"T-ta-tabi"
Demek ki bunca zamandır aklımı başımdan alan kızın adı Lotis'ti.
Çok güzeldi.
Hemen karşıma oturdu. Ve mutfaktan aldığım bisküvilerden birini aldı. Yemeye başladı. Her hareketi ayrı mükemmeldi.
Şuansa mavi bir gömlek ve altında beyaz bir şort giyiyordu. Ayakkabısı da maviydi. Saçlarını yan taraftan örüm yapmıştı.
"Sana kendimi tanıtayım." dedi ve konuşmaya başladı.
"Daha önceden tanrı çocuklarının okuduğu bir okuldaydım. Ama mezun oldum. Şimdi babamın yanına yerleştim. Uzun bir süre buradayım. Sonrasında ne olacağını bilmiyorum. Ee sen nasıl buraya geldin? Bildiğim kadarıyla seni bir test yapıyorlarmış ama ne testi olduğunu bilmiyorum?" dedi.
"B-ben de tanrı olmak için adayım. Buna uygun olup olmadığımı anlamak için de bir tür test yapıyorlar. İki tanesini geçtim geriye kaldı 4 test." dedim ve ilk günden beri başıma gelenleri anlattım.
Çok şaşırmış olmalıydı ki ağzı açık şekilde beni dinliyordu. Sonuçta o bir tanrı kızıydı. Büyük ihtimalle hiç zor durumda kalmamıştı.
Güzelliğini bir tek tanrı veya onun kızı olması açıklayabilirdi zaten.
"İşte benim hikayem bu." dedim. Ve mutfaktan aldığım iki sandvici çıkardım. Birini ona uzattım diğerini de ben yemeye başladım.
"Bir kere ben de test edilmiştim. Gerçek bir tanrı çocuğu olup olmadığımı öğrenmek için... Çok zor bir test sayılmazdı. Bana 10 tane soru sordular. Kendimle ilgili sorular. Neyse ki başarıyla geçtim sınavı. Ama senin gibi hiç ölümle burun buruna gelmedim. Bence sende gerçek bir tanrının tüm özellikleri var. Eminim ki testi geçeceksin." dedi o mükemmel sesiyle.
Demek ki yanılmıştım. Zor durumda kalmış. Test yapmışlar.
"Teşekkürler."
"Sana bir şey göstereceğim." dedi ve ayağa kalktı.
Şelaleye doğru yürüdü. Şelaleye doğru bir adım attı ve su akmayı bıraktı. Bir kapı şeklinde boşluk açıldı ve oraya girdi. Girerken arkasından bana gülümsüyordu.
Tekrar kapı açıldığında ellerinde iki su kütlesiyle döndü. Bir dakika!
Eli su olmuştu! Bunu nasıl yapıyordu? Ve suyun birini havaya attı. Su üzerine geldi ama ıslanmamıştı! Diğerini bana attığında ıslanmıyacağımı düşünerek rahattım ama öyle olmadı. Sırılsıklam oldum. İkimiz de kahkahaya boğulduk; hahahahahaha
Yanıma gülerek geldi ve "Islandığındaki yüz ifadeni görmeliydin!" dedi ve kahkahasına kahka ekledi. Ben de güldüm ve saçımı kurutmaya başladım.
Birlikte biraz daha oturduktan sonra eşyaları kaldırıp yürümeye başladık.
"Hangi odada kalıyorsun?" diye sordum. "Ben evde yaşamıyorum. Şelalede yaşıyorum. Babamın denizler tanrısı oluğunu düşünürsek." dedi ve ikimiz de kahkaha attık.
Artık emindim. Bu oydu. Hayatımın anlamı.
Derken Poseidon gözüktü. Bize doğru yaklaştı. Çok kızgın görünüyordu. Ne olmuştu ki?
"Sabahtan beri seni arıyorum. Nerdesin sen be?!!?" dedi Poseidon. Lotis afallamıştı. "B-ben yani biz sadece şelalenin yanında piknik yaptık." diyerek bana baktı Lotis. "Evet biz biraz lafladık." dedim.
Poseidon'u hiç bu kadar sinirli görmemiştim.
"Sen küçük hanım. Benimle geliyorsun."
"Ama baba.."
"İtiraz yok, hadi yürü bakalım." diye sözünü kesti Poseidon.
Birlikte yürümeye başladılar. Lotis bir ara arkasına dönmek üzereydi ki babası onu dürttü.
Arkalarından gidecektim. Acaba ne diyecekti?
Yürüdüler ve şalaleye geldiler.
"Sen ne yapıyorsun Lotis?! Büyük ihtimalle sınavı geçemiyecek ve belki de gelecek ay ölecek. Ve sen bu çocukla zaman geçiriyorsun. Kendini özel hissettiriyorsun ona. Bir daha olmayacak. Anladın mı beni?"
"Anladım baba."
"Aferim kızım. Ben senin iyiliğin için söylüyorum. Hadi git. Belki sonra ben de seni ziyarete gelirim."
Ne diyordu o? Büyük ihtimalle ölecek diyordu. Ölecek miydim yani? Tamam bu nir ihtimaldi ama geçtiğim sınavlar yüzünden başarabileceğimi düşünmeye başlamıştım.
Ölmeyecektim.
Direnecektim.
Poseidon arkasını döndü ve tam o anda geriye doğru koşmaya başladım. Yerden sepeti aldım ve eve girdim. Eve girereken ayağım bir yere takıldı ve sepeti düşürdüm.
Umrumda değildi.
Arkamdan ayak sesleri duydum. Koşuyordu. Poseidon olmalıydı. Kapıyı açtı ve içeriye girdi.
Beni gördü.
Büyük ihtimalle onları dinlediğimi de biliyordu. Yoksa neden koşsun ki?
Ona kötü bir bakış atıp odama çıktım ve kapıyı kitledim. Direk elime bir kağıt aldım ve şu cümleyi yazdım:
"KİMSEYE GÜVENME!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiralık Tanrı
AdventureYunan mitolojisindeki tanrıları düşünün. Harika olmalılar. Bir de o tanrılardan biri olmak için aday olduğunuzu düşünün. Bu inanılmaz. İşte Drave'in başına gelen şey tam da bu. "Peki bu testlere girmeyi kabul etmezsem..." sözümü kesen Zeus oldu...