''Çok güzelsin,'' dedi.
Selim'in bu hareketine nasıl bir tavır sergileyeceğime şaşırmıştım. Alnımdan öptüğünde gözlerimi hızlıca kapamıştım. İçimde birbirinden farklı yönde uçuşan kelebekler vardı sanki. Göğsüm heyecandan hızlıca bir aşağı bir yukarı inerken Selim, saçımı kulağımın arkasına attı tekrar.
''Geçti mi?'' diye sordu gülümseyip. Ağzım açık bir şekilde soluklanmaya başladım.
''Evet.'' Dedim sadece. Bir şey söylemek için tam ağzını açacak oldu, daha sonra vazgeçti. Arkadan hızlı adımlarla merdivenden çıkan Beste,
''Neyi bekliyorsunuz? Hadi!'' dedi. Ardından aşağı indi. Beste'nin hemen arkasından bende gidecekken Selim, bileğimden yakalayarak yürümemi engelledi. Bakışlarım ilk olarak Selim'in eline, ardından yüzüne gitti.
''Samira'yla aramızda bir şey yok.'' Dedi. Sanki içimi okuyor gibiydi. Samira ile arasında olan bağı merak ediyordum.
''Merak etmiyorum. Ayrıca Samira'yla aranda bir şey olmaması beni pek ilgilendirmez açıkçası.'' Dedim. Yüzünde soğuk bir ifade yer almıştı. Bileğimi tutmayı bıraktığında hiç arkama bakmadan merdivenlerden aşağı indim. Sergilediğim hareketlerim saçma gelmişti. Selim'i Samira'yla görürken kıskanan ben, Selim'e tam tersini söylemiştim.
Üstelik onu elde etmek isterken kendimden uzaklaştırıyordum. Söyledikleri bana pek inandırıcı gelmemişti. Pekala, tamam doğru söylediğini varsayalım. Ya o gördüklerim aklımın bir ucunda yer alırken ben onu nasıl silebilirdim ki. Yürürken önüme bakmayı bırakmış yere bakıyordum. Başımı aldırdığımda Samira'yı karşımda buldum. Onu görür görmez kaşlarım kendiliğinden çatmaya başlamıştı bile. Nedense yeni tanıdığım hiç kimseye ön yargılı davranmazdım ama Samira'da gıcık kaptığım bir enerji vardı.
Yüzüme nefret edici bakışlarını yollarken onu takmayarak yanından geçtim. Daha sonra onun bile fark edemeyeceği bir şekilde arkamı döndüm. Merdivenlerden yukarı çıktı. Selim de o sırada aşağı iniyordu. Onu görür görmez önüme dönüp hızlıca bahçeye çıktım.
''Selim de geldiğine göre gidebiliriz artık.'' dedi Burak. Sahile doğru yavaş adımlar atarken arkadan
''Size katılsam sorun olur mu?''dediğinde Samira olduğunu anladım. Koşarak yanımızda bittiğinde Burak, ilk olarak Beste'ye baktı. Tam cevap verecekken Selim,
''Gel hadi!'' dedi. Samira'nın yüzünde çok mutlu olduğunu belirten bir gülümseme vardı. Selim'e bakıp dişlerimi olabildiğince sıktım. Bunları sırf benim kıskanmam için yaptığı kesindi. Ne yazık ki deliler gibi kıskanıyordum. Başımı önüme çevirip derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim. Ayağımı yere sertçe vurduğumu anladığımda çoktan bir taşa takılıp bileğimi burkmuştum. Selim, yaklaşıp bana baktı.
''Daha düz yolda bile yürüyemiyorsun. Denizde nasıl yüzeceksin?'' dedi. Diğerleri Selim'in sözlerinden sonra kahkaha atmaya başladı. O an kendimi kızarmış bir domates gibi hissetmiştim. Kaşlarımı çatıp Selim'e öfkeyle baktım. Neden böyle söyleyip beni küçük duruma düşürmüştü ki?
''Bu seni hiç ilgilendirmez!'' dediğimde Samira'nın arkadan gülümsediğini gördüm.Selim, kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.
''İzin ver yardım edeyim.'' dediğinde hıcımla kolumu ondan çektim.
''Gerek yok arkadaşım!'' dediğimde sondaki kelimeyi bastırarak söylemiştim.
''Pekala arkadaşım.'' dedi Selim de aynı şekilde.
''Ben sizi sevgili sanıyordum.'' dedi arkadan Samira. Ona öldürücü bakışlarımı yolladıktan sonra yürümeye devam ettim. Maalesef kaybetmiştim. Beste yanıma yaklaşıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOZALAK #Wattsy2018
Novela JuvenilDaha küçük yaştayken başladı kozalaklara olan aşkım.Babam olduğunu sandığım adamdan aldığım her bir darbe beni evimize oldukça uzak mesafeli olan çam ağacına yönlendirirdi. O benim ağacımdı, o ağaçtaki her kozalak hayalimde evleneceğim adamda olması...