"Bakıyorum da bizim delta olmamız sizi biraz korkuttu. Veya hangi özelliğe sahip olduğumuzu bilmemeniz." dedim.
Zihinlerinden geçeni okumamı beklemiyorlarmış gibi birbirlerine baktıkları sırada Tae'yle birbirimize baktık. İnsanları öldürmekten hoşlanmasam da şu an kendimi kontrol etmekte zorlanıyordum.
Sırayla adamaların kalplerini hedef alarak ateş etmeye başladım. Tae de bize bakmaya devam edenlerle uğraşıyordu. İyi ki odadan çıkmadan önce silahımı almıştım.
Adamlarla işim bitince içimde bir mutluluk vardı. Oyunu biz kazanmış ve eğlenmiştim. Ama neden? Bu ben değildim. Düşünmek için dururken Tae'nin elimi tutup beni sürüklemesiyle kendime geldim ve koşarak odaya çıktık. Namjoon ve Abbie dahil herkes odadaydı.
Biz odaya girince Abbie koşarak bana sarıldı. Onu kardeşim gibi görüyordum ve o bana bir yerden tanıdık geliyordu, kendim bile tanıdık olmadığım bu zamanda.
"Korktum, ordaki omegalar sizi yakalayacak diye." dedi. "Ama Max'n bana her şeyin iyi olacağını söyledi. Kendinin olacak kötü olayları gördüğünü söyledi. Ona güveniyorum." diye de devam etti. Bana iyice sarıldıktan sonra Tae'ye koşup sarıldı.
Abime döndüğümde o bana sarıldı. "İyisin." dedi ve geri çekildi. Ona sadece gülümsemekle yetindim.
"O zaman bugün burdaki son gecemiz. Herkes yataklarına gitsin, galiba biri yerde yatacak." dedi Namjoon, Jin'e bakarak. Kavgaları yine başlamıştı.
"Niye ben yerde yatıyorum! Sen yat!" diye çıkıştı Jin. Bu olayı bitirmenin tek bir yolu vardı.
"Peki o zaman ben Tae ile birlikte uyuyayım. Böylelikle kavga biter." dediğim anda Tae dışında herkes "Hayır!" diye bağırdı.
"Ben Jin'le uyurum ya. Zaten 7 yıldır arkadaşız." dedi ve yerine kuruldu. Abbie benimle uyuyacağı için yatağa geçtim.
Herkes yerleşip iyi geceler diledikten sonra uyku alemime daldım."Bırak beni! Lütfen!"
Bir ses geliyordu. Kafamı yastığımdan kaldırıp odaya göz gezdirdim.
"Ona yardım et!" ses tekrar gelince bu sefer sesin kimden geldiğini buldum. Bu Abbie'nin sesiydi. Ama ağzı oynamıyordu.
"Onu kurtarın! Royal'i kurtarın!" duyduklarım iyice kafamı karıştırırken ne yapacağımı şaşırmıştım. Ağzı oynamadan konuşuyordu hatta bağırıyordu. Beynim benimle oynuyor muydu?
"O beni bırakamaz. O benim tek arkadaşım! Onu kurtarın! Bırak beni! Çıkmayacağım dışarı, önümde müdahale et!" diye bağırınca aklıma onu uyandırmak geldi. Onu hafifçe sarstım, uyanmayacağını anladığımda daha sert sarstım ve en sonunda uyandı. Gözünde garip bir ifadeyle.Bana öyle bir baktı ki bana tekrar onu hatırlattı. Ama kimdi sürekli aklımla o oynayan kişi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delta/KTH
FanfictionYa Dünya'ya ilaç yerine vampir virüsü salındıysa? Ya Dünya'daki 20 milyon insan vampire dönüştüyse? Ve aralarında nadiren görülen "Delta"lar yakalanıp uyutuluyorsa?.. O "Delta"lardan da kaçanlar olduysa, hayat nasıl değişir? Vampirlerin çıkmasıyla...