21 | Louder Than Bombs I Promise

1.8K 144 26
                                    

- "Neyi bekleyeceğiz, Zeze?"

+ "Gökyüzünden güzel bir bulutun geçmesini."

"Neden anlamıyorsunuz? Ben zaten onun ablasıyım!" karşımda oturmuş iki saattir bana gereksiz kurallarını anlatmaya çalışan adamı yaka paça dışarı atmak istiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Neden anlamıyorsunuz? Ben zaten onun ablasıyım!" karşımda oturmuş iki saattir bana gereksiz kurallarını anlatmaya çalışan adamı yaka paça dışarı atmak istiyordum. Laftan anlamıyordu bir de bana laf anlatmaya çalışıyordu. Üstelik bana zaman bile tanımak istemiyordu.

"Yasal olarak onun hiç bir şeyi olmadığınız için size böyle bir hak verilmesi mümkün değil hanımefendi. Üzgünüm, ama artık anlamak zorundasınız." gittikçe sinirlerime hakim olamadığımı hissedebiliyordum ve yanımda öylece oturan Hi Ra beni sakinleştirmeye çalışmakla meşguldü. İstediği kadar kolumu sıkabilir, fısıltıyla karışık sesini duyurarak beni yatıştırmayı deneyebilirdi, vazgeçmeyecektim.

"Çocuğun ne halde olduğunu göremiyor musunuz? Siz nasıl insanlarsınız ya? O kız daha dört yaşında, dört! Kimsesi yok zaten bir de tanımadığı bilmediği bir yerde yaşayamazki..." bağırmak istiyordum ama Min Gi'yi hatırladıkça sesim kısılıyor, gözlerim doluyor ve istemsizce onun geleceği için endişeleniyorken buluyordum kendimi. Daha bir kaç hafta önce her şeyini kaybetmiş bir çocuğu tek tanıdığı kişiden - benden de koparmak istiyorlardı.

"Tüm çocuklar için aynı zorluk geçerli Bayan Koller. Alışma süresi boyunca onu ziyaret edebilir, hatta haftasonları onun için bir günlük izin alabilirsiniz." adam benimle uzlaşmaya çalışıyor olsa da, söylediklerini öylece kabul edemezdim. Miniğin bana ihtiyacı vardı, en azından yaşadığı bu acıyı hafifletene kadar sıcak bir yuvaya ihtiyacı vardı. Onun kış ortasında, soğuk duvarlara hapsolmasına göz yumamazdım.

"Hayır, asıl olması gereken yer burası, bizimle kalmalı ki yaşadığı bu travmanın üzerine yenileri eklenmeden atlatabilsin." haklıydım işte, devlet ne derse desin haklıydım. Onlar tüm çocuklara birer dosya olarak muamele edebilirlerdi, ama ben buna razı gelemezdim.

Adam konuşmamı bitirdiğimde göz devirerek, nefesini sıkıntılı bir şekilde dışarı vermiş, ardından kravatını düzeltmeye çalışarak ayaklanmıştı. Anlaşılan kafasını şişirmiştim, ama yine de vazgeçmem söz konusu bile olamazdı.

"Üzgünüm, sizi ikna etmek için yeterli zamanım yok. Yapabileceğiniz tek şey işlemler tamamlanır tamamlanmaz, evlatlık almak için yurda dilekçe yazıp başvuru yapmanız. Çocuğu almak için bir kaç saate burda olurlar."

🔹🔹🔹

"Birden bire bu kadar sessizleşmesi kötü bir şey değildir, değil mi?" Hi Ra'nın daha bir kaç dakika önce gelen Jeongguk'a anlattıklarını duyuyordum ama belli etmeden sessizce dinlemeye yoğunlaşmıştım.

"Min Gi'yi götürdüklerinde çok mu yaygara kopardı?" sessiz olmaya özen gösteren Jeongguk, sesinden anladığım kadarıyla oldukça yorgundu.

LOUDER THAN BOMBS | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin