ÖNCELİKLE ŞUAN PEK UZUN YAZMIYORUM, SIKILMAYIN DİYE :d AYRICA HİKAYENİN KAPAĞI DA SÜPER SAYILMAZ AMA İLERİDE HEPSİ TEKRAR TEKRAR DEĞİŞECEK.
Hepsi bir ağızdan güldüler ve çok güzel olan bir kadın gelip bana sarıldı.
-Aramıza hoş geldin Drave.
Şaşkınlığı üzerimden attığımda nihayet "Hoşbulduk, meraba." diyebildim.
Baştan sona doğru kendilerini tanıtmaya başladılar.
-Ben Poseidon. Denizlerle ilgilenirim.
-Ben Hera. Sizin dünyanızdaki nikah memuruyum.
-Ben Afrodit canım.
-Mehaba. Ben Atena. Bilge de derler.
-Artemis. Köylerle ilgilenirim.
-Ben Demeter. Topraklarla ilgilenirim.
-Ben Hestia. Aileler.
-Apollon ben.
-Ben Dionysos. Eğlenceye bayılırım!
-Hermes.
-Benim adım Hephaistos.
-Ve ben Zeus. Biliyorsundur. Gökyüzünün tanrısı.
İnanamadım. Hep ansiklopedilerde okuduğum tanrılar karşımdaydı. Mutlu mu olsam şaşırsam mı bilemedim.
O anda bana ilk başta "Biz de seni bekliyorduk." diyen kadın Hestia'ydı. Sonra bana şaka yapan adami, Dionysos. En sonunda gelip bana sarılan güzel kadın ise Afrodit. Herkes kendini tanıttığında bana baktılar. Ben de kendimi tanıtmak zorunda gibi hissettim:
-Merhaba ben de Drave. Okuyorum. Babamla yaşıyorum, annem bizi terk etmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiralık Tanrı
PertualanganYunan mitolojisindeki tanrıları düşünün. Harika olmalılar. Bir de o tanrılardan biri olmak için aday olduğunuzu düşünün. Bu inanılmaz. İşte Drave'in başına gelen şey tam da bu. "Peki bu testlere girmeyi kabul etmezsem..." sözümü kesen Zeus oldu...