19. Bölüm

635 35 7
                                    

İyi Okumalar...

Başımı olumlu yönde salladım
Ona doğru birkaç adım attım ufak ama oldukça yavaş adımlardı bunlar.
Benim yavaş yürümeme karşılık bu sefer kendisi bana büyük adımlarla yürümeye başladı. Yanıma yaklaşıp kolumu sanki bir daha bırakmayacakmış gibi tuttu ve peşinden sürüklemeye başladı.

Ve benim serüvenim tekrar ve yeni yeniden başladı.

--------

Esir tutulduğum eve gitmedim. Şu an nerdeyim biliyor musunuz?

Uçaktayım... elbette kai'nin kendine ait özel jetindeydim...

Gidiyormuşuz bu şehirden, çok çook uzaklara. Bu şehir bize iyi gelmemiş, ve gideceğimiz ülkede bana daha iyi bir eş olacağına dair söz bile verdi.
Sanırım Kai'den kaçarken kafama taş çarpmış olmalı, ya.. ya da kısa süreli bir şok yaşıyorum kesin onun halisulasyon'nu görüyorum.

Düşüncelerimi ayıran hostese kaydı gözlerim.
'Ne yemek istediğimi soruyordu?'
Ben daha ağzımı açmamışken Kai hemen öne atıldı.

"Mecimek yemeği ve biftek yanına ise süt getirin."

Eliyle bayana gitmesi için işaret verdiğinde,

"Ne yiyceğimi ben söyleyebilirim kai!."

"Biliyorum istediğini yiyebilirsin. Ama karnında benim bebeğimi taşıdığın için, yediklerine dikkat edeceğim."

Söyledikleri bir nebzi olsun beni güldürmüştü. Dikkatlı baba...

"Peki o zaman,"

Kendisine ise benimkiyle aynı ama süt yerine şarap tercih etmişti.

"Neden farklı bir yemek tercih etmedin?"

Yüzüme sanki yılın sorusunu sormuşum gibi şaşkın şaşkın baktı.
'Ne' der gibi kaşımı havaya kaldırdım.
Omzunu dikleştirip elindeki tableti masaya bıraktı.

"Ne yani, seninle aynı yemeği yemek istiyorum belki, olamaz mı?

Şaşırmış ve Afallamıştım. Daha iki gün önce ona geri dönmeme rağmen bir kez bile bana kızmadı ve gerçekten fazla iyimserdi. Ne yoksa Bir tek ben mi gördüm iyimserliğini.

"O..olur olur niye olmasın ki?"

Kaçamak bakışlarımı jetin camına kenetledim. Çoktan havalanmıştık. Nereye gideceğimizi bana söylememişti. Ve ben çok çook heyecanlıyım. Jet'e binmemekte biraz ısrar etmiştim.

Tamam, kabul korkuyorum, hemde çook. Güle oynaya bindirmişti beni. Ben bile o hallerini uzaktan görsem gülmekten kırılırdım. Ama yaşayan ben olduğum için bu düşüncem benim için oldukça zor.

O sırada yemeklerimiz de gelmişti.
Hen heyecenla yemeğimin masama konmasını beklerken kai'nin yemeği çoktan konmuş, ama o beni incelemekle meşguldü. Ben olsam yemeği yerdim insanları dikizlemezdim.

Yemeğimi yerken çok mutluyudum ama kai sürekli pifteklerimi bıçakla bölmekle uğraşıyordu. Hatta bir ara inadım bile tuttu, bende onun bifteklerini bıçakla böldüm. İkimizde tatmin olduktan sonra yemeğe başlamıştık.

"Yavaş ye boğulacaksın Soo?"

Yan gözle onu inceleyip,

"Çok acıkmışım ne yapayım?"

Yan ağız sırıtarak,

"Sana yeme demiyorum ki, yavaş ye diyorum soo."

Pes etmiş edâlarımı ona gönderip,

"İyi tamam yavaş yicem,"

Elime aldığım çatal ile sanki ağır çekimdeymişcesine yemeye başladım.
Kai bu sefer kendine hakim olamayarak gülmeye başladı. Öyle büyük kahkahalardı ki , çalışan herkesin dikkati bir an bize kaydı.

"Kai sessiz ol ne yapıyorsun?"

Gülmekten dolmuş gözleriyle,

"Sanırım  seni çok özlemişim KyungSoo! ! Bir daha beni terk etme olur mu?"

------

Herkese yeniden merhaba... 1 bin oylamayı kutlamak için bir bölüm attım.

İyi de yaptım...

Oy ve yorum! ! . .

YAZAR; KAİSOO_RA

Indispensable  |  KaiSoo Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin