26 | Louder Than Bombs I Die

1.6K 140 56
                                    

Birden susturdum tüm dünyayı sen konuş diye, nasıl sağırsın kendine.

Tanıdık kayalıkların beni nereye götürdüğünü anladığımda gülümsemiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tanıdık kayalıkların beni nereye götürdüğünü anladığımda gülümsemiştim. Unutmamıştı, onunla geçirdiğimiz özel anıları en az benim kadar hatırlıyordu. Kafamı arabayı sürmeye devam eden Jeongguk'a çevirdim ve gülümsedim. Birazdan ağlayabilirdim.

"Unuttuğunu düşünmüştüm. Tanrım!" diye sızlandığımda durduramadığım göz yaşım sağ gözümü geride bırakarak serbestleşti. Yemin ederim çok mutluydum.

"Deli misin! Burayı unutmak ihanet sayılır." beni ne kadar etkilediğinin farkında mıydı bilmiyorum ama şuan araba sürüyor olmasını es geçerek ona sarılmak istiyordum.

Bir az daha dayan Sevr, sakin...

"Orası şimdi ne haldedir. Baksana üstünden ne kadar zaman geçmiş." dediğimde o da gülümsedi ve kısa anlık yüzüme baktı. Bense gözlerimi ondan hiç alamıyordum.

"Ama sanki dün gelmişiz gibi değil mi?" diye sorduğunda direkt kafamla onayladım. Haklıydı, onca zaman bir birimizden ayrı geçirdiğimiz süreci kafam artık unutmuş gibiydi. Sanki hiç bir şey olmamış ve biz eski iki liseli arkadaş olarak kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tek kavram karmaşası işte o arkadaş kelimesindeydi. Arkadaş mıydık, sevgili miydik veya aslında hiç bir şey değil miydik? Hiç bir fikrim yoktu ama bu şuanlık önemli de değildi. Anılarımızı hatırlıyor olan bu adam 'hiç bir şey' kategorisine giremezdi benim için, o şimdilik sadece özel biriydi.

"Gözlerin ışıl ışıl, Sevr. Sonunda seni eski haline döndürmeyi başardım demek ki." onun da sesindeki mutluluk tınıları içimde bir gıdıklanma yapıyordu. Suratımdaki ifade tam olarak nasıldı bilmiyorum ama içimdeki Sevr, mutluluktan kafayı yemek üzereydi galiba. İçimde tepinmeyi sürdüren çılgın ruhlu bir kız vardı ve ben onu asla durduramıyordum.

"Beni nasıl mutlu ettiğini hayal dahi edemezsin, Jeongguk. Teşekkür mü etmem gerekiyor, mutluluktan bayılana kadar ağlamam mı gerekiyor, yoksa şuan deli gibi çırpınan kalbimi hizaya sokmam mı gerekiyor emin değilim hiç birisi için. Tek bildiğim hayatımın en güzel dakikalarını yaşıyor olduğum." ağladığım için boğuk çıkan sesim her ne kadar ambiyansı bozsa da aldırmadım. Bu gün kafaya takmak yoktu.

"Yaşıyor olduğumuz en mutlu gün." diye düzeltme yapan Jeongguk galiba beni ne hale soktuğunun hala farkında değildi. Zira böyle konuşmaya devam etmesi duygu yoğunluğumdan bihaber olduğunu gösteriyordu.

Arabanın hızı çakıl taşlarının bulunduğu yolda yavaşlamış ve aslında vardığımızı hatırlatmıştı. Önümde beliren mağara arabayı bir an önce terk etmem için beni davet ediyor olmalıydı. Zaten öyle de olmuştu, araba durar durmaz fırlamış, kapı olarak kullandığımız küçük oyuktan geçmiştim artık.

Önce mutlulukla gözlerimi mağarada gezdirsem de on yıl önceki gibi kalmış olması beni afallatmıştı. Toz bile mi değmemişti buraya?

"Öyle bakma, Jimin hyung'la sabahtan beri uğraşıp durduk." diyen Jeongguk arkamda beni izliyordu sessizce.

LOUDER THAN BOMBS | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin