***
|Çarşamba Akşam Saatleri|
-
Parlayan yıldızlara inat öne çıkan bulutların saydam rengi, gecenin koyuluğunda dahi gözle görülebilir konumdaydı. İç çekerek gözlerimi yıldızlardan düşürdüm ve yanımda kapının açılmasını bekleyen Volkan'a çevirdim. Ne kadar engellemeye çalışsam da peşime takılıp gelmişti. Onun etrafımda olması kalbim için iyi değildi. Onu hala çok seviyordum ama sevgimin ötesinde gururum incinmişti. Sevgimin büyüklüğü bile yaşadığım gurur zedeleyici anları zihnimden silemiyordu. Ona olan sevgimin arkasına sığınarak gururumu hiçe saymaya kalktığımda, yenilen her zaman ben oluyordum. Şimdi ise, kaçmayı akıl edebilen zihnim, Volkan'ın kovalamalarına anlam veremiyordu.
Seçeneklerin reddedildiği bir zaman dilimindeydim. Kapı yavaşça açılarak aralandığında Ömer, gözlerini tam olarak bana doğrultmuştu. Bakışlar birkaç saniyelik aralıkta Volkan'ı bulduğunda güler yüzü yavaş yavaş solmuştu.
Hiçbir şey demeden elimdeki poşetlere uzandığını bakışlarını bana düşürdü. "Hoşgeldiniz." dedi kısık sesle.
Volkan'ın neden burada olduğunu sormak istediğini biliyordum ama bana karşı saygısızlık yapmamak için sustuğunu düşünüyordum.
İçeri geçtiğimizde Ömer'in kapıyı kapatıp yanımıza gelmesini bekledim. Ömer'i takip ederken hissettiğim korkunun sebebi neydi, bilmiyordum. Volkan'ın geleceğinden sadece Güray'ın haberi vardı. Diğerlerinin nasıl bir tepki vereceğinden şüpheliydim.
Salonu aşıp arka bahçeye çıkan cam kapıya ilerlediğimizde dışarıdan gelen gülüşme sesleri ile yutkundum. Benim yüzümden birazdan hepsinin suratı asılacak ve keyifleri kaçacaktı.
Bizi ilk gören Alper olmuştu. Bakışları, yanımda duran Volkan ile değişmeye başladığında, donuklaşan surat ifadesi Berk'in garibine gitmiş olacak ki, Berk'te Alper'in bakıtğı yere, bize doğru başını çevirdi.
"Ne işi var onun burada?" dedi Berk dişlerinin arasında.
"Ne kadar misafir perversin öyle." dedi Volkan göz devirip. Meraklı ve kızgın bakışları önemsemeyerek hamağın yanında yer alan koltuğa oturdu..
"Gelmek istedi, sizinle tanışmak istiyormuş. " dedim açıklama gereği duyarak. Sözlerimin odağı Güray, Ömer, Alper ve Can'dı.
"Tiksinen gözleri, söylediğini doğrulamıyor Temmuz." diye konuşan Alper'e döndüm.
Haklıydı. Ama şuan içinde bulunduğum durum isteyerek yaptığım bir şey değildi.
"Düşüncelerim hala değişmedi." dedi Volkan keskin bir dille. "Sadece Temmuz'un arkadaş çevresini görmek istedim."
"Daha sonra da görebilirdin." diye Alper'in tavrına katıldı Ömer. "İğneleyici bakışlarının altında geceyi mahvetmeni istemiyorum."
"İyi bakmam amına koyayım size." diye homurdanarak hepsine arkasını döndüğünde çocuksu tavrı karşısında duraksadım.
"Trip mi atıyorsun?" dedi Berk göz devirerek.
"Neden trip atacak mışım?" dedi gözlerini bahçenin karanlık bir köşesinden ayrımayarak.
Gerçekten söylediğini yapacak gibi duruyordu."Arkadaşlar, birbirimizi sevmiyor olabiliriz. Ama Volkan ne olursa olsun, şuan Temmuz'un misafiri olarak burada." diyerek ortamı yumuşatmaya çalışan Güray'a minnet dolu bakışlarımı çevirdim. "Bugün her şeyi unuttuğumuz ve güzelce eğleneceğimiz bir gece olsun."
Söylemesi kolaydı. Peki uygulaması mümkün müydü?
Herkes, Güray'ın söylediklerine uyarak kendine uygun bir işin ucundan tuttuğunda, ayaklandım ve mangal ile uğraşan Can'a doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Homo-Fobik bxb
Teen FictionEşcinsel konulu bir kitaptır. Homofobik iseniz lütfen kitabı okumayınız. "Seni görmek güzel maskeli çocuk."