"Baekhyun-ah..."
''Efendim! Hı? Ne oldu!?''
Elini hızla ağzıma bastırdı. ''Sessiz olsana!'' diye fısıldadı. ''Annem kapıda.'' Chanyeol'ün dediğini yapıp nefesimi bile sessizce almaya çalıştım. Tabi bir yandan da 'Beni öküz gibi dürterek değil de insan gibi uyandırsaydın her şey daha kolay olabilirdi.' diye içimden söyleniyordum.
Dışarıdan gelen ayak sesleri kesilince elini ağzımdan çekti. Derin bir nefes aldım.
''Ucuz atlattık ha?''
''CHANYEOL! UYAN BAEKHYUN YOK!''
Hae Won ommamı duyunca korkuyla Chanyeol'e döndüm. ''Sanırım atlatamamışız.'' deyince işaret parmağını dudağıma bastırdı. ''Sakın sesini çıkarma.'' Bacaklarını ve kollarını etrafıma dolayıp beni duvar tarafına döndürdü. Üzerime çıktı desem daha doğru bir tabir olurdu. Beni ezdiğini söyleyecekken kapının açıldığını duydum.
''Hala uyuyor musun!? Baekhyun yok dedim!''
''Bu kadar merak etmeyin. Eminim markete falan gitmiştir.''
''Ama geceden beri yok! Senin yanında yattığını düşünüp sevinmiştim ama.. Yok!''
Daha kavga etmeye devam ediyorlardı ama ben düşüncelerimden, onları duymuyordum. 'Chanyeol elini dudaklarıma değdirdi... Benimle ilgilendi... Ve şu an aynı yataktayız! Şu an aynı yataktayız! Tanrım keşke başka bir şey daha dileseymişim!' Sevinç ve heyecandan kendimi tutamayıp güleceğimi anlayınca kendimi sıktım. Ama bu sarsılmama sebep olmuştu.
''Chanyeol! İnanmıyorum! Ne yapıyorsun sen o yatakta!? Ben de diyorum neden hala yataktan çıkmadı! Sen ne ara bu kadar azgın bir ergen oldun!? Şu durumda bile neyle ilgileniyorsun! Elini yıkayıp giyin ve Baekhyun'u aramaya başla!'' Kapı gürültüyle kapandı. Chanyeol yataktan kalktı, ona döndüm.
''İki dakika gülemeden duramıyor musun sen? Senin yüzünden azgın damgası yedim!''
Kafamı yastığa gömüp kahkaha attım. Özür dilemek için kafamı kaldırdığımda onun da güldüğünü görünce vaz geçtim.
"Şimdi annemlere ne diyeceğiz? Chen'in evinde kaldığımı söyleyebilirim."
"Gerek yok. Benim yanımda yattığını söyleyeceğiz."
"NE!?"
"Ne var?"
"A-Ama nasıl?"
"Böyle." Elimi tuttu ve odadan çıktı. İtiraz edemeden peşinden sürükleniyordum.
Aşağı katta herkes panik halindeydi. Bay Park "Araba anahtarları nerede!?" diye bağırarak etrafta dolanıyordu. Hae Won omma "Baekhyun'um kaybolmuş ve sen anahtar derdindesin! Kendinizden utanın bayım!" diye onu azarlıyordu. Annem mutfakta yumurta çırpıyor ve Hae Won ommaya kızıyordu. Hanneul merdivenlerin dibinde başının üzerinde dönüyor, garip bir şekilde miyavlıyordu.
Bizi görünce hepsi sustu. Hanneul alçılı bacağına rağmen koşarak yanıma geldi ve ayağıma yapıştı. Anlaşılan kimse onu beslememişti.
"Hyunnie! Ah ne kadar korktum bilemezsin! Nerelerdeydin? Odanda yoktun."
Chanyeol beni Hae Won ommanın kollarından kendininkilere çekti ve "Benim yanımdaydı." dedi. Hae Won omma bir anneme bir Bay Park'a bakıp sırıttı.
"Pekala siz masaya oturun biz de geliyoruz." Chanyeol elimi tutup beni masaya götürürken elinden kurtuldum.
"Hanneul'u beslemeliyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sweet Platonic Love
FanfictionNOT: Yaoi bir hikayedir. Bu tür hikayelerden rahatsız oluyorsanız okumamanızı tavsiye ederim. Smut yazmayı düşünmüyorum ama Smut'ımsı sahneler var :3 Ayrıca bu hikaye için bana ilham veren Ilgın Erkan'a teşekkür ederim. Byun Baekhyun: Lise 2'ye gidi...