19 | Louder Than Bombs I Fight

2K 150 24
                                    

Bazen zamanın bile silemeyeceği acılar vardır.

Bazen zamanın bile silemeyeceği acılar vardır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Zavallı kızcağız, nasıl da üzülmüş." endişeli bakışlarını Minie'den çekemeyen Seokjin sonuna kadar haklıydı. Gerçekten endişeli bakışları gözlerini hala terk etmemişti.

"Onu buraya getirdiğimden beri annesini sorup duruyor. Ne söyleyeceğimi şaşırdım." dediğimde sırtımı sıvazlayan el Yoongi'ye aitti. Küçük bir kızla şirkete girdiğim için şaşıran çalışan arkadaşlar hemen bangtana yetiştirmiş olacaktı ki, odama varır varmaz hepsi içeri girmişti.

"Kaç yaşında? Belki alıştırarak söyleyebiliriz?" diye soran Jimin'i kafamla yanıtladım.

"Daha dört yaşında, buna alışacağını düşünmüyorum." her an ağlayabilirmiş gibi duruyordu hem de. Söylersem onu nasıl sakinleştirebileceğimi bilmiyordum.

"Daha test sonuçları çıkmadı ki kadının, ayrıca her korona teşhisi konan ölmüyor Seb. Bence anlatabiliriz." bu kez Jeongguk araya girdiğinde haklı olabileceklerini düşünmeye başlamıştım. Acaba gizleyerek yanlış mı yapıyordum?

"Ben bile bu kadar korkuyorsam, bence biraz daha bekleyelim." Seokjin aramızda en büyük olandı, bu yüzden onun önerileri de önemliydi. Ama benim kafam yine allak bullak oluvermişti.

"Sevr haklı, bekleyelim bence de." diğer destek Namjoon'dan gelince, en azından şimdilik bahsetmeyecek olmak içimdeki 'nasıl anlatırım' endişesini azaltmıştı. Gözlerim hala Taehyung'la oynayan küçük kızda takılıyken, annesi için dua etmekten başka çaremin olmamasına sinirleniyordum. Gye Boo omoni güçlü bir kadındı evet, fakat şiddetini artıran virüs, bilinenin dışında olduğu için, ne yapılması gerektiğiyle ilgili fazla bilgi yoktu. Herkes acemiydi, tüm doktorlar sadece anlayabildikleri kadar yardımcı olabiliyorlardı. Yine de miniği üzmeye hakkım olmadığını bildiğimden, ona belli etmemek için direnmeliydim.

"Bu kadar endişelenmen beni üzüyor, Seb. Daha hiç bir şey belli değil." ne ara dibime kadar gelip beni yere çökerek izlediğinden habersizdim ama üzgün olduğunu zaten hissedebiliyordum. Fakat bu benim elimde olan bir şey değildi. Aklıma türlü türlü varyasyonlar gelip durunca kendimi endişelenmekten alıkoyamıyordum.

"Biliyorum ama böylece sessiz bir şekilde oturmak çok zor Jeon. O benim de annem gibiydi ve böyle bir olasılığın olabileceğini düşününce çıldırasım geliyor." dizlerime bıraktığım ellerimi gerginlikten ovalayıp dursam da buz gibiydiler. O yüzden elimin üzerinde hissettiğim sıcak eller ilk başta irkilmeme sebep olmuştu. Zaten çekiniyor olan Jeongguk bu tepkimle ellerini tam çekmese de uzaklaştırmış, gözlerimde cevap ararken, ona kafamla sorun olmadığını belirtmiş,sıcaklığını hissetmek için beklemiştim. Çünkü biliyordum, o beni her zaman anlardı.

🔹🔹🔹

Saat tam olarak kaçtı bilmiyordum ama miniğin uyuması gerektiğinin farkındaydım. Üstelik, hava kararmış olsa da hala Chun'dan bir haber alamıyor olmam endişelendiriyordu beni. Rahatsız etmemek için geri aramamaya özen göstermiş olsam da, eve gidip miniği uyutunca mutlaka arayacaktım. Şuan ise yapmam gereken şey, bir an önce eve geçmekti.

LOUDER THAN BOMBS | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin