Sırt çantama bir kaç parça kıyafet koyarken ablamın sesini kulak ardı etmeye çalışıyordum. Bir insan yarım saat boyunca hiç mi susmazdı ya? Anlamıyordum, nereden buluyordu konuşacak bu kadar şeyi?
"Nehir, sus artık, sus!" diye sinirle arkamı döndüm. Zaten stresli, endişeli ve kendime öfkeliydim, çekemezdim daha fazla konuşmayı.
Ablam oflayıp sustuğunda rahat bir nefes aldım ve çantama gerekli üç beş küçük eşyayı koymaya devam ettim. Ablamlarda eskiden sık sık kaldığımdan az biraz kıyafetim vardı.
"Annemlere ne diyeceğiz peki?" diye sordu ablam ben çantamı kapatıp, yanına oturduğumda. Omuz silktim esneyerek.
"Sen anneme gerçeği anlat. O zaten babama anlatır. Sonra beni arar, azarlar zaten Arda'ya yaptıklarım yüzünden." herhalde kendi ağzımla söylesem annem terliğiyle evire çevire döverdi beni şuracıkta.
"Babam ne tepki verir acaba," diye sordu kendi kendine. "Bir erkeğin peşinden gittiğini öğrenince?"
"E bir kızın peşinden gidecek değilim ya." diye homurdandım. O sırada aklıma babamın Arda'yı almaya gittiğimizde ikimize attığı imalı bakışlar geldi. "Hem bence hiçbir şey yapmaz. Arda'yla bana attığı o bakışlardan sonra."
"Ne bakışı be?"
"Ya Arda geldiğinde onu otogardan almaya babamla gitmiştik de. Arabada babam ikimize sinsi sinsi bakışlar atıyordu."
"Furkan, bak şimdi sen bizimlesin. Biz seni her türlü seviyoruz, severiz." dedi ve başını omzuma koydu. "Arda'yı düşünsene. Şu an kendi evinde bile değildir muhtemelen. Ailesi reddetmiştir..."
"Ben aile olurum ki ona." yaşadıklarını tahmin ettikçe, düşündükçe sinirden gözlerim yaşarıyordu. Onu bu hale ben getirmiştim. Gör kim bilir nerede, ne yapıyordu şu an?
"Asla annesi gibi sevemezsin onu, babası gibi tatlı azarlayamazsın ama dene, olur mu? Sev onu, çok sev." ardından ayhlayıp ayağa kalktı. "De hadi git artık."
"E evde değilse nereye gideceğim ben?"
"Onun gibi yap, onu çağır. Eminim ki gelecektir." bundan hiç umudum olmasa da yapacak başka bir şey yoktu.
__
Çantamı sırtıma alıp havalimanından dışarı çıktım. Aşırı uykum vardı, evde Nehir uyumama izin vermemiş, kovmuştu ve üstüne bir de yol yorgunluğu binince buracıkta uyuyabilecek durumdaydım.
Umutsuzca telefonumu cebimden çıkarıp Arda'yı aradım. Açacağını bile sanmıyordum.
Telefon beşinci kez çaldığı sırada telefon açıldı. Heyecanla nefesimi tuttum. Uyku falan kalmamıştı an itibari ile.
"Arda?"
"Efendim?" sesi bitkindi, eski güçlü ses tonu neredeydi?
"Şey ben yanına geldim." dedim ürkerek. "Beni havalimanından alır mısın?" bir süre sessizlik oldu stresten ne diyeceğimi bilemiyordum.
"Ne sikime geldin sen buraya?" diye homurdanan sinirli sesinin ardından konuşmama izin vermeden devam etti. "Bekle geliyorum şerefsiz."
__