Offf...Tarih dersi...
Hiç sevmem,zaten şu ana kadar hiç dersi uyanık bitirmedim. Hep uyuya uyuya dersin sonunu getirirdim. Notları hiç sormayın...Ama bu derste uyuyamıyordum. Sizin de bildiğiniz gibi banyoda gördüğüm şu yaratık beni çok korkutmuştu dahası şizofren veya deli olduğumu düşünüyordum. Hayatımda hiç yapmadığım bir şey yaptım; tarih öğretmenine soru sordum. Aynen yaratığı tarif ettim. Biliyorum, ben de kendime şaşıyordum. Size sevgili tarih öğretmenimizi tanıtayım.
Adamın kafasının üstü keldi, burnu İtalyan burnuna benziyordu , sanırım içmekten dolayı göbek oluşmuştu , hep sade çizgili gömlek ve keten pantolon giyerdi. Kaba sesiyle,"Sorun çok saçma da olsa, Zailes ilk defa soru sorduğun için tecrübesizliğine veriyorum,"dedi tarihçimiz."Sorunun cevabı Griffon. Şimdi sen de bana 1.Dünya Savaşı'na katılan devletleri say. "
Tahmin edeceğiniz gibi sayamadım. Öğle arasında kütüphaneye gidip, mitolojik kitaplara baktım. Griffon'a gelince,sadece özellikleri yazıyordu. Ne zayıf noktası,ne de neyi sevdikleri.
Kara kara düşünürken,kitapta etçil olduklarını yazan bir kısım gördüm. Aslında çok saçma. Yani kartal kafalı bir şeyin ot yemeye çalıştığını düşünsenize. Nasıl düşünememiştim. Aklıma muhteşem ötesi bir fikir geldi. Ama okulun bitmesini beklemekten başka çarem yoktu.
Size okulda hayatımın değişecek bir olayla karşılaştığımı söylemiştim yani yazmıştım. Aslında, tam olarak değiştiği sayılmaz ama ben değiştiğini varsayıyorum. Gerisine siz karar verin.
Son on ya da on beş dakka kalmıştı. Gözümü saatten ayırmıyordum. Birden cam hatta camlar büyük bir gürültüyle patladı. Havanın size o gün çok güzel olduğunu söylemiştim. Fakat içeri giren rüzgar o kadar kuvvetliydi ki size anlatamam. Herkesi sınıftan dışarı çıkarmaya başladılar, koridora çıkınca bir tek bizim sınıfın olduğunu gördüm.Tarih Öğretmenimiz gidip diğer sınıflara baktı ama onlar gayet sakince ders işliyorlardı. Bize tekrar sınıfa girmemizi söyledi. Herkes gird, ben kendimi en sona bıraktım. Zil çalar belki diye ama çalmadı. Ben sınıfa adımımı atar atmaz rüzgar tekrar geldi ve bu sefer çer çöple beraber. Herkes koşarcasına dışarı fırladı. Ne bok olduğunu hiç anlamamıştım.
Derken zil çaldı koşarak okuldan çıkmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü ne zaman dışarıya adım atsam resmen hortum kopuyordu. Ne yapacağım diye düşünüyordum. Herkes bana lanetliymişçesine bakıyorlardı ki bence haklıydılar.
Okulda tek kalana kadar bekledim. Kimse niye bekliyorsun diye sormadı. Hepsi mümkün olduğunca benden uzak duruyordu. Sonunda tek kalınca cesaretimi topladım. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. O mükemmel havaya baktım. Sonra var gücümle otobüs durağına doğru koşmaya başladım. Ama nedense hiç bir şey olmadı.
Neyse otobüse atladım. Eve gitmeden önce müthiş planımı devreye soktum. Markete gidip tavuk aldım. Planımı anlamışsınızdır. Mümkün olduğunca hızlı eve gitmeye çalıştım fakat ne kadar hızlı olursam olayım , annemin gelmesine sadece yarım saat kalmıştı.
Eve hemen girdim fakat çok kötü bir süprizle karşılaştım. Belki gerçekten de delirmiştim.
Eğer sizin de bir Griffon'ununuz olursa sakın bir yere kitlemeyin. Neden mi? İşte anlatıyorum.Evden içeri girince her taraf Griffon'un tüyleriyle kaplıydı. Salon ve mutfak darmadağın olmuştu. Galiba yerde duran kapı banyonundu. Ha bu arada size planımdan bahsetmedim. Hemen anlatayım;
Marketten tavuk almıştım. Belki onu dışarı çeker ve evden çıkartırdım diye düşünmüştüm. Hemen elimdeki poşetten tavuk paketini aldım, kokuyu almış olacak ki daha paketi açmadan önüme kondu ve sanki bir köpekmişçesine sabırla onu beslememi bekledi. Ne kadar da aptaldım. Griffon açtı...
Hemen paketi açıp tavukları verdim.Oh be! Sonunda biraz rahatlamıştım. Sağlam olan iki kişilik kanepelerden birine gidip bezgin bir şekilde oturdum. Griffon'sa , yanınıma doğru tırmandı ve kucağıma sokulup horlaya horlaya uyumaya başladı. Hayvanın , her ne kadar pençelerinden ve yırtıcı gagasından korksam da nedense bana nirvanaya ulaşmış gibi huzur veriyordu. Tam ben de , griffonun yaydığı pozitif enerji ile biraz uyuyabilirim dedim ki sol yanımızda ; uzun boylu , kıvırcık gri saçlı , tatlı bir siyahlıkta gözlere sahip ,yaklaşık on beş on altı yaşlarında , açık mavi uzun cübbeli , güzellik abidesi bir kız duruyordu ve şaşkınlıkla ağzını açmış benle(herhalde cazibeme kapılmıştı) griffonumu izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTLERİN YÜKSELİŞİ : Kral'ın Savaşı
Fantasía#Element→5 Sizi muhteşem bir hikaye bekliyor. Düzenin değiştiği bir hikaye... Yüzyıllardır süren düzen bozuldu. Kartlar oynandı, ya kazanacaksın ya da kaybedeceksin. En önemlisi ise hangi tarafta yer alacağın.