02.07.2018
Omzumdaki baskı artarken "Berlika," sözcüğü boğuk boğuk kulaklarımı dolduruyordu. Başımı oynattığımı hissedebiliyordum ama nerede olduğum hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Gözlerimi zorlayarak araladım ve kirpiklerimin arasından bulanık görüntüleri seçemedim. Sıkıca gözlerimi kapattım ve bir anda açtım. Hala bulanık olan görüntüden dört kişiyi seçebiliyordum. Hayır, beş kişi... Tekrar gözlerimi kapatıp yutkundum ve elimle başımı ovmaya başladım.
"İyi değil sanırım."
Bir kadın sesi olduğunun farkındaydım ama kim olduğunu çıkaramadım. Tekrar gözlerimi açtığımda Gözen'in endişeli gözlerle bana baktığını gördüm. Biraz önceki kişiler neredeydi? Ne ara gitmişlerdi?
"İyi misin?"
Hafifçe başımı salladım ve doğrulmaya çalışırken Gözen beni yatağa iterek sözleriyle de yapmak istediğini tamamladı.
"Biraz dinlen. Kötü görünüyorsun."
"Doğaldır," diye mırıldandım. Sıkıcı bir şekilde bulunduğum yerdeki tavana baktım. Görüşüm hala bulanıktı ancak revirde olduğumu anlamamı engelleyecek bir şey de yoktu. Beyaz. İşin içine sağlık girince kesinlikle beyaz olmalıydı, değil mi?
İnatla tekrar yerimde doğruldum ve beni yeniden yatırmak için uzanan Gözen'in elini o an olan tüm gücümle ittim. Ayaklarımı yüksek yataktan sarkıttım ve görüşüm tam netleşene kadar biraz etrafıma bakındım. Ellerimle yataktan destek alarak ayağa kalktım ve ağır ağır revirin penceresine yürüdüm. Bahçe bomboştu. Dışarı bakarken içeri giren teyzemin yansımasını camda görünce ister istemez başım dönmeye başladı. Dengemi kaybedince cama elimi koydum ve baskıyla ayakta durabildim. İşte duygusal zarar gördüğümde olan buydu. Herkese olan buydu.
Teyzem koşarak yanıma geldi ve belimden tutup beni kendine çekti. Bir elini sırtıma koyup belimdeki elini saçlarıma götürdü. Sarılmak olarak adlandırılan o eylem...
Kulağıma yaklaşıp "Her şeyi biliyorum ve sana kesinlikle kızmıyorum. Seninle uzunca konuşmak istiyorum. Biraz kendine gel teyzem," diye fısıldadı. Gözlerimin fal taşı gibi açıldığına emindim... Anne tarafımdan biri ilk defa beni bu kadar çok benimsedi. Aslında teyzem anne tarafımdan bana en yakın davranan kişiydi ama dokuz ay önce...
Başım tüm şiddetiyle dönerken teyzemin beline iki elimi koydum ve başımı omzuna gömdüm. Sonunda kurtulmayı başaran gözyaşlarım teyzemin bluzunu ıslatmaya başlayınca güldüm. Teyzem gülümseyerek başımı iki elinin arasına aldı ve gözyaşlarımı sildi.
"Sen ağlar mıydın?" dedi gülerek. Gülümsedim. Artık tamamen kendime gelmiştim. Kendimi geri çektim. Teyzeme baktım ve emindim ki gözlerimde ilk defa acı vardı. Zoraki bir şekilde gülümsememi yüzüme yerleştirdim ve revirden çıktım.
Utkan revirin önünde yerde oturmuş, Semih ayakta onun yanında bekliyordu. Utkan bir anda yüzünü bana çevirdi. Anlamsız gözlerle ona bakmaya başladım. Gözlerinin etrafı kızarıktı. Yanına gidip yere çöktüm ve dizlerimin üstünde oturdum. Bir elimi omzuna koyup yüzüne baktım.
"Ağladın mı sen?" diyerek gülmeye başladım.
Elimi itip hızla ayağa kalktı. "Ağladın mı sen diyor bir de," diyerek koridorda arkasını dönüp yürümeye başladı.
Semih'e baktığımda bana 'Hak ettin.' bakışını attı. Topukları üzerinde dönüp Utkan'ın gittiği yönde gitmeye başladı. Ben de mırıldanarak onları takip ettim.
"Şimdi ne yapacaksın Berlika?"
Kendi kendime sorduğum soruyu düşünmeye cesaret edemedim. Her şeyden önce şimdi Utkan'ın yanına gitmem gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİZE NE?
Ficção Adolescenteİnatçı. Duygusuz. Toplumun değer yargılarına karşı çıkmış, ahlaksız. Nedensizce; yalnızca insanların önyargıları yüzünden kendi içinde hapsolmuş. Belki en derinlerinizde; sizden birisi. Yalnızca insanların yargılamasından bıkmış ve ağzına bir cümle...