two

21K 1.5K 1.1K
                                    

[euphoria'jeon jungkook]
❝ilk tanışma❞

__

Ben bencildim. Bencil bir çocuk olmuştum. Toz tutmuş raflarda yer alması gereken eski çocukluk anılarım, berbaber yaşadığım hayatın daimi parçası oyuncağının parçalanması uğruna bencildim.

Geniş ailem dışında karakterim ve yapıma oturan olgunluğum oluşana kadar gülüp eğlendiğim hiç kimse yoktu. Her seferinde kendimi birinci dereceden suçlu buluyordum. Belki anne ve babamın dilediği çocuk olamama hüznü, içimde yanıp tutuşmaya yüz tutan o alev gittikçe bencil olmama yol açıyordu. Kan bağı yakınlığından memnun edemediğim kişilere inat iç dünyamı açtığım ve birbirimizden aşina hisler kattığımız o doğru kişiyi bulursam kesinlik onu hiç bırakmayacaktım. Keza bu düş bu ülkede pek de yabancı olmadığım yalnızlığımdan faydalanıp zihnimin sık uğradığı yerlerde nükteli gülüşümü tamamlayan saçma kıkırtılı nidamla son buluyordu.

Evin önündeki küçük çitlerin etrafı çiçeğe döşenmiş bahçeden içeriye girerken bıkkınlıkla nefes verdim. New Jersey'de daha yeni bitirdiğim kolej yetmiyormuş gibi Seul Ulusal Üniversite'si belası açılmıştı başıma.

Anahtarı salondaki masanın üzerine gelişigüzel yollarken annemin sayesinde evin içini sarmalayan sıcak yemek kokusu gülümsememi sağladı. Annemle yaşamanın tek iyi yanı buydu. Babamla ben küçükken ayrılmalarına rağmen üzerimdeki baskısı büzülüp kendi kabuğuma çekilmemi sağlamıştı.

Mesela konuşkan, sıcakkanlı, güleç yüzlü, somurtkan, her şeyin en kötü ihtimalini düşünmeyen birisi olmamı isterdi...her ne boksa işte.

Karakterim buydu benim. Özelliklerim kendini belli ettiği andan itibaren tam tersi biri olmamı ısrarla sürdürdü. Hâlâ çaba harcamasına rağmen değişeceğimi zannetmiyordum açıkçası. Halimden memnunum ben. Koreli olmama rağmen New Jersey'de unutmuştum kendimi.

"Gelmişsin," Elindeki üzeri kapalı geniş cam kaseye bakıp kaşlarımı çattım. Muhtemelen yine aile geleneği haline gelen şu pirinç kekinden yapmıştı. İğrenç. "Günün nasıl geçti? Herhangi bir değişiklik?" Kendine inanmayarak sorduğu bu sorunun cevabını ikimiz de ezbere biliyorduk.

"İyi sayılır," Az önce göğüsümde taşıdığım kitaplardan gözlerim çekip, saçını kapalı kahverengiye boyatan anneme baktım. "şu yıl sonu ödevini saymazsak."

"Üstesinden gelirsin sen Taehyung," Gözlerimi devirdim. New Jersey'den onun çalıştığı şirket yüzünden buraya gelmek zorunda kalmıştık. Üstüne üstlük Korece gibi zor bir dili öğrenme zorluğu da çabası. "İnanıyorum sana, sonuçta Kim ailesinin yapamayacağı bir şey yok."

Ağzımı bir anlığına ağır cümleler sarf etmek adına açtım ve tekrar geri kapattım. Kırıcı laflar içimde büyürken her şey için onu suçlamak doğru değildi. Altı üstü geleneklerine bağlı ailemizi New Jersey'de bırakıp dünyanın öbür ucundaki ülkeye taşınmıştık. Annemin İspanyol olan babam için New Jersey'de hayatını yok sayıp ben doğana kadar babamla yeni sayfa açmak için Barselona'da yaşamaya adapte olduysa bunu aşabilirdim, öyle değil mi?

"Kurt gibi açım." Üstümdekileri değiştirmeye gerek duymadan mutfağa doğru ayaklandım. Atıştırmalıklar damak tadıma uymadığından dolayı gün aşırı açtım. "Ne yaptın? Tatlı isitiyorum! Üstelik içinde tatlı fasulye olmayan herhangi bir şey olsa yeter." Bugün marketten bagel türü bir ekmek almıştım lakin içindeki tatlı fasulye mideme indiği an içim dışıma çıkacak kadar kusacak duruma gelmiştim.

aspergers' taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin