~3~

5.3K 370 12
                                    

                                 Max'n'den
Royal gittiğinden beri 2 saat geçmişti ve annem hala uyanmamıştı. Acaba uyanabilecek miydi? Tam Royal'ı arayacakken tvdeki haber dikkatimi çekti.
"SON DAKİKA! Bu sabah saatlerinde yayılan virüsün yayılımı durduruldu. Ama doktorlara göre virüs yaklaşık 20 milyon kişiye salındı. Doktorlar artık virüsün sadece, vampir virüsü bulaşan insanın herhangi bir insanı ısırmasıyla gerçekleştiğini söylüyor. Ve doktorlar hala insan vücuduna girmiş olan virüsten kurtulmaya çalışıyor. Artık dışarı çıkabilirsiniz! Tabi vampirlere karşı kendinize güveniyorsanız!" Dedi spiker. Gerçekten virüsün yayılımı durmuş ve 20 milyon kişi vampir mi olmuştu? O zaman neden dışarısı normaldi, veya ben?
10 dakika geçmişti ki Royal geldi, elinde de kalın ve eski bir kitap vardı. Hafif neşeli ses tonuyla "Abi bak ne buldum." dedi ve üzerinde "Vampirler" yazan bir kitabı gösterdi.
Yanıma oturup bana okuduğu her şeyi anlattı ve annemin durumunu sordu. Hiçbir değişiklik yoktu ve mecburan gece burada kalacaktık.
"Royal, az önce haberlerde virüsün yayılımının durduğu söylendi ama havayı soluyanların hemen vampir olduğunu düşünüyorum. Doktorlar da yaklaşık 20 milyon kişinin vampir olduğunu düşünüyorlarmış. Sence biz de olur muyuz?" diye sordum. Eve t biraz çocukçaydı ama merak ediyordum. "Ne olur muyuz?" dedi. "Şey.. vampir işte." Bir süre düşünür gibi yaptı sonra da heyecanla "Evet!" dedi. Sonra tekrar elindeki kitabı gösterip "Ama avcılar? Onlar peşimizde olmaz mı?" dedi. İyi soruydu! Biz nasıl hayatta kalacaktık avcılar arasında? Royal'in yüzüne o kadar dalmıştım ki annemin kaldığı odadan gelen düz düt sesini bile duyamadım. Doktorların koşmasını gördüğümde her şey dank etti. Annemin kalbi durmuştu.. Koşarak cama yapıştım ve vurmaya başladım. O ölemezdi, o bizi bırakamazdı. O daha birkaç gün önce babamın yaptığı gibi, bizi bırakmayacağını söylemişti. Yanımızda kalacaktı. Vurmayı kesince Royal'ın hıçkırık seslerini duydum. Çok yüksek sesle ağlıyordu.
O arada annemin yatağını koşa koşa ameliyata aldılar. Bize yine beklemek düştü...
3 Saat Sonra
Tam 3 kez aynı hemşire dışarı kan almaya gitmişti, saydım. En sonunda doktor üzgün bir suratla dışarı çıktı. Kesinlikle bir şeyler ters gitmişti.
"Üzgünüm, hastayı kaybettik." dedi. "Ölüm saati 19.37. Başınız sağ olsun." dedi. Yanımda Royal'ın yerden kalkıp doktorun yakasına yapıştığını gördüm. Ama bu sinir yüzünden değil üzüntüdendi. "Annem 5 ay boyunca o kanserle savaştı. En az 10 kere kriz geçirdi ve sağsalim kurtuldu. Hepsini bizim için yaptı. Şimdi nasıl olur da bizi bırakır? Ha? Kurtulması gerekiyordu! Babam gibi yapmayacağına söz vermişti, bizi bırakmayacaktı! Neden şimdi bizi bırakmak istesin ki?!" diye bağırdı. Sonra da ellerini gevşetti, kolları iki yana düşünce kendisini yere attı. Onu ilk defa bu kadar savunmasız görüyordum. 19 yıldır ilk defa, eminim ki 17 yıllık hayatında bu kadar üzülmemişti. Babamın bizi terk etmesinde bile...

Delta/KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin