BÖLÜM 7 - KUSURSUZ

69 8 4
                                    

18.05.2018                              

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sesler kulağımı doldururken düşünme yetimi kaybetmiş gibiydim. Umudum olan siyah bulutlar gözlerimin önünde sis perdesi gibi dolaşıyordu. "Umudumsun siyah bulut! Kendine gel!" diye bağırasım geliyordu ancak yerden yükselen bir gölge sanki eliyle ağzımı kapatmış, sesimin çıkmasına izin vermiyor gibiydi. Kaybolmuşluk hissi baş gösterdi. Kesinlikle şaşkınlık değil, kaybolmuşluk hissi... Bu öyle berbat bir histir ki hissizlik de denebilirdi. Oradaydım, nefes alıyordum. Orada olduğumu bildiğim için orada olduğumu söyleyebiliyordum, hissettiğim için değil. Nefes alıyordum diyordum, nefes aldığımı fark etmeden.

Hayalimde elimi kaldırdım ve siyah umut bulutlarıma uzandığımı düşündüm. Benim umudum siyahken kulaklarımı dolduran ses, söylediğim şarkıdan nefret etmemi sağladı.

Aoi aoi ano sora
Mavi, mavi gökyüzü

Şarkı bittiğinde karşımda gülümseyen bir Semih vardı. Olayı abarttığımın farkındaydım ama insanların benim hakkımda fazladan bir şey bilmesini istemiyordum. Hele de zaafım olan şeyse, işler benim için bu kadar ciddi olabiliyordu.

"Sesin Berlika, harika!"

Cevap vermedim. Bence güzel bile değildi, harikalık nereden çıkmıştı? Kaybolmuş hissetmem bu kadar basit mi düşünmeme yol açmıştı?

"Sorun ne Berlika?"

Semih yanıma gelip destek verircesine omuzlarımdan tuttu. Yine cevap vermedim. Sarsmaya başladı. Yine cevap vermedim. İki yanımdaki kolunu sertçe ittim ve utanarak da olsa arka cebinden kapının anahtarını çıkardım. Yavaş adımlarla kapıya gittim ve kilidi açtım. Kapıyı hafifçe iterken Semih'e "Sesim, o kadar da harika değil Semih. Hiç değil." dedim ve sınıftan çıktım.

Aklıma gelen düşünce rahatlamama sebep olmuştu, bu yüzden de Semih'e cevap verebilmiştim. İnsanlar şarkı söylediğimi bilebilirlerdi bu bir sorun değildi. Sorun insanların benim zaafımı öğrenmesiydi. İnsanlardan da öte, Sarp'ın. Ancak o an hangi düşünce aklımı ele geçirdi bilmiyorum ama basit düşüncelerimin yanı sıra saçma fikirler de üretmiştim. Söylediğim bir şarkıdan dolayı benim zaafımın şarkı söylemek olduğunu anlamaları gibi. Bana fazla gelen düşüncelerim, bu tarz gereksiz şeyleri düşünmeme neden olabiliyordu. Engellemek elimde olsa bunu kesinlikle şu an da yapardım.

'Şarkıdan zaaf mı olurmuş, saçmaladın iyice.' dedim kendi kendime. Ama müzik, şarkılar benim dünyamdı. Karanlık düşüncelerimi doyasıya besleyen ortağım, karanlık yanımı aydınlık yanımdan kurtaran kahramandı benim için. Açıkçası hayata sıkıca tutunmamı sağlayan bir etkendi.

Bir çizik bile atılmadan öylece duran bembeyaz bir Berlika düşünemiyordum. Berlika, kendi benliğimin de delicesine bildiği o müsvette kâğıt gibi, binlerce çizik ve karalamayla doluydu. Karalamalar sanki o kâğıtta tek bir minik beyazlık bırakmak istemiyordu. Kusursuz siyahlık.

Düşünürken bahçeye kadar gelmiştim ve şimdi tam karşımda çarpıştığım çocuk vardı.

"Berlika Soydan! Mükemmel bir görüntü, mükemmel bir soğukluk ve mükemmel bir ses!" diyerek kollarını iki yana açtı. İstemsizce bu haline güldüm, gerçekten komik görünüyordu. Daha sonra yanından geçip banklardan birine oturdum. Çarpıştığım çocukta gelip yanıma oturdu.

Açıkçası çocuk aşırı konuşkandı. Bense onun konuşmasından yorulmuş ve 'Hey baksana.' kısmından sonrasını dinlememiştim bile. Bir konuşkan daha bize doğru geliyordu. Semih! O an kafamı boynumdan ayırıp kenara koymak istedim.

SİZE NE?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin