Geri döndük...Maceraya katkı vermek amacıyla oy vermeyi unutmayın:)
Herhalde, dünyanın en az tuhaf insanı Binbaşı'ydı. Olympus'lu falan olabilir, ama şu ana kadar tanıştığım en sıradan görünümlü ve en normal insandı. Bir canavarın yada Kaos yaratığının kolunu kopardığımdan beri kendimden bile şüphe ediyorum.
Bunlar beni epey bozdular. Normalde kan görmeye dayanamayan biri, kol koparıyor. İnsanyiyenler benim için yavru köpek sayılır be!Aman Yeşil mi, Yeşim mi neyse ben oraya geçeyim. Öncelikle şunu söyleyeyim, şu ana kadar gördüğüm en ama en fantastik yer burasıydı. Urea'nın yeri bile bu kadar güzel değildi. Fosfor sürülmüşçesine parlayan çam ağaçlarından bir sur düşünün. Bütün yapıların ağaç kavuğu şeklinde ve simetrik bir biçimde 50 katlı bir gökdelen büyüklüğünde bembeyaz bir ağacın etrafında dizildiği bir yer... Böyle bir yerin nasıl, insanyiyen gibi yaratıkları yetiştirdiğini aklım almıyordu doğrusu. Buraya geldiğimiz anda iki muhafız bizi karşılamıştı. Binbaşı'dan öğrendiğim bilgilere göre ne istediğimizi bizden de iyi biliyorlarmış. Nasıl bizden iyi bile bilirler ki, bunu da anlamadım.Neyse, her ne kadar güzel bir yer olsa da bir saattir Yeşim'lerin liderleri ile daha tanışamadık bile. Sinir bozucu bir biçimde, sanki Youtube'un geçilmeyen saçma salak reklamları gibiydi;Kısacası sabır işkencesi görüyorduk diyebiliriz.
"Sence bizimle dalgamı geçiyorlar, " dedim sırtını bir elma ağacına yaşlanmış ve gökyüzüne gözlerini dikmiş olan Binbaşı'na.
İlk başta hiçbir tepki vermedi, herhalde o da 'pause' tuşuna bastı dedim ki sessizliğini bozdu.
"Sabırlı ol, " dedi hiçbir şey olmamış gibi. "Yeşimler, toprakla aramızda en güçlü müttefiğimiz olacak. Tabi kabul ederlerse..."
Hah...Bir de kabul etmemeleri varmış. Eşek gibi burada bekleyelim ve kabul etmesinler ha? O zaman sıkıntı olurdu, cidden. Sonra ağaçlardan oluşgiriş kapısınınBöyle bir yarım saat de geçtikten sonra, sivri kulaklı, uzun ve keskin yüzlü, sırtına kadar inen saçları ile yarı insan yarı garip bir yaratık geldi. Bunlar kıyafetleri nasıl yapıyor bilmiyorum ama hepsi Robin Hood tarzındaydı. Şu ana kadar gördüğüm 3. Yeşim olmasına rağmen hepsi aynı fabrikadan çıkmıştı. Klonlardan oluşan bir toplum....
"Lider sizi bekliyor, " dedi doğrudan Binbaşı'nın suratına bakarak. "Beni takip edin."
Oh...Sonunda biraz hareket bebeğim! Burada taş olup ilerde bize tapmalarından korkmaya başlamıştım. Yavaşça arkadan adamı takip etmeye başladık.Çeşitli ağaç evlerin yanından geçtikten sonra, demin anlattığım büyük ağacın yanına geldik. Hala söylerken bir tuhaf oluyorum, çünkü sanki hiç gerçekleşmemiş gibi hissediyorum. Rüya gibi birşeydi. Tüm dünyadaki işlerinizi, hayatınızı kenara bırakıp ağacın beyaz gövdesine yaslanıp tüm hayatınızı burada geçirmek istiyordunuz.
"Hayat ağacı,"dedi bir ses beni tatlı düşüncelerimden uyandırarak. Sesin geldiği yöne bakınca; iki metre boyunda, yüzünde birkaç küçük savaş yarası olan, tabiki sivri kulaklı, aynı fabrika malı olan ve kafasında garip gurup tüylü bir başlık olan kişiyi gördüm. "M.Ö. 1700'de, Ölüler Şehri Kralı Plonex tarafından dört yüz bin insanın ruhuyla suladı."
Gülü seven, dikenine katlanır da bu biraz canice olmuş. Biraz da hafif kalır da, bunu uzatmak istemiyorum. Hem ruhla nasıl sulama yapılır ki? Manevi birşey değil mi, oldu oldu duygularını da kat. Bu işler aşçıların gizli malzemelerini vermemek için uydurduğu şeyler, biz de onları kırmamak için kabulleniyoruz. Görünüşe bakılırsa Kral Plonex'de bu yöntemi tercih etmiş."Neyse,"dedi aynı adam. "Buraya geliş sebebinize gelelim. Fazla uzatmaya gerek yok. Ama isteğinizi kısmi olarak red ediyoruz. "
"Kısmi olarak mı,"dedim şaşkınca.
"Evet,"diye devam etti. "Seni eğiteceğiz fakat sizin yanınızda savaşmayı göze alamayız. Bu bize çok büyük kayıplar verecektir."
Yine döndük dolaştık, lanet olası okula geldik. Off!
"Desteğiniz için teşekkür ederiz,"dedi Binbaşı mükemmel bir nezaketle."Zailes'ın (Bu sırada sırtıma vurarak beni öne çıkardı.) elinden geleni yapacağına emin olabirsiniz."
"Harika, o zaman gidip bugün dinlenin sabah erkenden eğitime başlıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTLERİN YÜKSELİŞİ : Kral'ın Savaşı
Fantasía#Element→5 Sizi muhteşem bir hikaye bekliyor. Düzenin değiştiği bir hikaye... Yüzyıllardır süren düzen bozuldu. Kartlar oynandı, ya kazanacaksın ya da kaybedeceksin. En önemlisi ise hangi tarafta yer alacağın.