Acayip bir gecenin etkisi hala üzerimdeydi. Bir arkadaşlığım bozulmak üzereyken yeni bir arkadaşlık kurmak için adım atıyordum. Belki Selim'in arkadaşlığı Beste'den daha iyi gelecekti. Şuan Beste'nin adını bile düşünmek sinirimin yerinden hoplatmak için yeterliydi. Selim yanımda ağzımdan döküleceklerdi merak ederken
"Ben hep terk edildim. Yani yanımda pek kalanım olmadı. Kim hayatıma girdiyse çıkması bir oluyor, bir Beste var onunda pek uzun süre kalacağını sanmıyorum." Dedim. Ağzımdan çıkan bu kelimeler gözlerimin dolmasına neden oldu. Ben ne ara bu kadar güçsüz düşmüştüm hiç anlamış değildim. Her zaman ayakta dimdik durup yıkılmanın ne demek olduğunu bilemeyen ben artık dayanamamıştım.
"Kim bilir belki bu geceden sonra kalıcı bir dostun olur." Dediğinde yüzümde bir tebessüm oluştu. Bende öyle hissediyordum ama bir yandan içime bir korku girdi.
Belki de Selim de hayatımda büyük bir kaplayacaktı ve sonra çekip gidecekti. Bu düşünceden sonra yüzümde oluşan tebessüm bir anda kayboldu.
"Umarım." Dedim umarım iyi bir dost olurduk.
"Beste her ilişkisini bozduğumu söyledi bu akşam. Oysaki ben sadece onu düşünüyorum, onun iyiliği için elimden gelen ne varsa yapıyorum. Şuana kadar hiç uzun bir ilişkisi olmadı ve bunun benim yüzümden olmadığını iddia etti. Ama her kiminle ciddi bir ilişki kursa onu kullanmaktan başka bir şey yapmadılar ve tabii Beste bunun farkında değil. Onu kurtardığımda ise kötü olan ben oluyorum. Söylesene bunun neresinde yanlış yapıyorum?"Bu kadar uzun bir konuşma yaptığıma çok şaşırmıştım. Resmen içimde olan herşeyi çocuğun üzerine kustum. Onun yerinde olsam bir an bile durmam yavaştan kaçıp giderdim.
"Bence gayet iyi yapıyorsun." Dedi.
"Zaten bu saatten sonra ona karışmak gibi bir niyetin yok ne hali varsa görsün!" Derken kolum havaya kalkmıştı. Bana gülümserken
"Haksız mıyım?" Dedim ve havada kalan kolumu indirdim."Sonuna kadar haklısın." Derken bıyık altından gülüyordu. Bunu anlamadığımı düşünüyordu ama yanılıyordu. Ama haklıydı. Bu kadar ciddi bir konuda yaptığım hareketten dolayı karşımdakini güldürüyordum. Bu bir ilkti!
Hala gülümserken kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Aslında diğer taraftan düşünürsek dediğin gibi hala hayatındaysa onu kaybetme derim her ne kadar seni yanlış anlamış olsa da." Dediğinde"Aman!" Dedim ona bakarak. Çok geçmeden arkadan bir ses
"Selim ağabey!" Diye biri bağırıyordu ve hemen sonra yanımızda bitmişti.
"Yavuz?" Dedi Selim 'Ne var' der gibi. Yavuz Selim'in yanına biraz daha yaklaşıp
"Abi manyak mısın n'apıyorsun tek başına burada?herkes seni bekliyor." Dediğinde Selim ona doğru bir adım attı."Yavuz ben ne zamandan beri sana hesap veriyorum." Dedi. Ayrıca beni nasıl olurda görememişti. Kendimi belli ederek
"Öhöm öhöm." Dedim öksürmüş gibi yaparak. Benim öksürmemle Yavuz irkildi. Gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Bana iyice baktıktan sonra"Ah çok pardon! Yanlış bir zamanda geldim galiba." Dedi.
Selim onun kolundan tutup "Gel Yavuz gel." Dedi ve ayrıldılar yanımdan. Onlar gider gitmez yavaş adımlarla gelen Beste bakış açıma girdi. Hangi yüzle geliyordu ki tamam yüzsüz olduğunu biliyordum ama bu kadar olduğunu tahmin etmemiştim.
Başımı onu görmemiş gibi yaparak çevirip arkama döndüm. Yanıma gelip oturmasını düşünmüştüm ama onu arkamda hissediyordum. Ayaktaydı.
"Berra," Dedi kısık sesle. Onu duymazdan gelip karşımdaki ağaçları süzdüm. Bir adım attı ve tekrar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZALAK #Wattsy2018
Teen FictionDaha küçük yaştayken başladı kozalaklara olan aşkım.Babam olduğunu sandığım adamdan aldığım her bir darbe beni evimize oldukça uzak mesafeli olan çam ağacına yönlendirirdi. O benim ağacımdı, o ağaçtaki her kozalak hayalimde evleneceğim adamda olması...