Yine yine ve yine okul. Size bir şey söyliyeyim mi, biz bu okuldan hiç bir zaman kurtulamayacağız. Altı saat gibi kısa bir uykudan sonra , Antohny beni gelip kontrolsüzce sarsmış ve güzelim uykudan (her ne kadar da Arşivcinin anlattıkları beni rahatsız etse de) uyandırmıştı. Saat yedi de uzakta çatısı gözüken , dört beş kulübe boyutunda bir eve gidiyorduk.
"Peki dersler ne?"dedim Anthony'e uykulu bir şekilde.
Bana yandan bir bakış attı, sonra hafifçe gülümseyerek;
"Dersler , çırakların isteğine ve yeteneğine göre işleniyor. İlk Hava Elementali olduğundan dersleri dilediğine göre seçersin."Yuppii...İstediğim ders demek ki? Tamam o zaman hiç kasmaya gerek yok kararımı verdim zaten, Beden Eğitimi tabiki de. Şimdi bu okulu sevmeye başlamıştım. Tam kapının önünde durduk. Yukarıda da dediğim gibi bir kaç tane kulübenin birleşimden oluşmuş gözüküyordu. Üstünde ahşabın doğal renginden başka bir renk yoktu. Bu kadar öğrencinin yani çırağın ne deniyosa? Nasıl buraya sığdığına şaşırdım doğrusu. Tamam , küçük değildi ama bu kadar öğrenciyi alacak kadar kesinlikle büyük değildi.
"Burası,"dedi Anthony gayet keyifli bir biçimde. "Sana içerde iyi şanslar Zailes. Ha bu arada sakın kafeslere dokunma. "
"Ne sen gel...." diye başladığım cümleyi bitiremeden gülerek kapıyı hızla açtı ve beni içeri doğru sertçe itti.Daha önce de ,yine, söylediğim gibi Antohny gerçekten çok güçlüydü. İtilmenin etkisiyle , ne yazık ki yeni okuluma ilk girişim zemini öperek oldu. Daha arkamı dönemeden Anthony sert ve hızlı bir şekilde kapıyı kapattı. Ayağa kalktım , bu aralar düşme olayları hayat felsefem haline gelmişti. İlerde iş başvurusu yapınca biyografime sürekli düştüm yazarsam hemencecik biyografim biterdi. Odanın ortasında tek bir sıra ve oturak vardı. Onun dışında , şu Arşivcinin odasında ki gibi raflardan oluşun bir iki tane vardı fakat o kadar çok kitap yoktu. Rafların altında dekorasyon olarak mı koymuşlar yoksa eğitim de mi kullanıyorlar bilmiyorum ama saçma sapan ve oldukça tehlikeli şeyler vardı; dikenli kafesler, kim olduğu bilinmeyen büstler , çeşitli uzunlukta kılıçlar, baltalar , adını bile bilmediğim tuhaf tuhaf silahlar ve ucunda garip sembollerle şekiller olan kolyelerle bileklikler vardı.
Odada yazı tahtası falan yoktu. Tuhaf olan diğer şey ise öğretmen de ortalıkta gözükmüyordu. Kararsızca gidip sıraya oturdum. Oturunca ,tekrar dikenli kafeslerden birini görünce ne amaç için kullanıldığını merak ettim. Antohny son olarak ,"Sakın kafeslere dokunma, "demişti. Bu düşüncelere dalmışken omuzuma bir el dokundu ve korkuyla aniden yerimden fırladım. Hızla arkama dönünce yeni öğretmenim olan adamla karşılaştım. Sapsarı bir cüppe giymişti. Kafasının üst tarafı keldi fakat yanlardaki ve arka taraflardaki gri saçları omuzlarına kadar uzundu. Aslında bakarsanız , Ingiltere'deki Tarih öğretmenime yüzü çok benziyordu. Tek eksik şişman bir surata sahip olmayışıydı yani öyle söyliyeyim. "Çok mu korktun evlat, "dedi insana gayet babacan gelen bir sesle. "Bana Bay Richard diyebilirsin. Sen de..."
Ellerini bir parşomen açar gibi yaparak , ellerinin arasında kalan bölgede çeşitli kelimeler uçuşmaya başladı. "Zai...lesss , değilmi? Ne tuhaf bir isim , Romalılar'ın devrişmesi gibi. Neyse..."İtiraf ediyorum , tüm duygularım birbirine karıştı. Anlatılır mı bilmiyorum ama tek şunu söyliyeyim; zor bir eğitim süreci olacağına benziyordu.
"Otursana Zailes , oturakta yılan mı var? Merak etme o derse daha gelmedik. "dedi , sonra güle güle sıranın önünden bir kaç metre uzağa giderek. Havaya kapı tıklatır gibi yaptı ve pat diye nereden geldiği belli olmayan bir yazı tahtası geldi. Sonra tekrar bana baktı.
"Hangi elementti? Fırtına, büyü , deprem , ışık... Bu konuda bilgi alamıyorum da."
"Hava elementi,"dedim şaşkın bir şekilde.
Bay Richard birkaç saniye öylece bana ağzını açıp şaşkınca baktı.°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Arkadaşlar , bundan sonra en geç üç gün içerisinde bölüm atacağım. Okuduğunuz için teşekkür ederim:-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTLERİN YÜKSELİŞİ : Kral'ın Savaşı
Fantasía#Element→5 Sizi muhteşem bir hikaye bekliyor. Düzenin değiştiği bir hikaye... Yüzyıllardır süren düzen bozuldu. Kartlar oynandı, ya kazanacaksın ya da kaybedeceksin. En önemlisi ise hangi tarafta yer alacağın.