28 | Louder Than Bombs I Date

1.9K 159 115
                                    

Çok şey var anlatacak.

Bir sen anlarsın ama bir sana anlatamam.

~ Dün gece üç sularında başkent Seoul'e atılan füzenin etkisi hala büyümekte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~ Dün gece üç sularında başkent Seoul'e atılan füzenin etkisi hala büyümekte. Binlerce insan kaybına sebep olan bu bombanın Kuzey Kore Cumhuriyeti'ne ait olduğu bu sabah Ulusal Savunma bakanı Song Young Moo tarafından belirtildi. Röportajımızı izleyelim. ~

"Sana bir daha haber izlemek yok demedim mi?" odaya yeni giren Jeongguk koltukta yanıma ciddi surat ifadesiyle yaklaşmıştı. Neden izlememi istemediğini biliyordum ama böylesi karmaşık bir durumla yüz yüzeyken, ve hatta Seoul gibi bir şehire füze atılabiliyorken hiç bir şey izlemeden duramazdım. Hepimiz burdaydık, ve yarın sabah neler olabileceğini tahmin dahi edemezdik.

"Saçmalama, dün gece uyuyamadık. En azından neler olup bittiğini bilmemiz gerekir." beni kolları arasına almış, kafamı rahat edebilmem için göğsüne yaslamıştı. Huzuru nasıl bulabileceğimi biliyordu. Keşke tüm bu sonu belli olaylar başlamadan önce onu bulmuş olsaydım. Belki o zaman aynı sevgiyi ben de yeterince gösterebilirdim.

"Jeongguk." diye seslendiğimde küçük bir mırıltı çıkararak dinlediğini belirtmişti. Saçımla oynuyordu ve ben düşüncelerimde kaybolmak üzereyken mayışmamı sağlayarak hepsini unutturmaya çalışır gibiydi.

"Üzüldüğünü neden bana belli etmiyorsun?" cümlemi tamamladığımda saçlarımda gezinen eli durmuştu. Fakat uzun çekmedi hareketsizliği, sanki hiç bir şey olmamış gibi işine devam etti bir süre sonra.

"Şirket böyle istiyor." böyle yanıtlarla her seferinde beni geçiştiriyor olması hoşuma gitmiyordu. O bana nasıl önem veriyorsa ben de ona aynı şekilde önem veriyordum ve bu yüzden açık olmasını bekliyordum. Zaten ben yeterince üzgünken biraz daha üstüme gelmemek için böyle yaptığını anlayabiliyordum elbette ama zorlamamalıydı artık. Biriktirmesine, kendini sıkmasına izin vermemeliydim.

"Jeongguk şirketle benim bir alakam yok biliyorsun değil mi?" ona sinirlenmeye başladığımı farketmeliydi ki ne kadar ciddi olduğumu farketsin ama bu Jeongguk'tu. İstediğiniz kadar diretmeye devam etseniz de o kaçmak için mutlaka bir yol bulacaktı.

"Ne demek alakam yok. Sevr? İşe gitmiyor olabilirsin ama sen de bizim şirkette çalışıyorsun, hatırladın mı?" işte tam olarak böyle bir yanıttan bahsediyordum. Kıvırmayı çok iyi beceriyordu ama sabrımı zorluyor olduğunu da farketmeliydi. Benim için bu kadar salağa yatması beni daha fazla üzerdi çünkü.

"Jeongguk! Anlat, sadece anlat bana. Sözcüklere gerek bile yok ya, gözlerinle anlat, ellerinle anlat. Ne bileyim benim gibi ağla mesela, birlikte ağlayalım hatta. Ama gizleme, acını, üzüntünü, hayal kırıklığını... hiç bir şeyini gizleme. Çünkü sen böyle yaptıkça ben kendimi yalnız hissediyorum." saçlarımdaki elleri bir kez daha durduğunda bu sefer ben de kafamı göğsünden ayırmıştım. Gözlerine bakarsam bana artık yalan yanlış konuşmayacağını anlayabilirdim diye düşünmüştüm.

LOUDER THAN BOMBS | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin