Zeus

222 12 2
                                    

"Bunu yapmak istediğinden emin misin?" dedi kısık sesli bir kız. Arkamda kalmıştı. Kim olduğunu göremiyordum.

"Hayır" dedim kendimin bile duymakta zorlandığım bi tonla.

Ve atladım. Rüzgarın yakalarımı silkme sesini duyabiliyordum. Fazla özgürdüm. Sağa sola süzülüyordum. Bu sefer yılmayacaktım. Bu sefer olmaz dedim içimden.

Fazlasıyla yaklaşmıştım yeryüzüne. Sonuma. Yapamayacaktım.

Milimler kala başardım. Uçuyordum. Dilediğim yöne, dilediğim hızla. Başarmıştım. Bu imkansızdı.

"Wuhuuu!" diye haykırdım. "Yaptım!"

Etrafı iyice gözlemledikten sonra yıukarı çıkmak istiyordum. Çıktım da. Karşımda Afrodit, beni kıvırcık saçlarıyla bekliyordu. Fazla güzeldi.

Yere indiğimde kahkahalar attı. "Başardın!" Ve yanağıma küçücük bi öpücük kondurdu.

"Başardım." dedim zafer dolu bir sesle.

-----------

Benimle ilgili bir çok efsane var. Buraya nasıl geldiğime dair. Ben Zeus.

Kimisi tanrıların önceden birer insan olduğunu söyler. Lotis adında suya hükmeden bir kıza aşık olmuşum. Babamın adı ise Grace. O bir insan. En yakın arkadaşım John. Annem ise bir tanrı. Adı Hestia. Önceki adımın ne olduğunu kimse bilmiyor. Ben de.

Çoğu hala yanımda. Çoğu...

Hakkımda buraya nasıl geldiğime dair pek çok efsane var. Bir efsaneye göre ben bir ilan görmüşüm. Kiralık tanrı ilanı. Ve başıma oldukça dert açmış. Aşık olmuşum. Annemi bulmuşum. Zeusla karşı karşıya gelmişim. Ve kazanmışım. Bu yüzden Zeus ben olmuşum.

Diğer bir efsaneye göre Zeus beni öldürmüş ve diğer tanrılar Zeusu öldürmüş.

Bir diğer efsaneye göre ise Zeus Aresi öldürmüş ve suçu Hades'e atmış. Zaten bunun doğru olduğu Aresin hafızasının yerine gelmesiyle doğrulandı. Aresi ödüren kişi Zeustu.

Tüm gün geçmişimi hatırlamaya çalışıyorum. Lotisi düşünüyorum. Acaba nasıl biriydi? Beni seviyor muydu? Hala beni görüyor ve duyuyor mu? Evet doğru okudunuz. Lotis öldü. Hem de hafızamdaki canlanmasıyla birlikte. Hatıralarımızla birlikte.

Ölüm nedenini ise sadece Poseidon hatırlıyor. Bize anlattığı şey şöyle;

Kapkaranlık biryerdeler. Kızıyla telaşlı bir şekilde birisini kurtarmak için yüzüyorlar. Lotis acele et baba diyo. Poseidon arkada. Alan gittikçe daralıyor. Zemine ulaşınca yerde iki kişi görüyo. Yüzleri bulanık. Lotis birinin üzerine eğiliyor ve eliyle birşeyler yapıyor. Diğeri ise çoktan ölmüş. Ve büyük bir dalga geliyor. Lotis anlayamadığı bir şekilde sürükleniyor. Nefes alamıyor gibi gözüküyor. Baba diye bağırıyor ama boğulamaz. Çünkü Lotis de babası gibi suya hükmediyor. Ama boğuluyor. Gözleri kapanıyor ve kendini suya teslim ediyor. Poseidonun başına bir cisim geliyor. Lotisin sürüklenen bedeni gözüne çarpıyor ve sonrası bulanık..

Anlattığına göre Lotis sarı saçlı, masmavi gözlü gözlerinde su dalgasını görebileceğiniz çok güzel bir kız.

İşte benim hikayem.

----------

"ZEUS!!" annemin sesi boş duvarlarda yankılandı.

"Ne var anne?" evet ona böyle hitap etmem eskilere dayanıyor.

"Ha-ha-hatırlıyorum!"

"Neyi?"

"Seni! Herşeyi!"

"Anlat?" dedim kısık bir sesle.

