BÖLÜM 4 - RUH

90 8 4
                                    

27.04.2018                          

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Yirmi dakika... Yirmi dakikadır Semih'i bekliyorum. Normalde kızların bekletmesi gerekir ancak ben Semih'i bekliyorum.

On beş dakika öncesine kadar buluşacağımız parkta bir ağaca yaslanmıştım. Yorulunca boş olan banklardan birine oturdum. Şimdi oturmak istesem yer kalmayacaktı, bir parka göre kalabalık bir yerdi.

Oturduğum bankın tam önünde ancak biraz uzakta salıncaklar vardı. Parkın dolu olmasının aksine yan yana dört salıncaktan yalnızca biri doluydu. Rahatsız edici bir şekilde o salıncakta sallanan çocuğa bakmaya başladım. Şimdi ailesinden biri çıksa bakışlarımla onu öldürmeye çalıştığımı düşünebilirdi.

"Hey kardeşime o şekilde bakma."

Bana söylendiğinden emindim. Etrafta kimsenin çocuğa 'o şekilde' bakmadığını biliyordum. İçimden gelen gülme isteğini bastırdım. Bir insanın sesi aynı anda hem kalın hem ince olup boğuluyormuş gibi nasıl çıkardı? Umursamaz bakışlarımı sesin sahibine göndermek için hafifçe başımı sola doğru kaldırdım. Daha ben konuşan kişiye bakamadan ciyaklar şekilde "Abi!" sesi duyuldu. Çocuk salıncaktan atladı ve banka kadar kısa bir süre de koştu.

"Kartalım, uçuyor muydun?" dedi çocuğun abisi yine tuhaf sesiyle daha sonra bankın önüne gelip çocuğu kucağına aldı ve yanıma oturdu.

"Sana kardeşimden bahsetmemiştim değil mi Berlika?"

İşte şimdi normal bir ses duyuldu. Karşımda sırıtan Semih ve kucağında kardeşi. Şaşkınlığımı gizleme gereği duymadan bir Semih'e bir kardeşine bakmaya başladım. Hiçbir şekilde benzerlikleri yoktu. Semih'i şu an olduğu gibi kucağındaki kardeşiyle kıyaslamadım tabii ki. Küçüklük fotoğraflarını göstermişti ve orada bile Semih'in ciddi bir yüz ifadesi vardı. Onun aksine şu anda bu çocuk boşluğa bakıyordu ama yüzüne neşe hakimdi. Bu küçük çocuğun yüz hatları yumuşakken, Semih'in sert, soğuk, ciddi ifadesi çocukluğundan beri vardı. Semih düşündüğümü anlamış olmalı ki sessizce "Sonra anlatırım." dedi. Bende başımla onayladım.

"E Uluğ ben sana ne demiştim bugün için?"

"Çok önemli biriyle tanışacağız demiştin Semih Abi."

"Bak işte bu abla benim için çok önemli."

"Bir haftadır bahsettiğin abla mı bu abla?" İlk defa bir çocuğun yanaklarını sıkma isteği duydum. Ben çocukları değil onların mutluluğunu seven tiplerdendim.

"Hadi ablayla tanışın. Berlika, Uluğ."

İkimizde elimizi uzattık ve birbirimizin elini sıktık. Eline göre uzun parmakları, olması gerektiğinden daha kuvvetliydi. Uluğ'la konuşmak istedim ancak kelime torbamdan hangisinin uygun olduğunu seçemedim. Nasıl olsa Semih var diyerek boş verdim.

"Sizi sadece tanıştırabilirim çünkü birkaç dakika sonra Uluğ'un annesi gelecek ve onu götürecek. Uluğ iki gündür bizde kalıyordu, ben de sizi tanıştırmam gerektiğini düşündüm." diyerek küçük çocuğun düz saçlarını karıştırdı. Uluğ yapılan harekete karşı çıkmadı ancak o da abisinin saçlarını karıştırmaya çalıştı.

Çok değil üç dakika kadar sonra bir kadın başımızda "Semih'çiğim." diyerek dikildi. Semih kardeşiyle vedalaştıktan sonra kadına iyi günler diledi ve bana da gidelim bakışı attı. Tam kalktığımdaysa kadın yine konuştu.

"Konuşsaydık Semih'çiğim. Sadece Uluğ'u özlüyorsun."

'Bu kadın ne diyor?' demeye kalmadan bileğimden sürüklenmeye başladım. Semih ise bir yandan "Kırmızı alarm!" diyordu.

SİZE NE?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin