Yazardan
Lara okul çıkışında Tae'nin evine gitti. Çünkü okuldan öğlen çıkmıştı ama geri gelmemişti. Kapıyı sertçe tıklattı ama açan olmadı. Bir kez daha tıklattı, son kez. Ama yine kimse açmadı. Sonra aklına Tae'nin dedikleri aklına geldi. "Yine kötü bir şey oldu. Ve ben yine sahile gittim." demişti, yaklaşık 1 hafta önce. Koşarak sahile gitti ve aradığı kişiyi buldu. Tae sahilde yere uzanmıştı.
Lara'dan
Yanına gittiğimde sakin ve yavaş soluk alışından uyuduğunu anlamıştım. Çok tatlıydı, fazlasıyla.. Hayatımda gördüğüm en yakışıklı kişiydi. Bu kentteki Koreliler o kadar yakışıklı değildi ama o istisnaydı. Onu incelerken beni seyrettiğini fark ettim ve kafamı denize çevirdim. "Beni mi izliyorsun Lara McCraw?" diye sordu. Soyadımı en güzel söyleyen kişiydi sanırım...
Yazardan
Lara 1-2 dakika cevap vermedi ama Tae'nin sorusunu yinelemesi üzerine "E-evet." diyebildi. Sonra da durumun garipliğini azaltmak için "Seni merak ettim. Okuldan bir masayı kırarak çıktın ve geri dönmedin. N'oldu?" diye sordu. Merak etmesi doğaldı çünkü Tae onun kankasıydı, 1 yıldır aşık olduğu kankasıydı.. Tae cevap vermedi ve denizi izlemeye devam etti.
Royal'dan
Annemin bizi bırakmasının ardından tam 1 gün geçti. Abimle hala olayı atlatamadık, zaten 1 günde atlatmayı pek düşünmüyordum. Birazdansa annemin cenaze töreni vardı. Benim ağlamaktan gözlerim şişmiş, abimin ise gözleri kanlanmıştı.
Yaklaşık 1 saattir gelebilecek insanları bekliyorduk ama annem kimsenin umrunda değildi, en azından babam bizi terk ettikten sonra.
Abim hızlıca odadan çıkınca ben de annemi son kez uğurlamak için odaya girdim. Yavaşça resminin önüne diz çöktüm ve
"Annem, benim her şeyim. Bana her konuda yardım ettin. Babam veya abimden çok seni gördüm. Ve her zaman arkamda olacağını biliyordum. En azından o kanser virüsünü alana kadar. Çünkü ne zaman gideceğini bilmiyordum ama sen ben söz verdin. 'İlaç yayılanana kadar yanında olacağım.' demiştin.! Söz vermiştin, hiç beni bırakmayacağına! Sana güvenmiştim ve şimdi bizi ardında büyük ihtimalle vampir virüsüne yakalanmış şekilde bırakıyorsun! Senden nefret ediyorum! Artık sen benim... h-hiçbir şeyimsin!.."
En sonda sesimin yükseldiğini ve hıçkırıklarımın arttığını hissettim. Sonra ise hızla odadan çıkıp lavaboya gittim.
Aynada kendime dikkatlice baktım. Makyajım akmış, gözlerim kırmız-. Ne?! Gözlerim kırmızı-mavi mi?! Gözlerimi sıkıca kapadım ve açtım. Bu sefer daha garipti. Kendi yansımamı göremiyordum. Hiçbir şey yoktu, sadece arkamdaki duvar. Sonra aklıma dün okuduklarım geldi.
Sonradan anladım ne olduğumu. Ben bir "Delta"ydım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delta/KTH
FanfictionYa Dünya'ya ilaç yerine vampir virüsü salındıysa? Ya Dünya'daki 20 milyon insan vampire dönüştüyse? Ve aralarında nadiren görülen "Delta"lar yakalanıp uyutuluyorsa?.. O "Delta"lardan da kaçanlar olduysa, hayat nasıl değişir? Vampirlerin çıkmasıyla...