"Bir ilan görüyorsun. Sonra buraya geliyorsun ve buna en çok ben seviniyorum. Sonra sınavlara giriyorsun. Fazlasıyla başarılı oluyorsun. Ateşe hükmediyorsun. Sonra birisini görüyorum ve başka birine senin çok tehlikeli olduğunu ve ortadan kaldırılman gerektiğini söylüyor. Ve oğlum Lotisi görüyorum. O güzel saçlarını. O deniz mavisi gözlerini. Birlikte kaçıyorsunuz buradan. Atlıyorsunuz. Mutlusunuz. Sonra Apollonun yanına yani babanın yanına gidiyorsunuz evine. Ben geliyorum ve sen şaşırıyorsun. Çok şaşırıyorsun bebeğim. Sonra gene o adam geliyo ve savaşıyoruz. Sen suya atlıyorsun. Babanın öldüğünü görüyorum bu nasıl olur? Sen orda gene o adamla savaşıyorsun ve adam ölüyor sen de tam ölecekken Lotis bir yere basmanı sağlıyor ve başarıyorsun oğlum. Zeus oluyorsun! Fakat Lotis dalgada sürükleniyor. Ve boğuluyor. Ama nasıl olur? O suya hükmediyor?!!"

Gözümden bir damla yaş süzüldü ve her zaman tanıdık gelen yeşil hamağa düştü. Herşey gözümde aynı anda canlanmıştı. Herşeyi hatırlıyordum.

Kimliğimi, buraya nasıl geldiğimi, Lotisi... Adım hariç.

Herkes yanımda. John bile artık Hermes. Ama Lotis neden yok? Anlam veremiyorum.

"Biliyorum" dedim aneme. "Herşeyi biliyorum artık."

------------

Herkes salonda toplanmıştı. Açıklama bekleyen gözlerle bana bakıyorlardı.

Az önce gözümde canlanan herşeyi onlara anlattım. Tüm ayrıntılarıyla. Hestia ağlıyordu. Apollo herşey gözünün önüne gelmiş gibi bakıyordu. Hermes herşeyden bihaberdi ama acımıza ortak oluyordu. Ares ve Hades intikam almak istedikleri eski Zeusu hatırlamışa benziyordu. Poseidon kızını hatırlamış olacaktı ki bir köşeye oturmuş önüne bakıyordu.

Afrodit ise takdir eden gözerle bakıyordu. Buna anlam verememiştim. Anlamayan gözlerle ona baktım. Ayağa kalktı.

"Bu sınavı da geçtin Drave!" dedi tatlı sesiyle. Herkes Drave kim diye etrafına bakınırken, "Sana diyorum Zeus. Evet sen Drave'sin" dedi. Eski adım bu muydu? Afrodit nerden biliyordu?

Ellerini iki yana açtı. Etrafında döndü. Gittikçe hızlanıyordu. Döndü döndü döndü! Herkes noluyor diye etrafına bakarken birden saç rengi değişti. Ten rengi açıldı. Değişti. Artık etrafından sular taşıyordu. En son yere çöktü. Kafasını eğdi. Biraz bekledi. Kafasını kaldırınca o güzel mavi gözlerini gördüm. Çok tanıdık gelen mavi gözleri. "Yanına oturabilir miyim?" Bu sözlerle birlikte gözümün önüne piknikte otururken yanıma gelen Lotisi hatırladım. Bununla birlikte tüm geçmişimi.

"Lotis!" diye bağırdım. "Bu sensin!" Ayağa kalktım ve ona sarıldım. Dudaklarından öptüm. Tabi ki o da karşılık verdi. Ne kadar süre bu şekilde kaldığımızı bilmiyorum. Ayrıldığımızda babasıyla sarıldı.

"Hala çok güzelsin." Geri geldiğinde ona bunu söyledim.

"Seni seviyorum Lotis."

"Seni seviyorum Drave." tekrar öpüştük.

-----------------

"Neden yaptın?"

"Neyi?"

"Neden benden gizlendin?"

"İsteyerek olmadı. Herkesin beni hatırlaması gerekiyordu geri gelmem için.

Hamakta uzanırken geçen bu konuşma kesilince aklıma Afroditken beni yanağımdan öpünce gelen tanıdıklık hissi geldi.

------------------

Ailemle birlikteydim. En değerlilerimle birlikte. Sevgilim, babam, annem, en yakın arkadaşım, ve diğerleri.. Burada mutlu olmamak için başka bir nedenimiz yoktu.

Artık ayrılık yoktu. Sonsuza kadar.

-----------------

"Sonsuza dek mutluyuz. Öyle değil mi?" diye sordu Lotis çatıdan bulutları izlerken huzur veren sesiyle.

"Sonsuza dek mutluyuz." dedim kısık sesle.

Bana biraz daha yaklaştı ve o güzel küçük burnundan öptüm.

Kafası omzumda bir şekilde bulutları izlemeye devam ettik. Ellerimiz buluştuğunda onun elinden su akıyor, benim elimde ise ateş yanıyordu..

~THE END~

Kiralık TanrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin