[blow your mind'dua lipa]
❝mızmız jeon❞__
THREE WEEK LATERS
"Ne yapıyorsun bakalım?" Jungkook yatağımın üzerinde oturmuş çizgi romanını okurken sordum. Konuşması için sık sık saçma sayılacak sorular buluyordum. "Ev ödevin yok mu senin?"
Çizgi romandan kafasını kaldırmadan, "Neyim ben?"dedi ukalalık akan sözüyle. Kekelemeye meyilli dili artık pekte olmasa durulmuştu. "Birinci sı-sınıf mı?"
Konuşkan haline tebessüm edip, "Hayır, birincini sınıf değilsin."dedim. Eskisine karşın daha çok muhabbet ediyordu. Unutmadan her zaman yatmadan önce süreli yediği parça çikolatalı kurabiyeyle yarım yağlı sütü yatağın yanındaki ahşap komodine bıraktım.
Tam anlamıyla birbirimize alışmıştık. Çıkış saatlerimiz denk geldiği için Jungkook'u okuldan almaya başlamıştım, Bayan Jeon ve annem geç saatlere çalıştığından evde beraber vakit geçiriyordu hatta hafta sonları sosyalleşmek sebebiyle insan içine açılıyorduk.
Alnını öpmek adına önüne düşen kahkülleri elimle kenara çekip dudaklarımı bastıracaktım ki sinirle, "Sen an-annem değilsin Taehyung, bana ebeveynimmişsin gibi davranma. Aramızda iki yaş var, biraz büyüksün fakat buna hakkın yok."dedi çatık kaşlarla.
Neden böyle davrandığını sorma girişminde bulunan ağızım açıldı lakin hemen geri kapattım. Belki okulda kötü bir gün geçirmişti ya da herhangi nedenden ötürü sinirliydi.
"En azından kurabiyeni ye ve sütünü iç,"diye mırıldandım düz sesimle ona bakıp. Farkına varmadan kırılıyordum. "Onları yemeden uyuyamazsın ki sen."
"Küçük çocuklar uyumadan ö-önce süt içip kurabiye ye-yer," Tersledi hemen. Çizgi romanın binbir renk barındıran sayfasını çevirmesiyle sessizlik hakimiyetindeki olan oda kağıt hışırtısıyla doldu. "Bu y-yüzden onlara i-ihtiyacım yok. Anladın mı?"
"Sen bilirsin Jungkook." Bıkkınlıkla nefes verdim. Kalbimden vücüduma pompalanan kan beynimin içine saldırıyordu resmen. Ortadan neden yokken asi davranışları da neyi nesiydi böyle? Bu zaman kadar herşeyi anlayışla karşılamıştım, uyguladığı kötü muameleyi hak edecek birisi değildim.
"Ü-üstelik beni al-almaya gelirken okulun bahçesine kadar gelme," Gerçekten kırıcı olmaya başlıyordu. "Gözlerim görebiliyor, a-rabayı tanıyabilirim."
Boğazıma oturan büyük yumrunun zorluğuyla, "Peki, bundan sonra okulun bahçesine kadar gelmem."derken titrek nefesimi dudaklarımın arasından verip saçımı karıştırdım.
"Anlaştık?" Başımı salladım. Sessizlik korkunç derecede rahatsız ediyordu ve ikimizden birinin -kırıcı olmamak şartıyla- birşey demesi gerekiyordu. Kendimi çaresizce Jungkook'un limon tatlı meyveli kokusununu özlerken buldum. İçtenlikle benden bu davranışları için özür dilemesini umdum.
Aşırı yüklenmeden kafam patlayabilirdi!
Yanına oturacaktım fakat sinirli haliyle gözlerim kesişince vazgeçip dolaptan ince bir tişört aldım. Siyah dar kotumu banyoda çıkarıp zaten pijama takımımı üzerime giydikten hemen sonra yorganın içine girdim. Birden bire neden böyle davrandığı meçhuldü. Onu gerçekten seviyordum, o da beni. Alnını öpmem Jungkook için her gün stres alıcı ritüeli haline gelmiş birisi olarak, kendini geri çekmesi hiçbir şeyle bağdaşmıyordu. Düşünmekten deli olacaktım!
"TaeTae," Saçımda bir ağırlık olduğunu hissedince Jungkook kemikli parmaklı elinin olduğunu kavradım. Anında sarf ettiği kırıcı cümleler saçımda gezinen şevkâtli elle uyuşmayınca vücudum kas katı kesildim, ki Jungkook'un eli bir anlığına duraksadı. "Artık b-benden sı-sıkılmaya mı başladın? Sa-sana kötü da-davrandığım için akşamları hep böyle uyuyacak mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aspergers' taekook
Fanfiction❝Jeon Jungkook, doğuştan lanet diye nitelendirdiği aspergers hastalığından muzdaripti. Taehyung ise üniversiteye yeni başlayan, insanlarla haşır neşir olmayı sevemeyen yan komşuydu. Nerden bilebilirdi ki Jeon Jungkook ile iyi anlaşacağını ve bunun s...