9 | Louder Than Bombs I Cry

1.7K 133 42
                                    

Ona ceketimi verme önerimi reddetti. Belki de onun dünyasında mevsim yazdı.

Milena'sına kıyamadığı için onun yüzünden uykusuzluk çekmesini istemediğini, kendi çıkarları sebebiyle söylediğini dile getiren Kafka'yı yine hayranlıkla okuyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Milena'sına kıyamadığı için onun yüzünden uykusuzluk çekmesini istemediğini, kendi çıkarları sebebiyle söylediğini dile getiren Kafka'yı yine hayranlıkla okuyordum. Bir dakikasını bile çeviri için harcıyor olmasını bilmenin, Kafka için sonsuz lanete eşit olması... yıllar önce böyle bir adamın yaşıyor olmasından şüphe ediyor olmam normal miydi? Kesinlikle imkansızdı.

Hayır, hiç bir erkeğe karşı herhangi bir önyargım yoktu, fakat erkekler sevgilerini her zaman kendi içlerinde yaşıyorlar sanıyordum. Bu, onların erkeklik gururlarını koruma şekliydi aslında. Çünkü bir yerden sonra aşk, gururu paramparça edebiliyordu.

Ellerimi karşımdaki kitabın sayfalarından kaldırıp gözlerime götürdüm ve böylece düşünce buludumu da toza çevirmiştim. On iki saatlik çalışma süreci ardından üç saatlik mola verilmişti ve ben bu zamanımı uyumak yerine kitap okuyarak geçirmeyi seçtiğim için gözlerim alev almaya başlamıştı.

Kollarımı yukarı kaldırıp genişçe gerinmemin ardından gri koltuğun hemen yanında bulunan ayakabılarımı ayağıma geçirdim. Daha bir saatim vardı ve ben hala uyuyamadığım için hava almayı tercih etmiştim. Onun öncesindeyse kafetaryaya inmiş, atıştırabileceğim bir şeyler almıştım. Üniversite bahçesi kalabalık olduğu için arka bahçeye gitme kararı almıştım. Hem sakin olması, hem de küçük göl alanının huzurverici tarafı burayı seçmem için yeterli sebeplerdi.

Merdivenleri inerek yeşillik alanda kurulan boş bir banka oturdum ve elimde tuttuğum yiyecekleri yanıma bıraktım. Ardından soğuk kahve tenekesini açıp bir kaç yudum alarak bulunduğum yerin keyfini çıkarmak için gözlerimi bir kaç saniyelik kapattım.

Hava hala soğuktu ama baharın geliyor olduğunu bilmek umut veriyordu bana. Soğuk ve zorlu kışı geride bırakmıştık artık. Sıra, pembe baharı beklemekteydi.

"Üniversite'de böylesi huzurverici bir yerin olması ne kadar güzel bir şey." yanımda, tam da dibimde duyduğum sesle irkilerek gözlerimi açtığımda buraya gelmiş olabildiğine inanamıyordum.

"Sen? Nasıl?" hala inanamadığım için geriye kayarak dikleştim ve gözlerimi hızlıca kırparak varlığını algılamaya çalıştım.

"Ünlüyüm Sevr. İmza verince gerekirse tüm kapıları açabileceklerini söylediler. Şimdi konuşabilir miyiz?" varlığı yetmiyormuş gibi bir de konuşma şekli mümkünlüğünü kafamda kabul ettiremiyordu.

"Neden bu kadar rahatsın?" dedim konuşmak istemesi üzerine. On yıl sonra karşılaştığı eski arkadaşıyla böylesi iletişim kurmak istemesi ne kadar samimi olabilirdi ki? Benim onu her gördüğümde içimde var olan oyuğun derinleşmesi onun için neden geçerli olmuyordu? Sadece empati kurmasını istemem saçma mı olurdu?

"Yıllar sonra seni görmek eskilere olan özlemimi körüklemiş olabilir. Hatırlıyor musun,-" tam da üstüne basmıştı şimdi. Gözlerimi devirdim ve siyahlarındaki yoğun duyguları es geçerek sert olmaya çalıştım.

LOUDER THAN BOMBS | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin