Ölüm güzel.
Ölüm kolay.
Ölüm huzurlu.
Hiç birşey hissetmiyor insan. Önce varla yok arasında kalıyor. Hala yaşıyor muyum? Yoksa öldüm mü?
Tereddütte kaldım. Bilincim fazlasıyla kapalıydı. Ölmüş olmalıydım. Tek gördüğüm bulanık bi gökyüzüydü. Neredeydim ben? Olimpostaki hamakta yatıyordum. Gökyüzü kasvetliydi. Üzgün bir insanın yüzünü anımsatıyordu. Ölmüş müydüm? Bitmiş miydi? Hiçbir şey hissetmiyordum.
Ta ki o fısıltıya kadar..
Gerçek dünyaya dönmüş gibiydim.
"Drave! Drave? Sevgilim! İyileşeceksin, herşey yoluna girecek. Söz veriyorum. Söz." bu Lotisin sesiydi. Gözlerime baktı. Görüntüsü çok bulanıktı. Kırmızı renk gözümün önünde büyük bir yer kaplıyor gibiydi.
Lotisi görebiliyordum. Kırmızı bir şekilde. Yanında Poseidon bana bakıyorlardı.
Lotis elimi tuttu, gülümsedi ve elimi çıkıntıya götürüp ona basmamı sağladı. Hatırladığım son şey Lotisin bana tekrar üzgün gözlerle gülümsemesi oldu.
ÇOK FENA FEYKE GETİRDİM :d AMA İYİ OLDU İYİ :)
ARA BÖLÜM. BU YÜZDEN ÇOK KISA.
BUNDAN SONRAKİ BÖLÜM SON BÖLÜM. UMARIM GÜZEL ŞEYLER OLUR :)
ÖLMESİN DİYE MESAJ ATAN OKURLARIM SİZE GELSİN BU BÖLÜM :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiralık Tanrı
AventuraYunan mitolojisindeki tanrıları düşünün. Harika olmalılar. Bir de o tanrılardan biri olmak için aday olduğunuzu düşünün. Bu inanılmaz. İşte Drave'in başına gelen şey tam da bu. "Peki bu testlere girmeyi kabul etmezsem..." sözümü kesen Zeus oldu...