Ben kimdim? Yeteneklerim nelerdi? Neden benim gibi annesi belli olmayan, kötü şartlardan gelen birini seçtiler? Benim bu ilanı göreceğimi biliyorlar mıydı? Beni bilerek mi seçmişlerdi yoksa şans mıydı? Neden?
Ölecek miydim?
2 test kalmıştı. Başarabilirdim.
Yetenek testini geçecektim. Söz verdim kendime.
Beni uyandıran Artemisin itici sesi oldu.
"Drave uyan dostum! Herkes aşağıda seni bekliyor. Hey sen! Dostum uyan!"
"Tamam kalkıyorum."
Kalktım, dolaptaki siyah olan iki şeyi giydim. Dişlerimi fırçaladım. Saçlarımı taradım. Geldiğimden beri hiç çıkarmadığım bilekliğimi düzelttim. Bu bilekliği bana babam vermişti. Annemle aynı bilekliklere sahipmiş. Kendi bilekliğini çıkarıp bana vermişti. Ben de hiç çıkarmadım.
Kapı açıldı ve dışarıya çıktım. Aşağı indim. Salonda olduklarını düşünüyordum. Salonu açtım. Herkes odadaydı. Bir kısmı oturuyor bir kısmı ayakta çeşitli yerlerde duruyordu. En ortadaki tekli koltukta Zeus oturuyordu.
"Gel Drave, otur şuraya." diyerek karşısındaki sandalyeyi işaret etti.
Oturdum. Acaba neden böyle toplanmışlardı?
"Drave, biz senin hangi yeteneğine daha yatkın olduğunu öğrenmek için burdayız. Yeteneklerini biliyoruz. Oylama yapacağız." dedi Zeus.
"Tamam yapalım." diye meydan okudum.
Birden ortadaki boş alanda hologramlar belirdi. Hepsinde ben vardım. Çeşitli şeyler yapıyordum. Ok atma, bir engelden atlama, kitap okuma, vs.
"Şimdi bunlar senin en iyi yaptıkların. Yani yeteneklerin. Biz hep birlikte bunlara oy vericez. En sevdiklerimize, en iyi yaptığını düşündüğümüze." dedi Zeus.
"Burda 12 kişiyiz. Ve senin 6 tane yeteneğin var. Biz bunlarda en sevdikilerimize oy vericez ve seni seçilen şey ile test edeceğiz. Seçilen şeyi yapmanı isteyeceğiz.
1. Çalışkanlık
2. Spor
3. Teknoloji
4. Ok atma
5. İnsanları barıştırma
6. Ateşe hükmetmek"
Ne? Ateşe hükmetmek mi? Ben böyle birşey yapmıyordum ki?!! Sadece bir keresinde küçükken babamın sigara içtiği çakmagıyla oynarken elimi yakmıştım. Normalde iz kalması gerekirken elim 1 saat içinde düzelmişti. Ben bunu bilime bağlıyordum ama yanlışlıkla ateşe mi hükmediyordum??? Şok olmuştum. Nasıl yani? Buradan önce de benim güçlerim mi vardı? İnanamıyorum.
"Şimdi baylar bayanlar, sizin en sevdiğiniz ve en görmek istediğiniz gücü ayrıca Drave'e en çok uyan en başarılı olduğunu düşündüğünüzü seçin." dedi Zeus.
"Şimdi, Çalışkanlığı seçenler?" Artemis ve Athena el kaldırdı. 2 kişi
"Spor alanı?" Sadece Dionysos el kaldırdı. 1 kişi
"Peki ya teknoloji?" Kimse el kaldırmadı.
"Vee ok atma?" 4 kişi birden el kalırdı. Hermes, Hestia, Apollon, Zeus ve Poseidon.
"Ok atma konusunda oy birliği var. Ama da görmek istersen...." Başımı evet anlamında salladım.
"Peki ya insanları barıştırma?" Hera el kaldırdı. 1 kişi
Geriye 4 kişi kalmıştı. Oylar eşitti. Ok atma ve ateşe hükmetme konusunda..
"Bir eşitlik söz konusu. Ateşe hükmetmek ve ok kullanma. Şimdi seçim senin. Bu halde birisi ustalaşacağın yeteneğin olacak, diğeri ise sembolün. Karar senin."
"Ben ateşe nasıl hükmedeceğimi bilmiyorum. Ama ok atmayı biliyorum. Bilmediğim birşeyi öğrenmeyi tercih ederim. Sembolüm ok ve yay, ustalaşacağın yetenek ateş olsun. Kararım bu."
Herkes gülümserken Zeus konuştu. "İşte hepimizin senden beklediği yanıt buydu!" Şimdi ateş konusunda bir sınav olacaksın. Kolay bir şey. Haydi bahçeye çıkalım." Hep birlikte bahçeye çıktık. Önümüzde dallar vardı. Ne yani dallarla ateş mi yakacaktım.
"Dallarla ateş yakacaksın Drave. Ama tabi ki uzaktan. Bunu tek elinle yapmalısın." Ne, nasıl yani!?? Bu bu imkansız!
"Sadece bir dene!" Elimi uzattım ve dalları çevirir gibi yaptım. Bunların hepsini yavaş çekimde yapar gibiydim. Dallar gerçekten dönmeye başladı! Bu harikaydı!
Döndü döndü ama ateş yoktu. Sinirlendim ve elimi geriye çekip yeniden ileriye hızlı bir şekilde atıp bağırdım.
Elim ateş içindeydi. Elimde ateş vardı ve elim yanmıyordu! Buna aşırı sevdim. Yaklaştım ve elimi dallara yaklaştırdım. Tanrıların yüzüne bakmayı unutmadım. Hepsi şaşkınlıktan ölecek gibiydi. Ben de öyleydim ama uyumluluk sağladım. Bu harika bişeydi.
Dallar alev aldı. Ben sırıtıyordum. Elimde ateş vardı be!
Sonunda elimi silkeledim ve ateş söndü.
İlk alkışlayan Hestia oldu ve bana sarıldı. Sevinç çığlığı atıyor ve sırıtıyordu. Ben ise şaşkındım. Yüzümde aptal bir tebessüm vardı. Başardım! Sadece 1 sınav kalmıştı.
Zeus elimi sıktı ve "Bu fazla üstün başarından dıları tebrikler genç adam" dedi.
Herkes eve girdi. Ben ise biraz daha ateşle oynamak istedim. Tekrar elimi ateş haline getirdim. Yüzüme tuttum, yanmadım. Ağaca tuttum tam tutuşurken elime alıp dalı kırdım ve suya attım.
Ateş artık hayatımda en önemli şey olmuştu. O ay boyunca ateşle yatıp ateşle kalktım.
Birkaç ufak hata (Hera'nın saçlarını neredeyse tutuşturmak, bir gömleğimi yakmak, evi neredeyse ateşe vermek) dışında kendimi ateş konusunda geliştirdm. Ateşle yeni şeyler yapmayı öğrendim.
Kim olduğumu bulmuştum!
Ben kim miyim?
Ben ateşe hükmeden bir tanrıyım!
YAZMIYICAM DEDİM AMA GENE DURAMADIM :)
LÜTFEN VOTE VE YORUM YAPIN, YAPANLARA TEŞEKKÜRLEER :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiralık Tanrı
PertualanganYunan mitolojisindeki tanrıları düşünün. Harika olmalılar. Bir de o tanrılardan biri olmak için aday olduğunuzu düşünün. Bu inanılmaz. İşte Drave'in başına gelen şey tam da bu. "Peki bu testlere girmeyi kabul etmezsem..." sözümü kesen Zeus oldu...