3 | Louder Than Bombs I Ruin

3.3K 241 29
                                    

Ama üzüntü demek; gece gündüz, uykuda olsun, uyanık olsun vücuduna saplanmış bir oku taşımak demek. Çekilir şey değil bu...

Kafamı kaldırarak Chun'a iyi olduğumu belirttim ve kendime gelmem için biraz daha bekleyip tezgaha geri döndüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kafamı kaldırarak Chun'a iyi olduğumu belirttim ve kendime gelmem için biraz daha bekleyip tezgaha geri döndüm. Kahverengi tonlarıyla harmanlanmış duvarlar mı çok koyuydu, ben mi yorgundum bilmiyorum ama atmosfer içimi sıkmıştı bir anlık. Yine de günü bitirmem gerektiğinin bilincinde olduğumdan işime geri dönmüştüm bir an önce. Bu duygu geçişleri belli ki uzun süre peşimi bırakmayacaktı. Alışabilir miydim bilmiyorum ama içimi parçalayan bu hiss çok rahatsızediciydi ve eğer bir daha kapıma dayanırsa nasıl başedecektim hiç bir fikrim yoktu.

"Çok yorgunsan bırak sen, gerisini ben hallederim." galiba gerçekten kötü bir halde olduğumu anladığı için endişelenmişti, ama biraz geçerse normale döneceğimden emindim. Sadece galiba temiz havaya ihtiyacım vardı. Düşüncelerimden kurtulmama yardım eder miydi, orası şüpheliydi ama en azından içimde biriken rahatsızedici duygular gevşeyebilirdi.

"Aslında yorgun değilim, sadece bir kaç dakikalığına hava alsam sorun olur mu? Hemen, beş dakikada geri döne-" daha sözümü bitirmeden onay vermesi Chun'a karşı duyduğum minnettarlığı biraz daha artırıyordu. Hatta bir neden aramadığı için bile ona teşekkür edebilirdim.

Belimdeki önlüğümü tezgahın iç kısmında bulunan bize özel yere bırakıp zaman kaybetmeden arka kapıdan kendimi dışarı atmıştım. Böylece hem de o binayı görmemiş oluyordum.

Elbette gördüğümde hiç bir şey değişmemeli, hiç bir şey düşünmemeliydim ama buna engel olamıyordum. Kafam istemsizce geçmişe takılıyor, oralarda yuvarlanıp gidiyordu.

10 yıl önce (2010)

"Sana daha kaç kesz soylemam lazım, burda kullandığımız ek, soru olunca one geçecek." her zaman olduğu gibi ödevinde yaptığı yanlışları düzeltmesi için Sevr'e getirmişti, fakat gerçek şu ki dinlemek istediği şey ödevle alakalı değildi. Hatta dersle ilgili hiç bir şey umrunda değildi.

"Bir daha söylesene tam olarak anlayamadım." Jeongguk'un asıl amacı kızın tatlı bulduğu konuşmasını dinlemek ve böylece eğlenmekti. Tabii buna bir de sinir eklenince eğlencenin boyutu çıtayı aşıyordu. Fakat kaçırdığı önemli bir nokta vardı, kız ona gerçekten bir şeyler öğretmek istiyordu.

"Başka nasil anlatacamı bilmiyorum ki. Basit bir şeyi neden anlamadını da bilmiyorum ayrica." sinirle söylenmeye devam eden Sevr bugün de Jeongguk'un neşe kaynağı olmaktan vazgeçmemişti. Kıkır kıkır gülen oğlan ise halinden oldukça memnun gözüküyordu. Hatta galiba artık ingilizceyi boşverebilirdi. Çünkü Sevr, ailesinin ona karne hediyyesi için düşündüğü motordan çok daha değerliydi.

LOUDER THAN BOMBS | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin