'Kıçımın Chanyeol'ü. 'O kadar sarhoş değilmiş.' Sarhoş olsan bile ben senin gibi bir göt lalesiyle yatmak istemezdim.'
Ellerimi ağrıyan gözlerime bastırdım ve ovaladım. Her yerim ağrıyordu ve çok yorgundum. Ama uyuyamayacak kadar da sıkıntılıydım. 'Hayat bana yaramıyor. Öleyim en iyisi.'
Pencereyi açıp çatıya çıktım. Pencerenin hemen yanındaki kiremitlere dikkatle oturdum. Hava kapalıydı. 'Tam depresyona girilecek zaman. Ama ben girecek miyim? Hayır. Chanyeol götümü yiyebilir. Onun azgın bir hipopotam olması benim suçum değil. Gitsin o depresyona girsin.'
Kendi kendime sitem ederken gözüm aşağı takıldı. Biri bahçeden yola doğru yürüyordu. Chanyeol? Kafasına şapka taktığına göre gizlenmeye çalışıyordu. 'Peki ama bu saatte gizlice nereye gidiyor?' Hızla oturduğum yerden kalktım ve aşağı koştum. Çatıdan inerken bir ölüm tehlikesi atlatmadım da değil ama...
Dışarı çıktığımda Chanyeol ağacın arkasında kayboldu. Gözden kaçırmamak için peşinden koştum. Etrafı aradım ama sokak tamamen boştu. Ellerimi birleştirip içine nefesimi üfledim.
''Üşüdün mü?''
Arkamdan gelen sesin sahibine dönüp bakmak istemiyordum. Çünkü ben bu sesi ve bu sahneyi çok iyi hatırlıyordum. Yine de ondan korktuğumu göstermek, ona bu zevki yaşatmak istemiyordum. Bu yüzden başımı dikleştirip ona döndüm ama herhangi bir şey demedim.
''Merak etme. Seninle işim bittiğinde son derdin soğuk hava olacak.''
Bir kafa işaretiyle yarım saat baksam orada olduklarını görmeyeceğim iki çocuk çalıların arasından çıktı. Kollarımdan tutup havaya kaldırdırlar.
''Bırakın beni! Ne yaptığını zannediyorsun sen!?''
''Benim olan şeye göz dikmenin cezasını ödetiyorum.''
Tutuşlarından kurtulmak için kollarımı sağa sola çekiştirdim ama nafile. Dişlerimi sıktım. Lay sinir bozucu gülümsemesiyle karşıma geldi.
''Chanyeol'ümle aynı evde kalmana bir şey demedim. Ama illa o gece onu öpme aptallığını yapacaktın değil mi Baekhyun?''
Eline bir koz vermek istemiyordum ama bunu bilmesi beni son derece şaşırttığından gözlerim kocaman açıldı. 'İnkar et. İnkar et.' Hemen ifademi düzelttim.
''Kafanda sahte şeyler uydurmaktan vazgeç.'' dediğim an karnıma gelen tekmeyle öksürmeye başladım.
''Farz edelim bunu kafamdan uyduruyorum.''
Boynunu sağa sola yatırıp kütletti. Keskin bakışlarını uzun süre benimkilere sabitledi. Sonra fon müziği konsa süper bir film sahnesi olacak derece havalı tekmesini yüzüme geçirdi. Kafam sağa düşmüştü. Çenem kafamdan kopacakmış gibi hissetmiştim. Bir kaç gün düzgünce konuşamayacağımdan emindim. Büyük ihtimalle karnıma gelecek diğer darbeyi bekliyordum ama gelmemişti. Sıktığım gözlerimi açınca karşıdan bu tarafa koşan biri olduğunu fark ettim.
''Hey! Bırakın onu serseriler!''
Kolumdan tutanlar beni birden bırakınca yere düştüm. Lay uzaklaşırken 'Bu burada bitmedi.' gibisinden bir şey söylemişti ama o sıra karnımla ilgileniyordum. Düzgün nefes almaya çalışırken yanıma oturan kişiyi hissettim. Elini sırtıma koymuştu.
''İyi misin delikanlı?''
Kafamı hızla aşağı yukarı salladım.
''Sanırım... Sadece b-bir.. Panik atak geçiriyorum...''
Çektiğim nefes sanki ciğerlerimde ağırlaşıyordu. Kafamı kollarıma koydup nefes almaya çalıştım. Hiçbir işe yaramıyor, hatta daha kötü oluyordum.
''Evin nerede? Seni götürmemi ister misin?''
Elimi istemediğimi belli eden bir şekilde salladım. Garip sesler çıkarıyordum. Adam beni kaldırmaya çalışırken kendimi ondan uzaklaştırdım ve evin orada olduğunu düşündüğüm sokağa doğru koşmaya başladım. Görüşüm bulandığı için hiçbir şeyi tam olarak göremiyordum.
Geldiğim evin kapısının açık olmasından doğru ev olduğunu anlamıştım. 'En azından evin yolunu ezberlemişim.' Bir o tarafa bir bu tarafa savrularak içeri girdim.
''Ch-Ah... Yeol!''
Dünya dönüyor, etrafaki eşyalar birbirine karışıyordu. Nereye bastığımı bilmiyordum. Bir tümseğe takılıp düştüğümde merdivenlerde olduğumu anladım. Ellerimle yoklayarak tepeye kadar çıktım. Dizlerim artık tutmuyordu.
Bir gözüm karardığında elimi gözüme bastırdım. Kafam kanıyordu. Tabi çok daha önemli sorunlarım vardı. Durmadan ağzımdan gelen kan yada nefes almak gibi.
Son gücümle kendimi basamaklardan çıkardım çünkü burada bayılırsam aşağı yuvarlanırdım. Ciğerlerime kan dolmuştu. Kendimi bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Sweet Platonic Love
FanfictionNOT: Yaoi bir hikayedir. Bu tür hikayelerden rahatsız oluyorsanız okumamanızı tavsiye ederim. Smut yazmayı düşünmüyorum ama Smut'ımsı sahneler var :3 Ayrıca bu hikaye için bana ilham veren Ilgın Erkan'a teşekkür ederim. Byun Baekhyun: Lise 2'ye gidi...