Herkesin , bir hikayesi vardır. Kimse hikayesinden kaçamaz. Sadece sonunu belirlersiniz; iyimi , kötü mü...
Bu benim hikayem. Size , nasıl antacağımı bilmiyorum. O kadar olay gerçekleşti ki nerden başlayacağımı şaşırdım. En iyisi ben başından başlayayım.Başlıyorum...
Olayın gerçekleştiği gün, hava hiç olmadığı kadar muhteşemdi.Yatağımda , mışıl mışıl uyuyordum. Ama hiçbirimizin sevmediği gün olan ; pazartesiydi.
16 yaşındaydım ve liseye gidiyordum. Annemle babam beni ne kadar bir yatılı okula vermek istese de hep bunu reddetmiştim. Bir kere vermişlerdi fakat okuldan kaçmaya çalışırken bana nerdeyse araba çarpıyordu. O yüzden bir daha beni yatılı bir okula vermediler.
Ailem biraz varlıklıydı. Zengin bir semtte oturuyorduk. Sakın ha
demeyin,Zengin semtin okulu güzel olur diye! Tamam! Dış ve iç görünüşte güzeldi ama öğrenci bakımından tam bir rezaletti.
Herkes burnu on metre havada dolaşırdı. Bir de zengin züppe kabadayılar (!) yok muydu? Her izledikleri aksiyon veya mafya filmlerinden sonra onların hareketlerini yaparlardı.Neyse , biz devam edelim; Annemin sesiyle uyandım odam pek şahane değildi yazı masam duvarın yanına yerleştirilmişti, bir beyaz renkli gardrop yatağımın bir metre sağındaydı, kapısının üstünde bir boy aynası vardı. Pencerenin yanına direk yatağım yerleştirilmişti bazen uyuyamadım da yattığım yerden dışarıyı seyrederdim .
Annem,
" Hadi Zailes geç kalacağız. Eğer okula otobüsle gitmek istemiyorsan hazırlan."
( Biliyorum biraz garip bir isim. Ama annem rüyasında gördüğü için bu ismi koymuş)
Normalde Annem beni okula bırakır. Babam da pilot olduğu için genellikle evde ikimizden başka kimse olmazdı ama babam burada olunca, annemin bu tehditlerini hiç umursamıyordum. Çünkü o ne olursa olsun beni , kendisi okula bırakırdı.Ha bu arada annem bir uçak fabrikasında mühendis olarak çalışıyordu. Annemle babam bir Uçak Müzesi'nde tanışmıştı. İş gezisi falan. Aman ne romantik.
Dışarıya baktım , şimdi neden ilk cümlede öyle dediğimi anlarsınız;
Biz normalde İngiltere'de yaşıyoruz , İngiliz değilim. Hatırladığım kadarıyla doğudan gelmişiz ama ülkeyi bilmiyorum.
İngiltere'de hava genellikle kapalıdır. Size şehir ismi vermek istemiyorum.Her neyse hava bugün Miami'deymişçesine açıktı herhalde rüyada falandım. Hemen terliklerimi giyip aşağı indim evimiz çok büyük sayılmazdı ama küçük de değildi ortalama boyuttaydı. Zaten yılın çoğu zamanı iki kişi yaşıyorduk büyük eve ne gerek vardı ki.
Kardeşim falan da yoktu.Mutfakta annem yumurta ve pastırma hazırlamıştı. Sıradan konuşmalardan sonra oturup kahvaltımı yaptım. Kahvaltıdan sonra odama tekrar çıkıp üstümü başımı giydim. Bu kadar konuştum ama size muhteşem beni anlatmadım;
1.75 boylarındaydım, beyaz tenli, siyah saçlıydım, mavi gözlerim vardı, burnum hafif kemerliydi, biraz şişko suratlı diyebilirdiniz. Saçlarımı genellikle sol yukarı doğru tarardım. Ne de yakışıklı oğlanım , hayal edebiliyor musunuz?
Odamdan çıktım. Saçlarımı taramak ve dişlerimi fırçalamak için banyoya gittim. Tabii annem hala bas bas bağırarak kalacağımızı söylüyordu. Çok da umrumdaydı sanki okula gitmek!
Dişlerimi fırçaladım, saçlarımı tararken arkamdan bir mırıldanma sesi geldi.Arkama hızla döndüm. Bilin bakalım ne ile karşılaştım? Kartal kafalı, aslan vücutlu bir yaratıktı. Vücudunun yarısı kadar kanatları vardı. Her tarafında altın sarısı kuş tüyleri vardı.
Tahmin ediyorum ki şimdi aklınızda devasa bir yaratık canlandırdığınız ama böyle değildi. Boyu dizlerime bile gelmiyordu ve durmuş gözlerime bakıyordu. Mırr.Bir çığlık attım. Hemen koşup banyodan çıktım ve kapısını kitledim. Nefes nefeseydim, birkaç dakika ne yapacağımı düşündüm. Bu şeyle okuldan önce uğraşmanın mantıklı olacağını tahmin ettim. Eve hep 2 saat kadar erken geliyordum.
O zamana kadar bekleyebilirdi.(herhalde) yani onu salmaya çalışacaktım. Belki de hayal falan görüyordum eve gelince bu şeylerin hayal olduğunu anlayacaktım. Saç sprey ters mi tepti acaba diye düşünüyordum. İçeri bir daha bakmaya kendimi ikna edemedim.Annemi kızdırmaya pek niyetim yoktu yanına koştum,
" Anne, yukarıda banyoda bir yaratık var ve..." demeye çalıştım.Fakat annem hemen sözümü keserek.
" Çok film izliyorsun Zailes. Okula'da gideceksin. Beni aptal sanma! Yine okula ekmeye çalıştığını anlıyorum. Hayır senin saçma hikayelerini dinlemek istemiyorum. "
Annem çok katıdır , dediğim dedik. Israr edersem muhtemelen okuldan sonra bahçeye temizletir diye sustum. Çantamı alıp arabaya bindik ve okula doğru yani hayatımı değiştirecek olan yere doğru yola çıktım. Değiştirecek derken... neyse anlarsınız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTLERİN YÜKSELİŞİ : Kral'ın Savaşı
Fantasía#Element→5 Sizi muhteşem bir hikaye bekliyor. Düzenin değiştiği bir hikaye... Yüzyıllardır süren düzen bozuldu. Kartlar oynandı, ya kazanacaksın ya da kaybedeceksin. En önemlisi ise hangi tarafta yer alacağın.