★XIX.BÖLÜM★

108 36 1
                                    

Merhaba arkadaşlar. Neden oylar bu kadar düştü? Çok mu kötü kitap? Okumadan önce şu yıldıza basabilir misiniz rica etsem:) Eğer kitap kötüye gidiyorsa da söylerseniz çok ama çok mutlu olurum. İyi okumalar;)

Hayatınızda herşeyin bittiğini hiç hisettiniz mi? Bütün yaşama sevinci, aile, dostlar, hayatı yaşama sebeplerin.... Biraz karamsar mı başladık? Evet, birazcık depresyonel başladık. Ama cidden yemin edebilirim ki , adam beni her nasıl büyülediyse o sırada bunları hissetmiştim. O sırada eğer yaşayacağımı düşünsem , ki düşünmedim , kalan ömrümün her salisesini arabesk müzik dinleyerek geçirirdim. Bay Richard'ın , bir tanrı veya kaos canlısı olduğunu anladığım zaman hayata karşı bakışım değişmişti , düşünün karşınızda süper gücünde süper gücüne sahip biri duruyor. Ne yaparsınız , sıkı dostmuş gibi takılır mısınız?

Ama aklıma birşey geldi , eğer bunlar bu kadar güçlüyse peki o zamanki elementaller nasıl bunları devirdiler ki? Eğer , Truva Savaşı taktiğiyle yenmişseler hiç gülesim yoktu. Şaka maka bir yana , Arşivci bana bundan hiç bahsetmemişti.
Neyse , herşeyin bir zamanı vardır. Bunu da artık ilerde göreceksiniz veya göreceğiz her neyse. Bay Richard , artık 'bay' hitabını kullanıp kullanmama ikilemi yaşıyordum , özgür heykeli gibi elini havaya kaldırdı. Cüppesinin kolları aşşağıya düştü. Çıplak kolu tüm azametiyle ortadaydı. Derisi , midesi kalkacak olanlar birkaç cümle atlasın , küçük altıgenler şeklinde öbek öbek döküldü. Ve ortaya kapkara ve kuruluğu belli olan iğrenç bir kol ortaya çıktı.

Ellerini hiç söylemem de , her ayrıntıyı vermek istiyorum. Sonra bu nerden çıktı gibilere girmeyelim. Tamam , hazır olun; parmakları uzun ve ipinceydi , yani kemikler açıkça ortadaydı. Tırnakları , uzunluğundan kıvrılmaya başlamıştı ve hepsi mide bulandırıcı bir biçimde sarıydı. Elinin siyahlığıyla damarlarının dışarıya yansıttığı mor renk birleşince duruma tuz biber olmuştu. Ben sadece şuan elini anlatıyorum , bir de bunun yüz kısmı var. Onu size hiç anlatmayacağım. Yoksa kitap +18'i geçecek. Ama kafanızda canlandırmanız için şunu söyliyeyim. Eli varya , ondan tırnakları atın yüz organlarını ekleyin bitti.

Elini bana uzattı ve zaten kaskatı kesilmiş vücudum sanki milyonlarca küçük cüce tarafından itiliyormuşçasına adama doğru uçtum. Doğruca o iğrenç eliyle boğazımı tuttu. Gözlerine bakmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Elementallerin , Kaos ve kendi pisliğini dahi temizleyemeyen tanrılarıdan daha masum olduğunu mu sanıyorsun,"dedi yine o tüyler ürpertici ve robotik sesiyle. "Çok yanılıyorsun Hava Elementali. Sizlerin nasıl onursuz canlılar olduğunu , Arşivci'niz denen o..... anlatamadı mı?"
Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Nefes almak bile o an derdim olmaktan çıkmıştı. Bu işin içinde bir bit yeniği olduğunu seziyordum.
"Hava olmadan hiçbirisi bir işe yaramıyor,"diye devam etti. "Lanet olsun ki, savaşı erken bitirmek için herkesin sana ihtiyacı olacak. "
Yere tükürdü ve üzerimi yakacak derecede rahatsız olacak şekilde gözlerini bana dikerek.
"Karar vericeksin Zailes,"dedi. "Ya Kaosla işbirliği ya da şuracıkta seni öbür tarafa VIP'la yollarım. "

Parmaklarını biraz gevşeterek , cevabımı beklediğini fark ettim. İşin şu tarafı var ki , elementallerin pek masum olduğuna inanmıyordum. Bana anlatılanlar bile yarım yamalak anlatıldığını görüyordum. Eğer , seçtiğim tarafa büyük bir güç vereceksem bu taraf en masum olanı olmalıydı. Ne yazık ki böyle bir taraf ta yoktu. Erken karar vermem gerekiyordu ama kan beynime sıçradığından pek düşünemiyordum.
"Hadisene be!"diye bağırarak beni sarstı. "Daha buradan Paragadras'a uğrayıp onları bir sarsmam gerek. "
Bunu söylemeyecekti işte. Kendimi müthiş bir öfke içinde buldum. Şu ana kadar bu işlerde, hiç benim kararıma saygı duyulmamıştı. Daha doğrusu , vereceğim kararları sürekli zorla bir şekilde istedikleri kararı vermemi istemişlerdi. İçimde birşeylerin kıpır kıpır oynadığını hissettim. Evet, artık bir karar vermiştim.
"Hangi taraftanım biliyor musun aşağılık herif,"dedim öfkeli bir sesle. Bu arada iki elimle adamın beni tutan kolunu tuttum. Bu arada gözlerimin etrafında sanki mavi bir çerçeve varmış gibi görüyordum. "Ben ne kaostan , ne tanrılardan , ne Paragadras'dan , ne de lanet olasıcası elementallerdenim. Ben kimdenim biliyor musun? Ben bendenim!"
Bunu tam dedikten sonra , vücudum sanki bunu bekliyordu, ellerimin üzerinden elektriğin o soğuk mavi ışıltısının hızla geçtiğini gördüm ve şakkk...

Kaos yaratığı ve ben ne olduğunu anlayamadan adamın kolu havaya uçtu. Neyse ki parmaklarını gevşetmişti yoksa benim boynumda gidecekti. Bay Richard'ın kolu ile vücudun birleştiği yerden bir anda mosmor iğrenç bir sıvı akmaya başladı. Adam çığlıkla kendini yere bıraktı ve kolunu tutarak o sıvıdan daha fazla akmasını engellemeye çalıştı.
"Bundan sonra , sadece kendim için varım. Eğer benimle olmak isteyenler varsa gelsinler fakat..."dedim adam doğru eğilerek. "Beni öldürmeye gelen olursa , ailesiyle vedalaşıp gelsin. Çünkü öbür tarafa VIP alacak. "

ELEMENTLERİN YÜKSELİŞİ : Kral'ın SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin