Etrafımızdaki herkes yerlere serilmişti. Ve bazıları delik deşikti. Korkumdan bakmadan ateş etmem sağolsun.
Diğerlerinin haline bakmak için döndüğümde karşımda birinin göğsünü beklemiyordum. Kafamı biraz kaldırınca onun Taehyung olduğunu kavradım. Aramızdaki boy farkı yüzünden anlamam uzun sürüyordu.
"Sen iyi misin?" diye sordu. "İyiyim ama çok korktum." diye cevapladım sorusunu.
Tam diğerlerine bakıcakken bana sarılması olduğum yerde donmama sebep oldu.
"Sana bir şey olucak diye çok korktum. Seni her saniye korumak istiyorum." diye itiraf etti. Duyguları karşılıksız değildi, aynı şeyleri ben de yapmak istiyordum. Onu o kadar seviyordum ama kendime bile itiraf edememiştim şimdiye kadar.
Benden ayrılmadan önce ben de silahımı bırakıp ona sıkıca sarıldım. Ondan hiç ayrılmak istemiyordum.
Ama o avcı küçük kızın gelmesi ayrılmamızı sağlamıştı.
"Beni onlara bırakmadığınız için teşekkür ederim. Size minnettarım." diyip aramıza girdi ve ikimize birden sarıldı. Dışardan güzel bir aile tablosu oluşturduğumuza emindim. Ve bu konuda çok mutluydum.
Kız da bıraktığında bizi birlikte asansöre binip odaya çıktık. İlk işimiz olan silahları bulup odaya getirmek işi başarıyla tamamlanmıştı şimdiyse akşam yemeğini bekleyip o kilitli restorana girmekti. Ama bunu için ilk olarak plan yapılmalıydı onun için d çok erkendi.
"Şimdi ne yapacağız?" Bu soru Max'n'den direk olarak Namjoon'aydı.
"Belki şehre inmeliyizdir. Oradaki kaosu gerçekten merak ediyorum." dedi. Haklıydı, ben de merak ediyordum.
İlk olarak binadan çıkıp bina etrafını dolaştık, sonra biraz daha uzaklaştık, sonra da şehrin uzaklarını.
Her yerde savaş vardı ve korkuyordum. Nasıl hayatta kalıcağımı gerçekten merak ediyordum. Taehyung benim korktuğumu görünce "Korktun mu güzelim? Merak etme ben seni korurum." dedi ve bana sarıldı.
Güzellik. Bana demişti, beni güzel mi buluyordu yani. Düşüncelerimi Taehyung'ın eli kesti. Yüzüme tutmuştu elini ve yanaklarımı gösteriyordu.
"Royal? Yanakların kızarmış. Ah.. güzellik dediğim için olmalı."deyip gülmeye başladı. Dışa vurmak istemediğim için zihnimden
"Gülme!" diye bağırdım ama biraz zihnini zorlamış olmalıyım ki yüzünü buruşturdu.
"Ah.. özür dilerim. Canını mı acıttım?" dedim gerçekte. O da halime bakıp gülmeye başladı. Diğerleriyse bize deliymişiz gibi bakıyordu. Özellikle Jin ve Namjoon.
Jin'in zihninden ise
"Umarım ona aşık olmaz. O kötü biri. Ama onu ilk defa onu bu kadar iyi görüyorum. Belki de Royal ona iyi geliyordur. Zaten birkaç aydır rüyasında bir kız gördüğünü söyleyip duruyordu, belki de o kız Royal'dir?"
Bu düşünceleri duymak nefesimi kesmişti, o da beni mi görüyordu rüyasında?
Rüyaların hep bir şeyler gösterdiğini biliyordum ama bu fazlaydı ve bu bir şeyleri farkına varmamı sağladı.Bazen kendinden bile emin olamayan ben, onun kaderim olduğuna yemin bile edebilirim.
ARMY arkadaşlarımız instagramdan @just_kingtan sayfasını takip ederse beni çok mutlu eder.
Bu sayfayı da takip etmeyi unutmayın.
En kısa sürede diğer bölümle gelicem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delta/KTH
FanficYa Dünya'ya ilaç yerine vampir virüsü salındıysa? Ya Dünya'daki 20 milyon insan vampire dönüştüyse? Ve aralarında nadiren görülen "Delta"lar yakalanıp uyutuluyorsa?.. O "Delta"lardan da kaçanlar olduysa, hayat nasıl değişir? Vampirlerin çıkmasıyla...