Tam arka arkaya durdukları sırada müziği kapattım. Dehşet içindeydim. Jongin, Chanyeol, Xiumin.... Chen ve Chanyeol dans etse bu kadar olur! Jongin müziği kapattığımda sızlanmaya başladı. Bir çocuk gibi ayağını yere vuruyordu.
"Yaaaaah! Açsana. Dans ediyorduk biz!"
"Pekala dansınıza ikiniz devam edin." Parmaklarımla Chanyeol ve Jongin'i işaret ettim. "Çünkü biz yukarı gidiyoruz. Yürü hyung."
"Düşündüm de aslında onlar da bizimle takılabilir. Bu gece için yani."
"Evet Baekhyun. Oyun bozanlık yapma." deyip göz kırptı Chanyeol. Kızaracağımı bildiğim için kafamı arkamdaki Chen'e çevirdim. 'Ne yapacağız?' bakışı attım. O da 'Ben nerden bileyim be!?' dercesine bakıyordu. Huzursuz olduğu her halinden belliydi.
Tekrar çocuklara döndüğümde üçünün de yemek dilenen kediler gibi baktığını gördüm. Aslında bu eski numaradan etkilenmezdim ama Chanyeol...
"Pekala."
Sevindiklerini gösteren bir takım sesler çıkarmaya başladılar. İç çektim. Chen kulağıma yaklaştı. "Hiç hoşlanmadım Baekhyun. Hiç hoşlanmadım."
"Bir de bana sor."
Jongin yere oturmamızı işaret edince daireyi tamamlayacak şekilde oturduk. Ben Jongin ve Xiumin'in, Chen Chanyeol ve Xiumin'in arasına oturmuştu.
"Ne yapacağız?"
"Doğruluk-cesaretlik?"
Gözlerimi devirdim. "Evet. Doğruluk çıkınca birbirimize 'kimi seviyorsun?' deriz. Cesaret çıkarsa da gidip camdan dışarı 'ben bir eşeğim' diye bağırırız. Daha ergence bir şey bulamadın mı Jongin?"
"Bir: Biz teknik olarak ergeniz. İki: Öyle değil. Daha cesurca şeyler yapacağız."
"Eksik olsun."
Chanyeol gözleri parlayarak "Karaoke yapalım! Sesimi ön plana çıkarmak istiyorum." dedi ve kendini beğenmiş bir şekilde kafasını kaldırdı.
"Süper bir fikir patates beyin. Gecenin köründe, herkes uyuyorken karaoke yapalım."
"Tch tch tch."
"'Ben Hiç' oyununu oynayalım.'' Dediği cesurca şey yüzünden hep birlikte Xiumin hyunga dönmüştük. Yani tamam en büyüğümüz olduğu için böyle tekliflerde bulunmasının normal olduğunu düşünebilirsiniz ama kesinlikle değildi. Bizi ve kendisini her türlü beladan uzak tutmaya çalışan ve girişken olmayan biriydi. 'Sarhoş olmaktan mı söz ediyor bu?'
''Bana uyar. Chanyeol içki getir!'' diye bağırdı Jongin kolunu omzuma atarken. Delici bakışlarımı Jongin'e çevirdim. 32 diş sırıtıyordu.
Chanyeol oturduğu yerden kalktı ve mutfağa gitti. Biraz sonra elinde bir içki şişesi ve bir tepsi dolusu küçük bardakla geri geldi. 'Yuh...' Elindekileri ortamıza koydu, eski yerine oturdu.
"Kuralları biliyorsunuz değil mi?"
Umutsuzca kafa salladım. Maalesef biliyordum ama benim itiraf edecek öyle bir sırrım yoktu ki!.. Xiumin gerindi, bardakları doldurdu.
(Belki siz bilmiyorsunuzdur diye anlatıyorum arkadaşlar :D İlk başlatan kişi 'ben hiç...' ile cümle kurar. Diğer oyuncular ilk kişinin dediği şeyi yapmışlarsa içki içerler, eğer kimse yapmamışsa söyleyen kişi içkiyi içer.)
"Kolay sorulardan başlayalım. Ben hiç biriyle çıkmadım?"
Jongin alayla 'hıh'ladı. Dalga geçmelerinden korkuyordum ama yine de bir bardağı korkakça fondip yaptım. 'Bu dürüst bir oyun sonuçta.' Bardağı geri koyup diğerlerine baktım. Xiumin ve Chen tabiki şaşırmamışlardı. Chanyeol ve Jongin'se ağızları kocaman olmuş bana bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sweet Platonic Love
FanfictionNOT: Yaoi bir hikayedir. Bu tür hikayelerden rahatsız oluyorsanız okumamanızı tavsiye ederim. Smut yazmayı düşünmüyorum ama Smut'ımsı sahneler var :3 Ayrıca bu hikaye için bana ilham veren Ilgın Erkan'a teşekkür ederim. Byun Baekhyun: Lise 2'ye gidi...