"İnanamıyorum, nasıl alarmım çalmaz!"
Telefonun yaptığı hainlik ile hızla yatağından fırlayıp tuvalate gitti. Dişlerin fırçalayıp yüzüne her zamanki sade makyajını yapıp hızlıca evden çıktı, Jin. İşe geç kalmıştı.Jin ceketini de alıp dışarı çıktı. İş yerinin sahibiydi bu nedenle sorumlulukları vardı. Daha şef olarak aşçılara bugün ki programı verecek ve yemek yapmaya başlayacaktı. Yemeği severdi, Jin. Yemeyi daha çok severdi.
Arabası olmadığı için taksi durağına doğru giderken aklına saçını düzeltmediği geldi. Dağınık saçlar ile iş yerine gidemezdi. Park edilmiş bir aracın yanından geçeceği sırada durdu. Arabanın aynasından saçını düzeltirken arabanın park edilmediğini bilmiyordu. İçerde onu izleyen Tae'den de habersizdi. Büyük bir özenle saçını düzeltirken dalıp gitmişti, bile. Tae bunu fark ederek saçını düzelttiği aynanın camını yavaşça açtı. Jin korkudan başını içeri çevirdiğinde gördüğü yakışıklı çocuk onu şaşırtmıştı. Utandığı için yanakları kırmızıya dönerken saygılı bir şekilde eğildi.
"Kusura bakmayın, arabayı park halinde zannediyordum."
Tae bunu hiç umursamıyordu çünkü karşısında ki çocuk oldukça dikkatini çekmişti. Siyah saçları, dolgun dudakları ve oldukça resmi kıyafeti ile Tae'nin ilgisini çekmişti, fark etmeden. Tae yüzünde ki arsız sıratış ile karşısında ki çocuğa baktı."Bir öpücük verirsen seni affedebilirim."
Tae utanmaz biriydi ve şu an deli gibi karşısında ki çocuğu öpmek istiyordu. Jin şaşkınlık ile gözlerini açarken yanakları daha fazla kızarmış hatta kulağına kadar ulaşmıştı.Jin ne yapacağını bilemediği için eli ayağına dolaşsa da en mantıklı yolun buradan gitmesi gerektiğini düşündü. Adımlarını hızlandırıp koşar bir şekilde oradan uzaklaşınca Tae kahkaha atıyordu. Utanmış mıydı o? Tae başını iki yana sallayıp çocuğu düşünmemeye çalışarak arabasını çalıştırdı. Önce şirkete uğrayacak daha sonra ise Çinliler ile olan toplantısını yapmak için Eat Jin Restaurantına gidecekti. Restauranta daha önce gitmemişti ama sekreteri burayı uygun görmüştü.
Jin gelir gelmez üstünde ki ceketi çıkarıp çalışanlara selam vermişti. Asılı olan önlüğünü alıp tüm enerjisi ile aşçılara ve garsonlara gülümsedi. Çokta büyük olmayan ama belirli bir üne sahip restaurantını çok seviyordu.
"Bugün Kim&Kim şirketi toplantı yemeğine gelecek, biliyorsunuz. Liste de hangi yemekler vardı?"
Önceden ayarlanmış randevu ile Jin heyecanlıydı. İlk defa restaurantına ünlü bir şirket geliyordu. Kim&Kim Şirketi büyük bir iş yeriydi. Ve ünü çok fazlaydı. Jin bu yüzden mutluydu."Bulgogi, üçgen kimbap, yosun çorbası ve yanına sizin önerdiğiniz atıştırmalık çeşitleri."
Jin başını salladı ve ellerini yıkadı. Titizliğe önem verirdi."Hadi o zaman başlayalım. Kim&Kim şirketi için en iyi yemeklerimizi sergilemek istiyorum."
***
Tae umursamaz bir tavırla kalemini döndürürken ağabeyini dinlemiyordu.
"Bak bu toplantı çok önemli. Eğer işi Çinlilere verebilirsek alacağımız parayı düşünebiliyor musun?"
Namjoon mutluluğu yüzünden okunan bir ifade ile kardeşine bakarken bir sorun çıkarmasından korkuyordu. Daha öncesinde bunu çok fazla yapmıştı, aptal kardeşi Taehyung."Tamam kasma kendini bu kadar. İş zaten elimizde. O toplantı istediğin gibi geçecek. Ne kadar çalıştığını biliyorum."
Tae bu sefer bir sorun çıkarmamakta kararlıydı. Ağabeyinin her gece uykusuz kalıp ne kadar uğraştığını biliyordu bu iş için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pour Toujours | TaeJin √
Fanfiction- "Sonsuza kadar benimsin" ∞ *** -06.05.2018 , 05.12.2018- Kapak tasarım: @PittieLau