Benim için fazla büyük havluyu vücuduma sardı Chanyeol. Havlumu düşmemesi için tuttum. Chanyeol bileğimi tuttu ve beni odasına soktu. Yatağına oturdum.
"Ben sana çamaşır getireyim."
"Chanyeol. Bir şey söyleyebilir miyim?"
"Tabi Baekhyun." deyip kafa salladı.
"Gitme." dedim utanarak. İçtenlikle gülümsedi. Dolaptan bir iç çamaşırı, tişört ve pijama altı çıkardı.
"Sadece iç çamaşırını giy. Hemen geleceğim."
Odadan çıktığında havluyu yatağa bırakıp iç çamaşırını giydim. Chanyeol'ün odasında, yarı çıplak olmanın verdiği garip hisle etrafa bakındım. Tam kitaplıktaki kitaplara bakarken Chanyeol odaya girdi. Panik oldum, bir kitabı yere düşürdüm. "Ö-Özür dilerim. Yanlışlıkla oldu."
"Sorun değil sakin ol."
Kitabı yerden almak için eğildim. Tekrar kalkacakken Chanyeol'ün bağırışıyla korkup kafamı kitaplığa çarptım.
"Tanrım! Ne yapıyorsun!?"
Kafamı kaşıyarak ona döndüm. Kaşlarımı çattım. "Ne yapıyorum?"
"Üstünde sadece iç çamaşırı varken kalçalarını çıkaracak şekilde eğiliyorsun! Beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun sen?"
"Ne!? Hayır!"
"Neden öyle eğildin o zaman?!"
"Kitap yere düştü çünkü!"
"Her neyse geç şu yatağa uzan."
"N-Neden?"
"Uzan." Yüz ifadesi ve sesi ciddileşince korkup yatağa oturdum. Bana 'Uzan. Şuraya.' bakışları atıyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra uzandım. Utançtan ölmemek için ona değil tavana bakıyordum. Yatağın kenarına oturdu. Bir fermuar sesi gelince sıçradım. Ona baktığımda elinde küçük bir çanta tuttuğunu gördüm. Gülümsedi. Yeşil kapaklı kremi açıp elini batırdı. Beyaz kremi göğsüme sürmeye başlayınca ani soğuklukla irkildim. ''Sakin ol.'' Göğsümün her yerine kremi yaydı. Derin derin ve hızlı soluyordum. Gözlerimi tekrar tavana diktim. 'Evet sakin ol Baekhyun. Unutma iç çamaşırınlasın. Kötü şeyler düşünme. Yani Chanyeol'ü düşünme.' Ama Tanrı aşkına! Ellerini gittikçe aşağılara kaydırırken bu nasıl mümkün olabilir?! Elleri iç çamaşırımın lastiğine geldiğinde korkuyla gözlerimi kapadım. Birden evi inletecek şekilde kahkaha atmaya başladı. Önce tek gözümü açıp ona baktım. Ellerini dizlerine vurarak kahkaha atıyordu. Biraz daha gülse patlayacakmış gibi duruyordu.
''Ne?'' dedim huzursuzca.
''Yüz.... İfaden...'' Kahkahasına kaldığı yerden devam etti. Yutkundum. Eğer insanların kafası patlayabilseydi ben şu an kafasız biri olurdum. Çünkü yüzüme gereğinden çok çok daha fazla kan hücum ediyordu. Ben salak salak bunları düşünürken ve Chanyeol'ün gülüşünü dinlerken o çoktan krem sürmeyi bitirmişti.
O da yanıma uzandı ve benim gibi tavanı izlemeye başladı. Ortam ciddi bir atmosfere bürünmüştü.
Elini yüzüme uzattı ve gözümün etrafındaki morluğu okşadı. "Bir şey sorabilir miyim Baekhyun?"
"T-Tabi."
"Ç-Çok a-acıdı mı?" Ona baktığımda dudaklarının titrediğini gördüm. Gözlerimin içine bakıyordu. Dokunsan ağlayacak gibiydi. Ağlamaması için yalan söylemeye karar verdim.
"Aaağh. Hayır. O kadar da değil."
Hiç de inanmışa benzemiyordu. Dudaklarının titreyişi az da olsa hafiflemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sweet Platonic Love
Hayran KurguNOT: Yaoi bir hikayedir. Bu tür hikayelerden rahatsız oluyorsanız okumamanızı tavsiye ederim. Smut yazmayı düşünmüyorum ama Smut'ımsı sahneler var :3 Ayrıca bu hikaye için bana ilham veren Ilgın Erkan'a teşekkür ederim. Byun Baekhyun: Lise 2'ye gidi...