22

446 44 48
                                    


"Madem söylemeyeceksin ben kendim arayıp bulurum."

Yüzünü karanlıktan göremesemde kaşlarını çattığını biliyordum.

Arkamı dönüp bir adım attığımda kendimi yerde bulmuştum. Bana çelme takmıştı ve sırtımın üstüne basarak mutfağa doğru yürüdü.
Yerde öyle dururken yanaklarımda ıslaklık hissediyordum.

Hızla ayağa kalkıp mutfağa doğru hızlı adımlar attım.
Hem ağlayıp hem bağırıyordum.

"Bana bak... Şu hareketlerini kes! Duydun mu beni !?"

Bana alay edermişçesine gülünce sinirden delirmek üzere olduğumu anlayıp onun boğazına yapıştım...

"Bana düzgün davran ! Seni öldürürüm..."

Sıkabildiğim kadar sıkarken ellerimi çekmeye çalışıyordu, ama nafile...

Momo sesleri duymuş olacak ki hızla mutfağa girdi. Momo hemen benim ellerimi tutup bağırmaya başlayınca onu bıraktım.

Yüzü kıpkırmızıydı ve korkmuşa benziyordu... Gözlerime bakmıyordu.

Hızla evden çıkıp Nayeon'un yanına gitmek için yola koyuldum...

...

Kapıyı çalmıştım ama açan olmamıştı.
Muhtemelen gecenin bir yarısı olduğu için. Tekrar zile basıp bekledim.

"K-Kimsiniz ?"

"B-Benim Nayeon-ah..."

Sesim ağlamaklı çıkınca boğazımı temizledim.
Kapı açılmıştı. Nayeon suratıma korku ile bakarken konuştu.

"Burada ne işin var ? N-Neden ağlıyorsun ? Ne oldu !? "

Konuşurken ellerimi tutup beni içeri soktu ve oturttu.

"Jungyeon, k-korkuyorum... Bir yerine bir şey mi oldu ?"

Sadece ona sarıldım. O sustu, ben de konuşmadım. Yine ağladığımı hissedince ayrılıp yanağımı elimin tersi ile sildim.
Konuşmaya başladım.

"B-Ben... Sinirlendiğim i-için oldu. Yoksa o-ona bir şey yapmak istemedim..."

"Kime ne yaptın Jungyeon ? "

"Mina..."

Telefonum çalınca konuşmamı durdurdum ve kimin aradığına baktım. Arayan Sanaydı.

"J-Jungyeon !? S-Sen neredesin ?"

"Ben... E-evdeyim. "

Telefonu kapatıp tekrar Nayeon'a baktım.

"Jungyeon, devam et."

"Boğazını sıktım. O an ölmesini istedim çünkü."

Ellerimi tuttu ve beni dizine yatırdı.

"Uyu..."

Gözlerimi kapattım ve kendimi boşluğa bıraktım.

...

Uyanır uyanmaz yanımda onun kokusunu duymak çok güzel bir şeydi.
Yüzü kusursuzdu. Dudağına öpücük kondurup tekrar boynuna gömüldüm.

Kollarını sırtıma atıp beni daha çok çekince yüzümü yüzünün önüne getirdim. Gülümsüyordu, ben de gülümsedim.

"Böyle uyanmayı özlemişim."
"Artık hep böyle uyanacağız..."

PastHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin