Hoseok parktan çıktıktan sonra köşede ki kaldırıma oturmuş ve sakinleşmeye çalışmıştı. Bu yüzleşme ikisi içinde çok ağırdı. Jin'in oradan kalkmayacağını biliyordu. Daha yeni hastaneden çıkmıştı ki bir olayın etkisi altında kaldığında donup kalırdı. Bunu en iyi kendisi bilirdi. Kendini tutamadığında gözyaşları yanaklarını ıslatmıştı. Ailesinin sevgisini hiç bir zaman tadamamıştı, teyzesi ile kalmaya başlasa da hiç bir zaman oğulları gibi hissetmemişti. Evet, Jin'in ailesi onu oğulları yerine koymuş ve bütün sevgisini vermişlerdi. Hoseok, Jin'in hayatını mahvederse eğer içinin soğuyacağını düşünmüştü. Ondan hala nefret ediyordu. Belki de bu düşmanlık hiç bitmeyecekti, bilmiyordu.
Yağmur yağmaya başladığında başını gökyüzüne kaldırıp titrek bir nefes verdi. Ne yapmalıydı? Jin'i orada bir başına bırakmazdı. Telefonunu çıkarıp Taehyung'u aradı.
"Alo?"
Taehyung'un uykulu sesini duyduğunda söylemek için dudaklarını araladı."Taehyung, atacağım konuma git. Jin seni bekliyor olacak."
Cevabını duymadan aramayı sonlandırdı. Konumu attıktan sonra telefonunu sessize aldı. Jungkook birkaç saat önce merak ettiğinden olsa gerek nerede olduğunu sormuştu. Kaldırımdan kalkıp son kez parka baktı. Yağmur artmadan gelse iyi olurdu. Islanmak o an etkisiz geliyordu. Adımlarını Jungkook'un evine yönlendirdiğinde rahat olacağı tek yerin onun yanı olması aptalcaydı.***
Yoongi sigarasının dumanını üfleyerek oturduğu bankın soğukluğunu kemiklerine kadar hissediyordu. Lanet bir hayatı vardı. Her anı, her saniyesine lanet edeceği bir hayat. O kadar yorulmuştu ki yaşamaktan ölüme bu kadar hasret kalacağını tahmin edemezdi. Canı yanıyordu ama sesi bile çıkmıyordu. Annesine, dayısına sahip olduğu için her gece kendini cezalandırıyordu. Karşısında ki deniz ve gökyüzünde ki birleşen bulutlar yağmurun habercisiydi. Çok geçmeden yağmur yağdığında yan ağız sırıttı. Yağmurdan nefret ederdi. Yağmur damlaları kıyafetlerini ıslatırken kayalıkların arkasında küçük bir beden gördü.
Ellerini cebine koymuş denizi izliyordu. Yoongi dikkatlice baktığında bu kişi Jimin'den başkası değildi. Küçüğünün üzerine çok gittiğini biliyordu. Jungkook onun için bir engel olmamalıydı. Yerinden kalkıp Jimin'in yanına gittiğinde hiç bir şey söylemeden bedenini kendine çevirip sıkıca sarıldı.
"Hey, kimsiniz?"
Jimin şokun etkisinden konuştuğunda çok geçmeden bunun Yoongi olduğunu kokusundan anlamıştı. Hiç bir şey yapmadı. Ne sarılmasına karşılık verdi ne de konuşmasına devam ettirmeye. Öylece durdu. Yoongi için çabalamayacağına kendince söz vermişti. Ondan bekliyordu, olmuştu da."Jimin, çok özledim."
Üstüne bir şey eklemeden konuştuğunda Jimin ağzından kaçan hıçkırığa engel olamamıştı. Kollarını hızla sevdiğinin bedenine sarıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. O kadar özlemişti ki bu güçsüz bedeni sarmayı... Hiç kimse bir insanın kalbini bu kadar acıtmamalıydı. Aşk bu kadar zor olmamalıydı. Neden acı çekiyordu o zaman?Yoongi, sevdiğinin bedenini kendine çevirip yüzünü izledi. Tanrı şahitti onu ne kadar özlediğine. Yanaklarından tutup yüzlerini yaklaştırdığında dudakları birleşmişti, iki aşığın.
***
Taehyung, kalbini sıkıştığını hissediyordu. Hoseok bile arayıp yanına git diyorsa ciddi bir şey olmuş olmalıydı. Küfürler edip yatağından kalktığında üzerine hızla bir şeyler geçirdi. Şemsiye almaya gerek duymadan arabasına bindi ve konuma doğru arabayı çalıştırdı.
Bir parka geldiğinde sessizlik korkutucuydu. Aklına kötü şeyler gelmeye başlarken sakin olmayı denedi. Yine oyun oynanmazdı, değil mi? Parkın içine girip etrafa bakındığında kaydırakların olduğu bölge de gördüğü bedenle donup kalmıştı. Her zerresine aşık olduğu sevdiğinin yere oturmuş ağlıyor olması kanını çekmişti. Hızla yanına doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pour Toujours | TaeJin √
أدب الهواة- "Sonsuza kadar benimsin" ∞ *** -06.05.2018 , 05.12.2018- Kapak tasarım: @PittieLau