yıkılmıştı ve ben yıkılan binanın enkazında yok olmuştum...