Gecenin serin esen hafif rüzgarı, örülmüş saçlarının kenarlarından firar etmiş saçlarına dans müziği olmuş, onların yönünü belirliyordu. Deniz gözleri ise uzaklara dalmıştı. Yaraları deşilmişti kadının, kanıyordu. Saracak kimsesi olmadığını biliyordu zaten ama bu sefer saracak bezi bile yoktu. İnsanın yaralarını önce aile sarar, sonra onu ayağa kaldırırdı. Onun yaralarını ise bizzat ailesi açmıştı. Babası, ağabeyi... Ve annesine de kırgındı. Ağabeyleri için çırpındığı kadar çırpınmamıştı kızı için. Saatlerce dikildiği yerde yüzünde ilk defa bir kıpırtı oldu. Alaycı bir gülüş. Acılarıyla alay ede ede onlarla başa çıkabilen nadir insanlardandı Smyrna. Daldığı denizden kapının vurulma sesiyle ayrıldı deniz gözler. Havanın serinlediğini o an fark etti. İçeriye girip kapıyı açtığında karşısında Nestor'u görünce şaşırmadı. Odasına, en azından kapısına, gelmeye cesaret eden nadir insanlardandı bu adam.
"Dasha, sizinle konuşma imkanımız var mı?"
Kafasını onaylarcasına salladı ve odasından çıktı. "Senin odana gidelim Nestor."
Kimsenin olmamasının verdiği rahatlıkla ellerindeki mızrak ve kalkanları biraz gevşek tutup sırtını duvara yaslayan askerler koridorun başından gelen ayak sesleriyle esas duruşa geçtiler. Dasha ve masa üyelerinden Nestor'u görünce daha da dik durdular. Gözden kaybolduktan sonra bile bir süre daha saygıdan aynı şekilde durmaya devam ettiler. Sonunda Nestor'un odasına gelince adamın masasının önündeki sandalyelerden birine oturdu Smyrna. "Seni dinliyorum Nestor."
Adam, Smyrna'nin karşısına oturduktan sonra bacaklarına dayadığı dirsekleri ve önünde birbirine geçirdiği elleriyle gerginliğini fazlasıyla belli ediyordu. "Bir planınız olduğunu biliyorum, her ne kadar ne olduğunu bilmesem de... Size güvenmek istiyorum ama fazla beklemedik mi Dasha?" İçindeki yükten kurtularak derin bir nefes aldı. Smyrna'nin kaşlarının çatılmasıyla aldığı nefesi geri veremediğini hissetti. "Beni bu saçmalık için mi çağırdın?"
Kadının söylediklerini 'saçmalık' olarak adlandırmasıyla onun kaşları çatıldı ve istemsizce sesi de sertleşti. "Sizin amacınız için çabalayıp, sizin için endişelenmek saçmalıksa... Evet sizi bu saçmalık için çağırdım." Aldığı cevapla Smyrna'nin çatılan kaşları eski haline dönmüş ve her zaman olduğu gibi ifadesiz bir yüzle karşılaşmıştı. Bu hali daha da sinir bozucuydu. "Dasha-"
"Bana güvenmek istediğini ama güvenemediğini söylüyorsan benim için değil kendin için endişeleniyorsun demektir Nestor." Adamın elleri birbirini daha çok sıkmaya başlamıştı. Bunun sebebi, kadının haklılık payının olmasıydı. "Bizim için yolun sonu ortak Dasha."
"Çıkar ilişkilerinde yolun sonu bir olsa da aynı yoldan gitmek mecburi değildir."
"Dasha yanlış anladınız. Ben çıkarım için değil... Eğer sizi düşünmeseydim yıllar önce sizi öldürmüş olurdum!"
"Biliyorum. Çevremde beni en çok, hatta tek düşünen kişinin de sen olduğunu biliyorum."
"O zaman?"
Öne doğru eğildi Smyrna. "O zaman bana güven Nestor." Adam derin bir nefes aldı. "Planlarınızı neden benimle paylaşmıyorsunuz Dasha?"
Kadının yüzünde samimi, gerçek bir tebessüm oluşmasıyla o da gülümsemek istedi. "Çünkü Nestor... Bazen esas en güvendiklerimizden saklamalıyız sırrımızı. Onların hala güven vermesi için önce yaşaması gerek." Daha fazla devam etmesine gerek yoktu, berrak denizlerin dibindeki tehlike o kadar netti ki...
"Sınır ötesindeki her karış toprağı himayenize almak gibi bir planınız olmadığını umuyorum. Gerek yok çünkü. Ne zaman harekete geçeceğiz Dasha? Bari bunu söyleyin." Küçücük bir çocuk gibi yalvaracak hale gelmişti artık. Smyrna'nin yüzündeki samimi tebessüm tehlikeli bir sırıtışa dönüşünce arkasına yaslanma ihtiyacı hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUZ VE ATEŞİN DANSI
Historical Fiction"İktidar uğruna öz babasının ölüm emrini verdiği küçük bir kız çocuğuyum ben These. Doğuştan gelen bir sevgiyi bile hak etmediğim halde sana senin sevgin için yalvarmıyorum merak etme. Sana kendi sevgim için yalvarıyorum These, taht için çıktığım b...